Yıl 1917
İngiliz General Stanley, Irak'ta bir çobana rastladı. Tercüman vasıtasıyla çobana dedi ki;
- Eğer sürüdeki köpeğini öldürürse, ona 100 sterlin vereceğim.
Tabi ki, çoban için köpek çok kıymetlidir; sürüyü sevk ve idare eder, kurtlara karşı korur.
Ama teklif edilen para da o gün için çok büyüktür.
Bunun üzerine çoban, köpeği yakalayıp, generalin önünde keser.
General bu sefer de çobana der ki:
- Eğer köpeğinin derisini yüzersen, 100 sterlin daha veririm.
Çoban köpeğinin derisini de yüzer.
General çobana der ki:
- Köpeği parçalara bölersen, 100 sterlin daha veririm.
Çoban onu da yaptı.
General parayı verip oradan ayrılırken çoban, General'in arkasından seslendi ve dedi ki:
- 100 sterlin daha verirsen, köpeği yerim..!
General; "Asla!" dedi.
Ve Ben sizin değer verdikleriniz hakkındaki karekterinizi öğrenmek istedim.
Sonra:
- Para için, yoldaşını, yardımcını ve senin için çok kıymet ifade eden köpeğini kestin, yüzdün ve parçaladın.
- Eğer bir 100 sterlin daha verseydim onu yiyecektin de..!
-Benim ihtiyaç duyduğum ve öğrenmek istediğim bu karekterindi dedi.
General yanındakilere dönerek dedi ki:
- "Bu karekterde fazla insan olduğu müddetçe korkmayın..!"
25 Mayıs 2024
İngiliz General Stanley, Irak'ta bir çoban
Brooklyn Çılgınlıkları - Paul Auster
Brooklyn Çılgınlıkları, günümüz Amerikan edebiyatının en seçkin yazarlarından Paul Auster’ın, hiç kuşkusuz, en içten, en coşkulu kitabı. Üç kişinin Brooklyn’de kesişen yaşam çizgilerini ustalıkla ören roman, sıradan insan yaşamının görkem ve gizemlerine unutulmaz bir övgü.
Bir insan bir hikâyenin, hayali bir dünyanın içinde yaşayacak kadar şanslı olduğunda, bu dünyanın tüm acıları yok olur. Çünkü hikâye sürdüğü müddetçe, artık gerçeklik yoktur.
Sen, ağaca bakmaktan ormanı göremeyen o küçük insanlardan birisin.
Ölüler için sürekli üzülün. İyi erkekler ve kadınlar için üzülün. Gövdeleri tükenip giden yaşlılara üzülün. Vakitsiz ölen gençlere üzülün. Ölümün bizi dünyadan çekip almasına izin veren dünyaya üzülün. Üzülün!
Herkes içinde birkaç kişi taşır ve çoğumuz kim olduğumuzu bilemeden bir benlikten ötekine sıçrar dururuz.
Bir insan ölür ve yavaş yavaş o hayatla ilgili bütün izler silinir.
İnsan, kendisine gizemli bir hava verince, çevresindekilerle ilişkisinde kozu elinde tutardı.
Yalancı rüyalar gibi sönüverdi sevinçlerim, Geçti el üstünde tutulduğum günler, Aşk aldattı ve tükendi hayallerim: Geriye kalan yalnızca hüzünler.
Oscar Wilde’ın dediği gibi, yirmi beşinden sonra herkes akrandır.
Bir insan bir hikâyenin, hayali bir dünyanın içinde yaşayacak kadar şanslı olduğunda, bu dünyanın tüm acıları yok olur. Çünkü hikâye sürdüğü müddetçe, artık gerçeklik yoktur.
Çevremizdeki dünya ne kadar da çabuk değişiyor, zaferimizle övünmeye bir anlık zaman bırakmadan bir sorunun yerini ne kadar da çabuk yeni bir sorun alıveriyor.
yalancı rüyalar gibi sönüverdi sevinçlerim, geçti el üstünde tutulduğum günler, aşk aldattı, ve tükendi hayallerim, geriye kalan yalnızca hüzünler.
Sen, ağaca bakmaktan ormanı göremeyen o küçük insanlardan birisin.
İnsan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer.
insan bir hikayenin içinde, bir hayal dünyasında yaşayabilecek kadar şanslıysa, gerçek dünyanın acıları sona erer. Çünkü hikaye devam ettiği sürece gerçek yoktur.
