“Annem vefat etti, onu yıkadık, pakladık, demir tabuta koyup
Türkiye’ye uçakla getirdik. Oğlunun üstüne, eşinin yanına, toprağın
içine sanki bir tohum eker gibi nazikçe, dualarla bıraktık. Bir ömür
bitti, annem gitti...
Ama annemin mitokondrisi bende kaldı. Benim hücremde, benim her
hücremde annemin mitokondrisi var. Her nefes alışımda, her kalp
atışımda, her elimi uzatışımda, her düşüncemin başlangıcında, ne için
enerji harcıyorsa bu vücudum işte orada annemin mitokondrisi var. Annem
gitti belki ama mitokondrisi bende kaldı...
Enerji santrali, kaynağı anne…
İnsanın başlangıcı olan o ilk iki hücrenin yumurta olanı büyük ve
zengindir. İçinde bir hücrenin yaşaması, çoğalması, değişmesi için
gerekli olan her şeye ve bir ömür gerekli olacak enerjiyi üretecek
mitokondriye de sahiptir.
Mitokondri, hücreye enerji veren, canlı olmasının temelini
sağlayan organeldir ve babadan değil, anneden gelir. Anne her çocuğuna
enerjisini verir, enerji üretme mekanizmasını verir. Harcanan her enerji
annenin çocuğuna verdiği mitokondriden gelir.
Dolayısıyla anneler vefat edebilir ama anneler ölmez!!! Biz
farkında olmadan annelerimizi gizli bir şifre gibi her hücremizin içinde
taşırız. Annemiz vefat etse de bize enerji vermeye devam eder. Ben bunu
yazarken ve siz bunu okurken annelerimizin bizlere miras bıraktıkları
mitokondrinin ürettiği enerjiyi kullandık farkında mısınız?
En karmaşık yapı
Mitokondri hücre içindeki organellerin en karmaşık ve ilginç
olanlarından biri. Kendine has DNA’sı var, kendine özgü kişiliği var,
kendisine has proteinleri var, çalışma mekanizması ve prensibi var. Hem
enerji üretir, hem hücreyi ölümlerden korur, bölünür, çoğalır, hücre
içinde dolaşır, nerede enerji lazım oraya gider.
Hücre içinde sanki annemizmiş gibi çalışmaya biz ölünceye kadar
devam eder. Ve her kadın mitokondrisini çocuğuna armağan eder,
dolayısıyla hayat enerjisi anneden anneye geçer.
Bu yüzdendir ki kim nereden gelmiş, kim kimin atası diye insanlık
tarihi araştırması yapıldığında erkeğe değil, kadına bakarlar.
Analarımızın mitokondri DNA’sına, o DNA’nın nerelere gittiğine,
kimlerden kimlere geçtiğine bakarak yaşam enerjisinin haritasını
çıkararak bilirler kimiz ve nereden geldik...
Ben bugün laboratuvarımda mikroskobumun başında annemi
düşünüyorum. 15 Ağustos sabahı vefat etti annem, elimden bir su tanesi
gibi kayıp gitti...
Annem benim, vefat etti ama ölmesi mümkün değil, çünkü mitokondrisi bende kaldı...”
Dr. Hande Özdinler