07 Temmuz 2014

Ilımlı İslam - Hikmet Yavaş

Siz hiç “Ilımlı Hıristiyanlık” diye bir şey duydunuz mu?

Hayır, hiç duymadık.

Siz hiç “Ilımlı Musevilik” diye bir şey duydunuz mu?

Hayır, hiç duymadık.

Siz hiç “Ilımlı İslam” diye bir şey duydunuz mu?

Evet, sürekli duyuyoruz ve bütün Dünya biliyor.

Oysaki Dünya’da bir tane İslam var. O da Kuran’daki İslam’dır. İslam’ın ılımlısı veya ılımsızı olmaz.

Pekiyi ama bu “Ilımlı İslam” icadı nereden çıktı?  

Graham Fuller adında bir Amerikalı. Amerikan RAND Düşünce Kuruluşu’nun daimi politik danışmanı, ABD Merkezi Haberalma Teşkilatının (CIA) eski Başkan Yardımcısı, ABD Devlet görevlisi. İlk defa “Ilımlı İslam” modelini, işte bu Amerikalı ve O’nun politik danışmanlığını yaptığı RAND düşünce kuruluşu icat etti. RAND, genellikle CİA ajanlarının yer aldığı ve strateji üretiminde Amerikan Hükümeti’nin yararlandığı bir düşünce kuruluşudur.

Amerika, Dünyayı kontrol edebilmek için dinleri ve tarikatları kullanıyor. Amerikan istihbarat teşkilatı tarafından desteklenen bazı tarikat ve cemaat liderlerinin, dini kullanarak kendi devletlerine sızıp ele geçirmeleri ve Amerika’nın çıkarlarına hizmet etmelerinin sağlanması, bir Amerikan stratejisidir. Örneğin:

               a.     Asya’yı kontrol etmek için “Moon Tarikatı”

              b.     Çin’i parçalamak için finanse edilen “Falun-Gong” hareketi, suni olarak üretilmiş tarikatlardır.

Petrol ve doğalgaz kaynaklarının yoğunlaştığı Türkî Devletler başta olmak üzere, 1 milyar 300 milyonluk Müslüman coğrafyasını kontrol edebilmek için ise, Batı’nın siyasi kurallarına uydurulmuş “Ilımlı İslam” adı altında yeni bir din yaratılmaya çalışılıyor.

Yeni bir din diyoruz. Çünkü İslam dininin odağında Kuran’ı Kerim vardır, yalnız Allah’a ibadet edilir ve yalnız Allah’tan yardım dilenir. Kulların imanını yargılama yetkisi Peygamberimize bile verilmemiş olup sadece Allah’a aittir. Din üzerinden siyasal ve maddi çıkar sağlanması yasaklanmıştır. Kul ile Allah arasına hiç kimse giremez ve Hıristiyanlıkta papazların yaptığı gibi aracılık yapamaz.

Ilımlı İslam ise; gerçek İslam dininin yalan yanlış yorumlarla ve dinler arası diyalog kandırmacılarıyla Hıristiyan Batının siyasi çıkarlarına ve kurallarına uydurulmuş şeklidir.

 Ilımlı İslam’ın odağında tarikat şeyhi veya cemaat imamı vardır. Onların sözleri sorgusuz sualsiz Allah kelamı gibi kabul edilir. Amaçları, dini kullanarak İslam Dünyasını kontrol etmek, devletlerin içine sızarak yönetimlerini ele geçirmek, maddi ve siyasal çıkar sağlamaktır.

 Bunun için her yolu mubah sayarlar, en iyi pazarladıkları ve kullandıkları malzeme din olduğu için siyasi alanda, medyada, okullarda ve mahallede din tüccarlığı yaparlar. Amaçlarına engel olan her kişi ve kurunu, sanki Allah ile ortakmışlar gibi, Onların imanını yargılama hakkını kendilerinde görürler ve din düşmanı olmakla karalamaya çalışırlar.

Öncelikle ve özellikle eğitim kurumların ele geçirmeye çalışırlar, maksatları sömürgeci Batı çıkarlarına uygun İslamcılar devşirmektir.

Ordu, polis, yargı, istihbarat birimleri ve mülki makamlar;  sızarak ele geçirmek istedikleri öncelikli hedefler arasındadır.

Kendilerine biat etmeyen ve karşı çıkan kişi ve kurumları yıpratmak için; yalan, iftira ve sahte suç delilleri üretmek dâhil, her türlü psikolojik harp yöntemlerini kullanırlar. Bunun için, gayrı meşru finansman yöntemleriyle medya kuruluşlarını ele geçirerek, yazılı ve görsel medya üzerinde tam bir kontrol sağlamaya çalışırlar.

Söz konusu tarikat ve cemaatlerin finansmanı, mahalli esnaf ve işadamlarının himmet denilen parasal katkılarıyla oluşturulan şirketlerin gelirleriyle sağlanır.  Yani, anılan tarikat ve cemaatler; işadamları ile dini unsurların işbirliğinden oluşan, büyük paraları yöneten bir nevi holdingleşmiş kurumlardır.