Yeni bir çağa girdik Nathan. Aile-sonrası, öğrencilik-sonrası, geçmiş-sonrası Cam ve Tahta çağı”. “Geçmiş-sonrası da ne demek?” “Bugün’ demek. Ayrıca ‘gelecek’ de demek. Ama artık o eski zamanla ilgim yok demek. Köprünün altından çok sular akıyor, Tom.
Andy Rooney‘nin 30 yaş üstü kadınlarla ilgili fikirleri o kadar çok ilgi görmüş ki, zamanla 40 yaş üstü kadınlara uyarlanmış.
40 yaşını aşmış bir kadın TV’deki maçı seyretmek istemiyorsa, söylene söylene TV’nin karşısında yanınızda oturmaz. Yapmak istediği bir şeyi yapar. Ve bu genellikle daha enteresan bir şeydir.
40 yaşını aşmış bir kadın kendini yeterince iyi tanır ve kendinden emindir. Kim olduğunu, ne olduğunu, ne istediğini, ve kimden istediğini bilir.
40 yaşını aşmış çok az kadın onun hakkında ya da yaptıkları hakkında ne düşündüğünüzü önemser.
40 yaş üstü kadın çoğunlukla büyük aşklara, ömür boyu sürecek bağlılıklara doymuştur. Hayatında en son ihtiyacı olduğu şey bir başka mızmız, devamlı söylenen, ne yapacağına karışan, yapışkan bir aşıktır.
40 yaşını aşmış kadın, ağırbaşlıdır. Bir operanın ortasında ya da pahalı bir restoranda sizinle çığlık çığlığa kavga etmesi çok nadirdir. Ha tabii, hak ettiyseniz, sizi vururken de hiç tereddüt etmez, sonuçlarına katlanmayı da planlayarak. 40 yaşını aşmış kadın övgüler yağdırmakta çok bonkördür, çoğu hak edilmemiş bile olsa çünkü takdir edilmemenin ne olduğunu iyi bilir.
40 yaşını aşmış kadın sizi bayan arkadaşlarıyla rahatlıkla tanıştıracak kadar kendine güvenir. Daha genç bir kadın, en iyi arkadaşını bile görmezlikten gelebilir, yanındaki adama güvenmediği için. 40 yaşını aşmış bir kadın kıpkırmızı bir ruj sürdüğünde bu ona çok yakışır. Ama daha genç kadınlarda böyle değildir; çiğ durur.
40 üstü kadınlar açık sözlü, doğrucu ve dürüsttürler. Onun için ne anlam taşıdığınızı merak etmenize gerek yoktur. Ne kadar gerizekalı olduğunuzu bir çırpıda açık açık söyleyiverir (eğer bir geri zekalı gibi davrandıysanız).
Kadınlar yaşları ilerledikçe medyumlaşırlar. Ona günah çıkarmanıza hiç gerek yoktur. Onlar her haltınızı bilirler..
24 Mayıs 2024
Şu Hayatta Neler Öğrendik Neler 1 - Jackson Brown
- Evin içinde bir değişiklik yapmaya
kalktığımda, herşeyin düşünülenden iki misli daha pahalıya geldiğini ve
iki misli daha uzun zaman aldığını öğrendim.
- Babamın, benim söyleyemediğim birçok kelimeyi söyleyebildiğini öğrendim.
- Tasalandığım şeylerin çoğunun asla gerçekleşmediğini öğrendim.
19 Mayıs 2024
19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızın 105. Yılı Kutlu Olsun!
Herşeye rağmen muhakkak bir nûra doğru yürümekteyiz. Bende bu imanı yaşatan kuvvet, yalnız, aziz memleket ve milletim hakkındaki sonsuz sevgim değil, bugünün karanlıkları, ahlâksızlıkları, şarlatanlıkları içinde sırf vatan ve hakikat aşkıyla ışık serpmeye ve aramaya çalışan bir gençlik gördüğümdür. ( 1918 )
Gençler için vatanî işlerde ölmek söz konusu olabilir. Ama korkmak asla! ( 1919 )
Gençler! Vatanın bütün ümit ve istikbali size, genç nesillerin anlayış ve enerjisine bağlanmıştır.( 1919 )
Başımıza neler örülmek istenildiği ve nasıl karşı koyduğumuz ve daha doğrusu milletin arzu ve emellerine uyarak ve onun yardımıyla nasıl çalıştığımız görülmeli ve gelecek kuşaklar için ibret ve uyanış nedeni olmalıdır. Zaten herşey unutulur. Fakat biz herşeyi gençliğe bırakacağız, o gençlik ki hiçbir şeyi unutmayacaktır; geleceğin ümidi, ışıklı çiçekleri onlardır. Bütün ümidim gençliktedir.
