04 Eylül 2013

Bencilliğin Erdemi - Ayn Rand

Ayn Rand’ın tartışma yaratan felsefesi Objektivizm’in ahlaki ilkelerini ortaya koyan bir deneme koleksiyonu.

Bencillik bir erdem midir? Ayn Rand kitabının ismini seçerken böyle provokatif bir şey olmasını özellikle istemişti çünkü bencilliğin şeytani bir şey gibi gösterilmesine karşı savaş açmıştı. 

Şöyle der kitabının başında: Popüler kullanımıyla “bencillik” kötülükle eş anlamlıdır; bu kelime insanın zihninde, emeline ulaşmak için bir yığın cesedi çiğnemeye hazır olan, hiçbir canlı varlığa değer vermeyen, kaprislerinin etkisiyle herhangi bir anın vereceği hazzın peşinde olan eli kanlı bir zalim imajı uyandırmaktadır. Oysa “bencillik” kelimesinin tam anlamı ve sözlükteki tanımı, kişinin kendi çıkarlarıyla ilgilenmesidir. Bu kavram herhangi bir ahlaki değerlendirme içermez, kişinin kendi çıkarlarıyla ilgilenmesinin iyi veya kötü olduğunu söylemez; insanın gerçek çıkarlarının ne olduğunu da bize söylemez. Bu tür sorulara cevap vermek etiğin görevidir.

Rand bu kitabında öncelikle insanın neden ahlaka ihtiyaç duyduğu sorusuyla başlıyor ve bencilliğin erdemine dayanan yeni etik kuralları belirleyen bir cevaba ulaşıyor. 

 Bireycilik, bireyin özgürlüğüne büyük ağırlık veren ve genellikle kendine yeterli, kendi kendini yönlendiren, görece özgür bireyi ya da benliği vurgulayan siyaset ve toplum felsefesidir.

Bireycilik, her şeyden önce insanlığın toplumsal birliklerden değil, bireylerden oluştuğu düşüncesine dayanır. Bu varlıklar, biri diğerinden ayrılamaz ve indirgenemez varlık özelliği taşırlar. Duygulanımları, hareketleri ve düşünceleri kendilerine aittir. Bireycilik, bir değerler sistemi olduğu kadar, insan yapısıyla ilgili bir kuram, genel bir davranış biçimi ve belirli siyasal ekonomik, toplumsal ve dinsel düzenlemelere yönelik bir inanç anlamına gelir. Genel bir davranış biçimi olarak bireycilik, özgüvene, gizliliğe ve başka bireylere saygı göstermeye büyük önem verir. Otoriteye ve birey üzerindeki özellikle devlet tarafından uygulanan her türlü denetime karşı çıkar. Ayrıca “ilerleme”ye inanır, ilerlemenin bir aracı olarak da bireye farklı olma hakkı tanınır. Yalnızca en aşırı bireyciler anarşi yanlısıdır. Ama çoğu devletin bireylerin yaşamına en az karışması gerektiğine, bireylerin birbirleriyle çatışmasını önlemek ve gönüllü olarak varılmış anlaşmaların uygulanabilmesi için yasaları ve düzeni koruma görevini üstlenmek zorunda olduğuna inanır. Bireycilik, devleti zorunlu bir olumsuzluk olarak görme eğilimindedir ve “en iyi yönetim, en az yönetimdir” sloganını benimser.

* * *

Günümüzün pek çok otoritesi tarafından yirminci yüzyılın en önemli düşünürlerinden biri sayılan Ayn Rand, eserlerinin tekrar basılmasıyla ve savunduğu düşüncelerin büyük bir bölümünün doğruluğunun zaman içerisinde kanıtlanmış olması nedeniyle etkinliğini ve önemini bugün de korumakta. 

Postmodernizmin yol açtığı türlü ve bireysel yaratıcılığa indirdiği darbelerin ardından, bireyin kendini doğru bir ahlakla yapılandırılıp toplum içinde konumlandırması düşüncesi yeniden gündeme geldi. Bu yüzden tüm yaşamı boyunca geliştirdiği "objektivizm" felsefesi doğrultusunda, bireysel yaratıcılığı hep birincil değer saymış olan Ayn Rand'ın düşünsel gündemdeki yerini yitirmemesinin şaşılacak bir yanı bulunmasa gerektir.

Ayn Rand'ın bir düşünür olarak bu denli önem taşımasının en önemli nedenlerinden biri, Felsefeyi her zaman yaşamın ta ortalık yerinden kaynaklanması gereken bir pınar saymış olmasıdır. Rand'a göre insanla doğrudan bağıntılı kılınmamış, insan doğrudan sorgulamayan bir felsefenin insan açısından bir değer ve önem taşıyabilmesi de olanaksızdır. "Benim felsefem, özümde kahraman bir varoluşun taşıyıcısı olarak insan kavramıdır, üretken nitelikteki başarıları, en soylu etkinliğidir; bu insan açısından tek mufkik niteliğini taşıyan ise akıldır..."

Yirminci yüzyılda Batı insanının gerçek bir ahlak bunalımı içerisinde yaşadığını belirten Ayn Rand, aynı konferansının bir bölümünde ahlak konusunda da şöyle der: "... Eğer yaşamaya devam etmek istiyorsanız, şimdi ihtiyacımız olan şey ahlaklı olmaya geri dönüş değil, ahlaklı olmayı keşfetmektir..."

 * * *

Etik mistik bir fantezi değildir — sosyal bir anlaşma da değildir – vazgeçilebilir, sübjektif bir lüks de değildir— Etik; doğaüstü güçlerin, komşularınızın, kaprislerinizin lütfu olarak değil, realite ve hayatın doğasının bir lütfu olarak, bireyin hayatta kalmasının nesnel bir gereksinimidir. Objektivist etik akılcı bencilliği, yani insanı kurban etme ilkelliğinin ötesine asla geçememiş, 
 
20. yüzyılın ünlü düşünürlerinden Ayn Rand’ın eserleri ilk yayınlandıkları andan itibaren entelektüel alanda önemli bir etki yaratmıştır. Onun ortaya koyduğu yeni ahlak anlayışı (akılcı bencillik ahlakı) zamanın altruist-kolektifçi modasına meydan okumuştur. Objektivizm olarak bilinen felsefesi ünlü romanlarının temasıdır. 
 
Ona göre etik mistik bir fantezi ya da sosyal bir anlaşma değildir, vazgeçilebilir, sübjektif bir lüks de değildir. Etik; doğaüstü güçlerin, insanın komşuları ve kaprislerinin lütfu olarak değil, realite ve hayatın doğasının bir lütfu olarak, bireyin hayatta kalmasının nesnel bir gereksinimidir. Objektivist etik akılcı bencilliği, yani insanı kurban etme ilkelliğinin ötesine asla geçememiş, akılcı olmayan kaba kuvvet kullanıcılarının arzuları, hisleri veya kaprisleri ile üretilen değerleri değil, insan bekasının gerektirdiği değerleri destekler ve savunur… akılcı olmayan kaba kuvvet kullanıcılarının arzuları, hisleri veya kaprisleri ile üretilen değerleri değil, insan bekasının gerektirdiği değerleri gururla destekler ve savunur.
 
Ayn Rand'ın eserleri ilk yayınlandıkları andan itibaren entelektüel alanda önemli bir etki yaratmıştır. Onun ortaya koyduğu yeni ahlak anlayışı (akılcı bencillik ahlakı) zamanımızın altruist-kolektifçi modasına meydan okumaktadır. Onun objektivizm olarak bilinen felsefesi onun ünlü romanlarının temasıdır.