İrlandalı yazar Samuel Beckett, "başarısızlık
yoksunluk sanatı" olarak tanımladığı edebiyat anlayışını ilk
şiirlerinden son düz yazılarına kadar inatla sürdürmüştü. "Sanatçının
nedenini bilmeden, hiçbir şeye sahip olmadan ahiçi anlatmak zorunda
kalışı" biçiminde açabileceğimiz "başarısızlık yoksunluk" kavramı dört
uzun öyküsünde yoğun bir karamizahla yoğrulur. Bu öyküler Beckett'ın
edebiyat serüveninde bir kilometre taşı oluşturur, ilk ben öyküsel
anlatı olmasının yanında İrlandalı yazarın yabancı bir dilde (Fransızca)
verdiği ilk yapıttır. "Hiç İçin Metinler"de ise iyice yoksunlaşan,
öznel ve nesnel tüm duyumlarını yitirmiş, sanrısal bir kimliği bile
kalmamış anlatıcı, çelişkilerle, karşıtlıklarla dolu söylemini "hiçliğin
içini oyarak" sürdürür. Beckett bu metinlerden, her türlü noktalama
işaretini, söz dizimini, kısacısı klasik edebiyatla tüm bağlarını
koparacağını, anti-edebiyatın başyapıtı "Acaba Nasıl"a ulaşacaktır.
Edebiyatın bu ödünsüz yaarıyla yüz yüze gelmeye cesaret edenlere. Üç öykü de bulundukları yerden kovulan veya çıkarılan, dolayısıyla
hayatlarını devam ettirecek yeni bir yer aramak zorunda bırakılan yaşlı
adamlar hakkındadır. Hiçbiri adlandırılmamış olan Hiç İçin Metinler ise bilinmeyenden gelen pek çok sesten ibarettir. S. E. Gontarski'ye göre, "Hiç
İçin Metinler okunduğunda geriye hiçbir şey kalmaz, belki kalsa kalsa
Beckett'ın 1950'lerde görsel açıdan zengin ama harici bütünlüğe sahip
olmayan öyküler yaratmak için içine daldığı manevi bilinç kalır."
Dolayısıyla bu metinler, daha önce yazılmış olan üç öykü ve First Love
ile karşılaştırıldığında, Beckett'ın eserlerindeki modernizmden
postmodernizme geçişi temsil eder. Bu metinler, tamamlanmış öyküler
değil, "sürekli açıklanan bir anlatının parçaları, tamamlanması amaçlanmayan bir yapının görüntüleridir." Bu fikir, Beckett'ın öykülere artık gerek kalmadığını açıkladığı dördüncü metinde dile getirilmiştir:
Hayatım var, neden olmasın, o da bir şey, eğer olması gerekiyorsa,
eğer olmak zorundaysa, hayır demiyorum bu akşam. Bir şey olmak zorunda,
öyle görünüyor, konuşma olduğuna göre, öyküye gerek yok, öykü şart
değil, sadece hayat, hatam buydu benim, hatalarımdan biri kendim için
bir öykü istemekti, hayatın kendisi yeterli iken......... tr.wikipedia.org