( 1919 )
Milletin bağrından temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım ve gözüm arkada kalmayacak.
( 1923 )
Bizim halkımız çok temiz kalpli, çok asil ruhlu, ilerlemeye çok kabiliyetli bir halktır. Bu halk eğer bir defa karşısındakilerin samimiyetle kendilerine hizmet ettiğine inanırsa her türlü hareketi derhal kabule hazırdır. Bunun için gençlerin herşeyden önce millete güven vermeleri lazımdır. Sayın gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Galip olmak, mağlup olmak. Size, Türk gençliğine terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima galip olmaktır ve eminim daima galip olacaksınız. Milletin yükselme neden ve şartları için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti o yükselme noktasına götürmek için dikilecek engellere hep birlikte mani olacağız. Bunun için beyinlerinize, irfanlarınıza, bilgilerinize, gerekirse bileklerinize, pazularınıza, bacaklarınıza müracaat edecek, fakat netice mutlaka ve mutlaka o gayeye varacağız... Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır. ( 1923 )
Gençler!
Cesaretimizi kuvvetlendiren ve devam ettiren sizsiniz. Siz almakta olduğunuz eğitim ve kültür ile, insanlık meziyetinin, vatan sevgisinin, fikir hürriyetinin en kıymetli sembolü olacaksınız. Ey yükselen yeni nesil! İstikbâl sizindir. Cumhuriyeti biz kurduk; onu yükseltecek ve devam ettirecek sizsiniz. (1924)
Genç fikirli demek, doğruyu gören ve anlayan gerçek fikirli demektir. Milletin egemen amaçlarının görüş noktası budur. Hepimiz ona uymak zorundayız. ( 1925 )
Asla şüphe yoktur ki, Cumhuriyet'in gelecekteki evlâtları bizden daha çok rahata kavuşmuş ve daha mutlu olacaklardır. ( 1927 )
Sizi günlerce meşgul eden uzun ve detaylı söylevim, en sonunda geçmişte kalmış bir dönemin hikâyesidir. Bunda, milletimin ve gelecekti evlatlarımızın dikkatini dikkatini çekebilecek bazı noktaları belirtebilmiş isem, kendimi mutlu sayacağım. Bu söylevimle, milli hayatı sona ermiş varsayılan büyük bir milletin; bağımsızlığını nasıl kazandığını ve bilim ve tekniğin en son esaslarına dayalı, milli ve modern bir devleti nasıl kurduğunu ifadeye çalıştım. Bugün ulaşmış olduğumuz sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerden alınan derslerin ve bu aziz vatanın, her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk Gençliği'ne emanet ediyorum. ( 1927)
Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın müspet fikirlerini veriniz. Geleceğin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler uygulama alanına konulduğu zaman Türk Milleti yükselecektir. ( 1930 )
Türk çocuklarının kısmeti her başarılı hamleden hep sevinç veren neticeler almaktır. Türk çocukları; yürüdünüz, yürüyorsunuz, yürüyünüz! Yaptığınız hamleler sizi yüksek ideale ulaştırmak üzeredir. Durmayın, yürüyün...Mutluluk, refah, sevinç ve hepsinden sonra dünyaya karşı yüksek bir gurur seni bekliyor. Türk çocukları! Son sözümün son kelimesine dikkat!..Gurur, büyüklük, sende zaten vardır. Bunu gösterme! Onu kendi yüksek enerjinin harimine ( kutsal yerine ) sakla! Gerekirse büyük alçak gönüllülüğünü göster. Fakat yine gerektikçe göster ezici yumruğunu! İşte bu niteliklerinle ispat edebilirsin ne olduğunu!..Benim bugünkü ve yarınki Türk çocukluğundan beklediğim nitelik bu
şekilde belirmelidir. ( 1936 )
Türkiye Cumhuriyeti'nin, özellikle bugünkü genliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum:
Batı senden, Türk'ten çok geriydi. Anlamda, fikirde, tarihte, bu, böyleydi. Eğer bugün Batı nihayet teknikte bir üstünlük gösteriyorsa, ey Türk çocuğu, o kabahat senin değil, senden öncekilerin affedilmez ihmalinin bir sonucudur. Şunu da söyleyeyim ki; çok zekisin! Bu belli, fakat zekânı unut!