İşte, tarikat ve cemaat üyelerini bir arada tutan çimento, bu ekonomik menfaat ve kendi hükümetlerine sızarak ele geçirdikleri devlet gücünün sağladığı ayrıcalık ve dokunulmazlıktır.  Bu nedenle dini bir hareket olmaktan çıkıp, siyasal ve ekonomik bir harekete dönüşmüşlerdir. Dinsel bir hareket; neden ekonomiye, siyasete ve devlet kurumlarına sızmaya çalışsın? Açıkça, iktidara ortak olmak ve devleti yeniden düzenlemek istiyorlar.

Görüldüğü gibi Ilımlı İslam; din tüccarı tarikat ve cemaatler ile işadamları ve Hıristiyan Batı’nın işbirliğiyle kotarılmıştır. Batı’nın çıkarlarına uygun ve yabancı istihbarat servisleri tarafından desteklenen yeni bir sömürü modelidir ve dinimize göre şirktir.

Eski CİA ajanı ve Amerikan Devleti görevlisi Graham Fuller; “Yeni Türkiye Cumhuriyeti” isimli kitabında “Türklerin Kemalizm’i terk edip Ilımlı İslam’ı benimsemesini öneriyor. Ayrıca, Ilımlı İslam’ın, Kemalizm’i silmeye yönelik bir karşı devrim olduğunu ve bu devrimin karşısındaki tek gücün Türk Ordusu ile Kemalist aydınlar olduğunu ve tasfiye edilmeleri gerektiğini söylüyor.”
Ayrıca, ABD Eski Başkanı George W. Bush ile yeni Başkan Obama, eski ve yeni Dışişleri Bakanları da “ Türkiye’nin ılımlı bir İslam Cumhuriyeti olduğunu” söylüyorlar.

Ayni şekilde, Avrupa birliği yetkilileri de “Türkiye’nin Kemalizm’i terk edip Ilımlı İslam’ı benimsemesinde ısrar ediyorlar.”

 Bütün bunlar size garip gelmiyor mu?

Her şeyden önce, din ile Kemalizm; tamamen birbirinden farklı şeylerdir. Birisini benimserken diğerini terk etme mecburiyeti yoktur.

Din bir inançtır ve Allah ile kul arasında ilişkidir. Ayrıca, Müslüman Türk insanı mensup olduğu gerçek İslam dururken neden Ilımlı İslam’ı benimsesin?
Kemalizm ise din değildir. Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerini oluşturan kuruluş felsefesidir. Kemalizm’in özünde; Ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğe sahip, demokratik, laik, sosyal hukuk devleti niteliklerini koruyan tam bağımsız bir Türkiye isteği vardır.

Görüldüğü gibi, bir insan hem Kemalist ve hem de dindar olabilir. İnsanlar hem Kemalist hem de dindar olamaz demek, sanki Allah’mış gibi kulların imanını yargılamaya kalkmak şirke girmektir. Özetle;

             a.     Bir insan hem dindar olabilir ve hem de bu Cumhuriyetin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü isteyebilir.

                b.     Bir insan hem dindar olabilir ve hem de demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti taraftarı olabilir.

                 c.      Bir insan hem dindar olabilir ve hem de tam bağımsız Türkiye özlemi taşıyabilir.

Bir insana; ülkesi ve milletiyle bölünmez Türkiye isteğini terk et, Batı’nın siyasi çıkarlarına uydurulmuş “Ilımlı İslam’ı benimse” demek şirktir, ahlaksızlıktır ve bu milleti aptal yerine koymaktır.

Bir insana; demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti taraftarlığını terk et, Batı’nın siyasi çıkarlarına uydurulmuş “Ilımlı İslam’ı benimse” demek şirktir, ahlaksızlıktır ve bu milleti aptal yerine koymaktır.

Bir insana; tam bağımsız Türkiye özlemini terk et, Batı’nın siyasi çıkarlarına uydurulmuş “Ilımlı İslam’ı benimse” demek şirktir, ahlaksızlıktır ve bu milleti aptal yerine koymaktır.

Bir insana; gerçek İslam yerine Batı’nın siyasi çıkarlarına uydurulmuş “Ilımlı İslam’ı” çaktırmadan kurnazca benimsetmeye çalışmak şirktir, günahtır, Allahtan korkmazlık ve kuldan utanmazlıktır.

Sömürgeci Batı’nın uşağı ey “Ilımlı İslamcılar”; işte bu nedenlerden dolayı “Allah sizi bir gün çarpacak”.

Ömer Hayyam, 800 küsür yıl önce sanki bu din tüccarları için, şöyle yazmış:

İçin temiz olmadıktan sonra,
Hacı hoca olmuşsun kaç para,
Hırka, tespih, post, seccade güzel,
Ama tanrı kanar mı bunlara?

hikmetyavas.wordpress