Dostoyevski, Budala'yı ithaf ettiği yeğeni Sonya'ya yazdığı bir mektupta
romanın temel düşüncesini şöyle açıklar: "Niyetim bütünüyle iyi bir
insanı anlatmak." Yazarın bu fikirle yarattığı kahramanı budala" Prens
Mışkin, mirasını almak için İsviçre'deki bir akıl hastanesinden St.
Petersburg'a döndüğünde kendisini bir ihanet, entrika ve cinayet
üçgeninde bulur. Mışkin'in masumiyeti, dürüstlüğü ve alçak gönüllülüğü,
dahil olmak istediği toplumun değerleriyle açık bir tezat oluşturur. O,
dünya nimetlerinden ve hırslarından arınmış, peygamberimsi vasıflarıyla
kusursuz bir iyilik timsali gibidir…
"Budala, Dostoyevski'nin
kitapları arasında en derinden trajik hatta en acı verenidir ve aynı
zamanda benzersiz bir aşk öyküsüdür…"
-Edward Hallett Carr-
"… Bu tutku kitabı, Dostoyevski'nin yazdığı ilk büyük aşk romanıdır…"
-Henri Troyat-
*
Fyodor Mihayloviç Dostoyevski (1821-1881): İlk romanı İnsancıklar
1846'da yayımlandı. Ünlü eleştirmen V. Belinski bu eser üzerine
Dostoyevski'den geleceğin büyük yazarı olarak söz etti. Ancak daha sonra
yayımlanan öykü ve romanları, çağımızda edebiyat klasikleri arasında
yer alsa da, o dönemde fazla ilgi görmedi. Yazar 1849'da I. Nikola'nın
baskıcı rejimine muhalif Petraşevski grubunun üyesi olduğu gerekçesiyle
tutuklandı. Kurşuna dizilmek üzereyken cezası sürgün ve zorunlu
askerliğe çevrildi. Cezasını tamamlayıp Sibirya'dan döndükten sonra
Petersburg'da Vremya dergisini çıkarmaya başladı, yazdığı romanlarla
tekrar eski ününe kavuştu. En önemli eserlerinden Budala 1868-1869
yıllarında Russki Vestnik dergisinde tefrika edildi. Dostoyevski bu
romanında insan ruhunun labirentini çılgınlık, tutku ve hastalık
prizmasında kırılan görüntüsüyle sergilemiştir.
- - - - - -
İyi yürekli akılsız bir aptal, kötü yürekli akıllı aptallar kadar mutsuzdur. Bilinen bir gerçek bu...
İnsanların basitliği, günlük yaşamlarının değişmeyen yalınlığında
gizlidir. Bunlar basitliklerinin, sıradan oluşlarının çemberini kırmak
için bazen bütün güçlerini kullanırlar, ama sonunda gene sıradan birer
insan olarak kalmaktan öteye gidemezler.