Daima çalışkan ol! ( 1936 )
Siz, genç arkadaşlar, yorulmadan beni takibe söz vermişsiniz. İşte ben bilhassa bu sözden çok duygulandım.Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her mahlûk için tabiî bir haldir. Fakat insanda yorgunluğu yenebilecek manevî bir kuvvet vardır ki işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yeni Türkiye'nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler asla ve asla yorulmazlar. Türk Gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. ( 1937 )
Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir. ( 1937 )
Türk Milleti ve onun küçük ve büyük yaştaki çocukları çelikten yapılmış heykellerdir; onların ne olduklarını anlamak için onlarla savaş meydanlarında boy ölçüşmek lazımdır. İşte böyle bir teşebbüstür ki, Türk gençliğinin binlerce sene evvelden beri tanınmış olan yüksek kıymet, kuvvet, kudret ve yenilmez zekâsının imtihanı olur. ( 1937 )
11 Mayıs 2024
Dinleyeni olmadığından değil, anlayanı olmadığından sessizleşir insan.
Sadece kendinle bir şey yapabilirsin. Dünyadaki başka kimseyi değiştiremezsin, sadece kendini değiştirebilirsin. Mümkün olan tek devrim budur. Mümkün olan tek dönüşüm kişinin kendisinin olandır.
Çünkü bütün huzursuzluğun, bütün sıkıntının nedeni zihnin kendisidir. Huzur, zihin olmadığında vardır.
Yalnızca özgürlüğüme saygı gösterildiği zaman sevebilirim.
İnsan müthiş mutlu olabilir ve müthiş mutsuz da. Bu seçimi yapmakta özgürdür. Bu özgürlük başa beladır, çünkü sorumlu olursun.
Biz bir rüyanın içinde yaşıyoruz. Uyanık olduğumuzu düşünsek bile uykudayız.
Kimse mutlu birinden hoşlanmaz çünkü mutlu kişi diğerlerinin egosunu incitir. Diğerleri şöyle hissetmeye başlar: demek sen artık mutlusun ama biz hala karanlığın, acının, cehennemin içinde sürünüyoruz. Biz bunca acı çekerken sen ne cüretle mutlu olursun!
Zevk hayvanidir, mutluluk insanidir, saadet ilahidir.
Birini sevdiğin zaman, başkalarının sevgi hakkında söylediklerine aldırma, çünkü bu engel teşkil edecektir.
Neyi seversen, o olursun. Sevgi simyadir. Asla yanlış şeyi sevme çünkü seni dönüştürecektir. Hiçbir şey sevgi kadar dönüştürücü değildir. Seni daha yükseklere, doruklara çıkabilecek bir şeyi sev. Senin ötende bir şeyi sev.
Kendi köklerine tutunursan, en sert rüzgarların bile seni etkilemediğini görürsün.
Sevgi, özgürlüktür. Sevgi, egoyu yıkan tek eylemdir.
Kendi başına bir ışık ol. Ödünç alınmış ışıkla yaşama.
Hiçbir din yoktur, herhangi bir tapınağa gitmeye gerek yoktur.
Sen içine neşe katmadıkça, sana neşe verebilecek hiçbir şey yoktur.
Bir çocuk doğduğu anda, bir anne doğmuş olur.
Gülmezsen, sağlıklı olsan bile eninde sonunda sağlığını kaybedersin; gülmek her zaman ilaçtır.
İyileşebilirsin, çünkü hastalığın yalnızca bir düşünce.
Sen kendini açığa vurma cesareti gösterdin. Buna çok sevindim. Ben herkesin ne kadar çirkin görünürse görünsün kendini açığa vuracak kadar cesur olmasını istiyorum.
Gülmek, içindeki enerjiyi yüzeye taşır. Düşünmek sona erer. Gülerken düşünmek imkansızdır. Birbirinin tam zıddıdır: ya gülersin ya da düşünürsün. Gerçekten gülersen düşünceler durur.
Sevgi eğitim gerektirmez ve dostluk öğrenmen gereken bir şey değil. Öğrenilmiş bir dostluk, dostluk değil sadece sömürü olur.
Eğer gerçekten kim olduğumu bilmek istiyorsan, sen de benim kadar boş olmalısın. O zaman iki ayna birbirine bakar ve yalnızca boşluk yansır. Sonsuz boşluk yansır; birbirine bakan iki ayna. Ama eğer bir fikrin varsa, o zaman bende kendi fikrini görürsün.
