Kuşkuya yer verme kalbinde, kalp gözünün açılması için gerekli olan şeyler sende mevcut; arama onda bunda. Dua et, içten saf dua. O duanın karşılığı gelecek, yardım gelecek. Kendin için, kalbinin arınması için dua et. Hiçbir duan cevapsız kalmaz, yeter ki samimi olsun. Şekilcilikten uzak dur. Maddenin üzerindeki tesirinden uzaklaşarak dua et, kalpten yakar. Cevap hemen gelecek.
Kuşkuya yer verme kalbinde, şüpheye düşme. Şüphe, kuşku insanoğlundaki negatif duyguları besler, onu sıfır noktasından uzaklaştırır, denge bozulur. Hangi tarafı beslersen o taraf terazide ağır çeker. Dengede olmak, orada kalabilmek zor ama bunu her insanoğlu yapabilir. Bu kudret onda mevcut. Sistemin hiçbir şekilde baskısı, zorlaması yoktur. Her insanoğlu özgür iradesi ile terazisindeki ağırlıkları kendi yerleştirir. Yardım isterse yardım gelir. Terazinin hangi kefesi için yardım isterse orası için gelir. Suçlu yok, suçlu arama. Kusur yok, kusur arama. Mükemmel işleyen bir sistem var; sen de bunun bir parçasısın. Geleceğini sen hazırlıyorsun. Yoluna taşları da sen koyuyorsun, gülleri de; bunu asla unutma. Yapman gerekenlerle ilgili ancak ilham verilir, bunu da ancak kalbinle doğru anlarsın, beynine sorarsan yanılırsın. Kalbinin dilini çözmek, onun derinliklerine inmek, o engin okyanusta yüzmek kolay değildir. Çünkü onun üstünü öyle bir zift tabakasıyla kapladın ki orada küçücük bir delik açmak bile senin dünya hayatında inanılmaz değişikliklere neden olur. Uyanış yavaş yavaş başlar. Bir küçücük delik açsan öyle büyük güzellikler yaşarsın ki, şimdiye kadar dünya hayatında yaşadığın hiçbir mutluluğa, hiçbir sevince benzemez. O eşsiz olandır, o özdür, o özünün sevgisidir…
Sozsuz yüce bir yola çıktın. İstersen otur bekle, istersen yola devam et. Yolun sonunda mükafatın kendinsin, asıl olansın…
Kalbinde hissettiğin hiçbir şeyde kuşkuya yer verme. Terazinin negatif kısmını arttırma. Düşüncenin de bir enerjisi olduğunu, sistemin bunu dua enerjisi gibi kabul ettiğini unutma. Yaptıklarına ve düşündüklerine dikkat et. Allah yardımcın olsun.
O kadar kalın bir duvar ördün ki kalbine, duvarın taşlarını yerinden çıkartmak çok zor. Her bir taşı yerinden çıkarttığında üzülüp şaşırırsın, ben bu muyum diye. Unutma ki o sadece dünyevi hayatındaki kendi kendine ördüğün taşlar. Özün saf, tertemiz, kutsal olanın ışığını taşır. O asla sönmez. Hep başkalarını suçluyorsun, artık suçlu arama. Sen eğer istemezsen kimse sana zarar veremez, yasa böyle. Negatif olan bir düşünceyi besleme. Düşünme ya da onu pozitife çevir. O zaman o düşüncenin etkisi sıfırlanır. Amaç hep sıfırda kalmak olmalıdır.
Güllerin nasıl dikenleri varsa, insanoğlunun da dikeni egodur.
Gülün dikenleri kendini korumak içindir. İnsanoğlunun dikenleri, kendinden kendini korumak içindir.
Bilmez ki kendine koyduğu bu dikenler nasıl canını yakar. Bir temizlese o dikenleri, kendini bulsa, özü ile buluşsa, o zaman anlayacak hakikat denizinde yüzmeyi. O zaman ruhunu kelepçeleyen bedeninden sıyrılıp içindeki engin okyanusu fark edecek.
Bak insanlara, senin gibi olanlara, başka gözle bak. Kalp gözünle bak. O zaman göreceksin ki hiçbirinizin birbirinizden farkı yok. Dıştan farklı gözükseniz de, hepiniz aynı tohumdansınız, aynı topraktan besleniyorsunuz.
Gelecekte olacak olanlar bunu anlamanız içindir. Anlayanların dikenleri temizlenecek, anlamayanların dikenleri artacak.
Son zamanları iyi değerlendirin, bunlar sizin son şanslarınız.
Daha önce de belirttiğimiz gibi, sona yaklaşıldığında kader diye birşey yok, herkesin özgür iradesi devrede. Kim içindeki okyanusa ulaşırsa cennetini bulmuş olacak. Bu o kadar da zor değil. Yardım insanın içinde, sadece dinlemesini bil. Sakın korkma, neden korkuyorsun ki, korktuğun kimse değil, sensin. Bulmacanın kendisi de çözümü de sensin…