Sadece sıradan olmak dünyanın en sıra dışı işidir, çünkü herkes sıra dışı olmak ister.
Çözüme odaklanmak yerine başkalarını suçlama alışkanlığı hepimize çok ağır bedeller ödetti. Başına gelen ne olursa olsun sadece sen sorumlusun. Eğer sorumluluğu başkalarının üzerine atmaya devam edecek olursan şunu unutma ki bir köle olarak kalmaya devam edeceksin.
İçinde çocuk olmayan binalar taştan ibaret. İçinde çocuk olmayan bir bahçenin yeşili bile yeşil gibi değil. İçinde çocuk olmayan bir dünya, bomboş. Çocuklara saygı gösterin çünkü onlar, bizim büyüyüp kaybettiğimiz her şeye sahipler.
Her bulutun etrafında gümüş bir hale vardır ve eski giysilerin bile bir tarafı vardır. Eğer iyimserler olmasa kötümserler ne kadar mutsuz olduklarını asla bilmezler.
Mesele süreklilik değil derinlik, sadece derinlikte yaşayanlar hayatın ne olduğunu bilir.
Sevgiyi ıskalıyorsun çünkü aşırı çaba sarf ediyorsun. Ve herkes sevgi arayışı içindedir; ona Tanrı diyebilirsin, ona başka bir şey diyebilirsin ama derinde sen sevgi arayışı içerisindesin. Ancak sen yapamaz hale geldin; çabalamadığın için değil, çok fazla çabaladığın için. Sevgi bir oluştur; o emredilemez. Sevmen emredildiği için senin sevgin en başından itibaren sahte hale gelmiştir, kaynağında zehirlenmiştir.
Birisine kendisi olması için yardım etmek: Dünyadaki en zor şey budur çünkü bu egoya ters birşeydir. Egon insanlardan taklitçi yapmak ister. Herkesin seni taklit etmesini isterdin; sen bir model olmak ve herkesin seni izlemesini isterdin. O zaman senin egon çok, çok tatmin olurdu. Kendini taslak zannedecektin ve herkes seni takip etmek zorunda kalacaktı. Sen merkez haline gelirsin ve herkes sahte olur. Hayır, ego bu fikirden hoşlanmayacak. O başkalarını sana göre değiştirmek ister. Fakat sen kim oluyorsun da herhangi birisini değiştireceksin. Bu sorumluluğu alma. Bu tehlikelidir; Adolf Hitler'ler böyle doğar. Onlar tüm dünyayı kendilerine göre değiştirme sorumluluğunu alırlar.
Dünyadaki en büyük arzu içsel dönüşüme karşı duyulandır. Para arzusu hiçbir şey değil, daha fazla güç, daha fazla prestij için duyulan arzunun hiçbir anlamı yok; en büyük arzu sözde manevi olan arzudur. Ve bir kere bir arzuyu duymaya başlarsan sonsuza kadar bedbaht bir durumda kalırsın. Dönüşüm mümkün ama onu arzulamak buna yetmez. Dönüşüm ancak gevşeyip her ne ise onu kabul ederek mümkün olur. Kendini koşulsuz olarak kabullenmek dönüşümü getirir.
Gerçek güzellik asla senin tarafından değil; sadece senin aracılığınla yaratılabilir. Varoluş akar; sen yalnızca bir geçit olursun. Onun olmasına izin verirsin, hepsi bu; onu engellemezsin, hepsi bu.
Yanlışlık yapacaksın, yanlış yola sapacaksın. İçinde hepsi olacaktır. Ama yanlışlık yaparak öğreneceksin ve yanlış yollara saparak doğru yola gireceksin. Ve başka yolu yoktur. Güçlüklerden geçmek zorundasın. Bu tek başına yürüyüş, bu tek başına uçuş. Kişi bütün bu zorluklardan geçmek zorundadır.
Yarının korkusu bugününü mahveder.
Unutma: tüm insanlık erdemin uygulanabilir olduğu, iyiliğin uygulanabilir olduğu, kişinin nasıl mutlu olunacağını öğrenebileceği, insanın mutlu olmayı başarabileceği, mutluluğu getirecek olan bir karakter yaratmanın insanın gücü dahilinde olduğu fikriyle büyütülmektedir. Ve tüm bunlar yanlıştır, kökten yanlıştır. Mutlulukla ilgili olarak anlaşılması gereken ilk şey onun uygulanamaz olduğudur. Ona yalnızca izin verilebilir çünkü o senin yarattığın bir şey değildir. Senin yarattığın her şey senden daha küçük, senden daha minicik olarak kalacaktır.
Etrafımızda olup bitenlere kesin bir dikkatsizlik gösterir halde yaşayıp gidiyoruz. Evet, bir şeyleri yapma konusunda oldukça yetkinleştik. Yapmakta olduğumuz şeyleri yapmakta o kadar yetkinleştik ki, onu yapmak için hiçbir farkındalığa ihtiyaç kalmadı. Mekanik, otomatik hale geldi. Robotlar gibi işliyoruz.Henüz insan olmadık; makineyiz.
Biz, sırf sahiplenebilmek için, kişileri şeylere dönüştürüyoruz ve sonra hayal kırıklığına uğruyoruz. Çünkü biz kişiye sahip olmak istiyorduk; oysa kişiye sahip olunamaz. Bir kişiye sahip olduğunda, o artık bir kişi değildir; o, ölü bir şeydir ve sen ölü bir şeyden tatmin olamazsın.
Varlığın ölümsüz, varlığın sonsuz derecede mutlu, varlığın tanrısal ama bu deneyimleri zihnine ve hafızana sığdıramazsın.
Asıl sorun insanın kendini nasıl bileceği değil. Asıl sorun nasıl olup da kendini bilemediğindir.
Bildiğini sanmaktansa, bilinçli olarak cahil kalmak daha iyidir.
Toplum, önemli olan her konuda, kadını gözardı etmiştir. Şükür ki böylece, bir anlamda, erkek canavara dönüşürken, kadın hala insan kalabilmiştir. Erkeğin bütün dünyası ya öldürmek yada öldürülmektir.
Bütün bu dünya bize aittir. Ve bir insan nerede olmak isterse, orada olmaya hakkı vardır. Güneş kimsenin malı değildir, dünya kimsenin malı değildir, ay kimsenin malı değildir ve rüzgar, bulutlar, yağmur da kimsenin malı değildir. Neden bu sınırları çizers
Zamanın uçtuğu, geçtiği gibi ifadeler aslında birer teselliden ibaret. Aslında geçip giden sensin. Sanki sen kalacaksın ve vakit geçip gidecekmiş gibi. Zaman olduğu yerde duruyor. Saatler, aslında akmayan zamanın akışını ölçmek için insanoğlunun yarattığı aletlerdir.
Hakikat tanımlanamazdır. Hakikat sadece vardır; ne olduğunu anlatmak için bir yol yoktur. O bir ne değildir, o bir şu bile değildir, o budur. O; bu olmaktır: onu deneyimleyebilirsin ama açıklanamaz. Hakikat başlangıçsız ve sonsuzdur.
İtaat eden çocuk her zaman sıradandır; itaatsiz olmak demek, biraz zekaya ihtiyaç duyar.
Zeka yeni durumlara cevap verebilme kapasitesi anlamına gelir.
Gerçek insanın ideali yoktur. Andan ana yaşar; anda nasıl hissediyorsa öyle yaşar.
Hakikat sadece asilerin başına gelir ve asi olmak kesinlikle tehlikeli yaşamaktır.
En büyük mutsuzluk, kaygı budur: seni zincire vuran dünyayı terk edemezsin; hayatta sana engel teşkil edenleri terk edemezsin çünkü onlar da senin bağlarındır.
İnsanların, tüm bilinçlerinin, kendi varlıklarının en derin noktasına inecek kadar ve aynı zamanda en yüksek zirvesine çıkacak kadar uyanık olmasını istiyorum. O, tıpkı ağaçların büyümesi gibi dikey bir büyüme olmalı. Tehlikeli yaşamak, dikey yaşamak demektir.
Seçime her gün daha çok yaklaşıyorsun: ya bir buda olma yolunda ya da bir köle olma yolunda ilerlemek.
Benim işim bu; yaşamını üzüntülü bir hikayeden, bir kutlamaya dönüştürmek.
Aşıklar birbirinin içinde ölür. Ve ancak birbirinde ölmeye çoktan razı olanlar 'sevgili' olur.
Şimdiki zamana sadık kal, çünkü tüm yalanlar, ya geçmişten ya da gelecekten içeri sızar.
Eğer sen farkındalıkla yaşarsan, her gün senin için bir altın fırsata dönüşecektir. Her şey senin farkındalığına bağlıdır.
Daha yaratıcı hale geldikçe, daha ilahi bir hal alırsın.
Yaşam muhteşem bir müzik aletidir. Onu da çalmayı öğrenmek zorundasın. Hiç bir şeyin kesilmesine, yok edilmesine, bastırılmasına, reddedilmesine gerek yok. Sana verilen varoluşun tamamı çok güzel, eğer onu güzelce kullanmayı bilmezsen, bu sadece senin yeterince yetenekli olmadığını gösterir.
İçinden nasıl geliyorsa öyle davran, sonuçları düşünmeden. Bu hayat kısa ve herhangi bir şekilde sonuçları düşünmekle harcanmamalı. İnsan tam olarak, yoğun olarak, neşeyle ve açık bir kitap gibi yaşamalı, isteyenin okuyabileceği bir kitap.
Aydınlanmak zorunda olduğun fikrini zihnine kim yerleştirdi? Aydınlanmamış olman için hiçbir yol yoktur. Sana mutluluk veren şey yegane ahlaktır. Seni mutsuz yapan şey yegane günahtır. Sadece kendi içinde zevk al aydınlanmışsındır. Sen her zaman aydınlanmışsındır, aydınlanmamış olmanın bir yolu yoktur.
Yaratıcı olmak, yaşamla aşk içinde olmak anlamına gelir. Sadece yaşamı, onun güzelliğini geliştirmeye yetecek kadar seversen yaratıcı olabilirsin. Ona biraz daha müzik kazandırmak istersin, biraz daha şiir, biraz daha dans. Bunun her zaman kriter olmasına izin ver: seni neşelendiren şey, sana kutlama sunan şey, seni dansında, şarkı söylemende, kutlamanda kaybolurmuşçasına dans ettiren, şarkı söyleten şey bildiğim tek gerçektir.
Eğer sahte olanı riske edebilirsen, gerçek senin olabilir. Ve buna değer çünkü sadece sahte bir şeyi riske edip gerçeğe sahip olacaksın. Hiçbir şey riske etmeden her şeye sahip olacaksın.
Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
Varoluşun yolu sabırdır. İçsel gelişim çok sakin ve sessizdir. Kendi adımlarını bile duyamazsın. Yalnızca belli bir etaba ulaştığında bunun farkına varırsın. Ve bu sürpriz olur çünkü onca zamandır hiçbir şey olmuyor diye düşünürken, birdenbire çiçekler açıvermiştir. Sabırdan kastım budur. / Osho
İnsanları sevmenin tek yolu vardır ve o da onları olduğu gibi sevmektir. Ve güzellikte buradadır: onları olduğu gibi sevdiğinde onlar değişirler. Sana göre değil; onlar kendi gerçeklerine göre değişirler. Onları sevdiğinde onlar dönüşüm yaşarlar. Değişmezler, dönüşürler. Onlar yeni olurlar, onlar varlığın yeni yüksekliklerine erişirler. Ancak bu onların varlıklarında gerçekleşir ve bu onların kendi doğasına göre olur.
Yaşam zıtların ritmidir; nefes alır, nefes verirsin.
Yaşam hem iyi hava hem kötü hava, hem zevk hem acı, hem yaz hem kış, hem gece hem gündüz varsa yaşanır. Hem üzüntü hem mutluluk, hem rahat hem rahatsızlık olmalı. Yaşam işte böyle uçlar arasında güzelleşir.
Yaşam bir kadındır. Kadınları anladığını söyleyen bir erkek böbürleniyordur. Kadınları anladığını zanneden erkek saftır. Onları anlıyormuş gibi yapan muğlaktır. Onları anlamak isteyen erkek arzuludur. Diğer taraftan, kadınları anladığını söylemeyen erkek, onları anladığını zannetmez, anlıyormuş gibi yapmaz, hatta onları anlamak bile istemez onları anlar! Yaşam da böyledir. Yaşam bir kadındır. Yaşamı anlamaya çalışırsan, altüst olursun. Anlamakla ilgili her şeyi unut. Sadece yaşa, o zaman anlarsın. Yaşanabilir ancak çözülemez.
Cesaret sadece korku okyanusu içinde var olabilir. Cesaret, korku okyanusu içinde bir adadır. Korku vardır; ama bu korkuya rağmen insan o riski göze alır; işte cesaret budur. İnsan titrer, insan karanlığa girmekten korkar; ama yine de girer. İnsan, kendine rağmen adım atar; cesur olmanın anlamı budur. Bu, korkusuzluk demek değildir. Korku dolu olmak ama onun altında ezilmemek demektir.
Sevgi evlilik tarafından yok edilmez. Sevgi nasıl sevileceğini bilmeyen insanlar tarafından yok edilir.
Çok zor biliyorum. Çok az para var, hayat bir mücadele, biliyorum ama olduğun halinle mutlu olamıyorsan, her şeye rağmen hiçbir zaman mutlu olamayacaksın. Bir kimse mutlu, hiçbir neden yokken mutlu olmadığı sürece, bir kimse hiçbir neden yokken mutlu olacak kadar çılgın olmadığı sürece, hiçbir zaman mutlu olmayacaktır. Her zaman mutluluğunu yok edecek bir şey bulacaksın. Her zaman eksik bir şey, olmayan bir şey bulacaksın. Ve bu 'eksik' yeniden senin hayalin olacak.
Eğer iki beden birbirine çekim hissederse bu sekstir. Eğer iki zihin birbirine çekim hissederse bu aşktır. Eğer iki ruh birbirine çekim hissederse bu ibadettir. İbadet en yüce şekildir. Seks en aşağıdaki şekildir. Aşağıdakini yüce gibi görme, böyle yaparsan cahillik içinde kalırsın.
Ego sürekli problem peşinde koşar. Neden? Çünkü kimse size ilgi göstermezse, ego acıkmış hisseder. O ilgi ile yaşar. Dolayısıyla, birisi size kızgın ve sizinle kavga ediyorsa, bu bile iyidir, çünkü en azından ilgisi üzerinizdedir. Eğer birisi severse, iyidir. Eğer kimse sizi sevmiyorsa, o zaman kızgınlık bile iyi olacaktır. En azında ilgi üzerinizde olacaktır. Fakat, kimse size hiç bir ilgi göstermezse, kimse sizin önemli birisi olduğunuzu düşünmezse, o zaman egonuzu nasıl besleyeceksiniz? Diğerlerinin ilgisine ihtiyaç vardır. Milyonlarca şekilde insanların ilgisini çekersiniz; belli bir tarzda giyinirsiniz, güzel görünmeye çalışırsınız, çok kibar olursunuz, roller edinirsiniz, değişirsiniz. Ne tür koşulların geçerli olduğunu sezinlediğinizde , hemen insanların size ilgi göstereceği yönde değişiverirsiniz. Bu çok derinden bir dilenciliktir. Gerçek bir dilenci ilgi arayan ve talep eden kişidir. Ve gerçek imparator da kendi içinde yaşayandır; onun kendi merkezi vardır, başka kimseye bağımlı değildir.
Asla birisini kötüleme ve asla kendini yüceltme; aksi taktirde ıskalayacaksın. İnsanları nasıl olursa olsun kabul et. Onlar böyleler ve onların doğru ya da yanlış olduğuna karar vermek için sen kim oluyorsun. Eğer onlar yanlışsa acı çekerler, eğer onlar doğruysa kutsanırlar. Fakat onları kınamak için sen kim oluyorsun.
Kendine güvenen insan, bunun güzelliğini anlar ve görür ki kendine ne kadar güvenirsen o kadar büyürsün; kendini ne kadar bırakır ve rahatlarsan o kadar sakinleşirsin, o kadar serinkanlı, sessiz ve dingin olursun.
İnsanlar aşkın ne olduğunu bilmediklerinin farkında değiller. Aşk asla şüphelenmez, asla kıskanmaz. Aşk asla diğerinin özgürlüğüne karışmaz. Asla kendi isteğini diğerine zorla kabul ettirmez.
Şayet senin yaşam ateşin yanmıyorsa, nasıl olur da başkalarının yanmayan kandillerini yakabilirsin? Senin alevinin yanıyor olması şarttır; ancak o zaman başkalarını ateşleyebilirsin.
Hristiyanlar İncil'e sarılır, Müslümanlar Kuran'a sarılır, Hindular Gita'ya sarılır ve bu yüzden ıskalarlar. Müslümanlar Muhammed hakkında birşey bilmiyorlar çünkü onlar Kuran'a sarılmış haldeler. Hristiyanlar Mesih hakkında hiçbirşey bilmiyorlar çünkü onlar İncil'e sarılmış haldeler. Onlar yük taşıyıp duruyorlar. Bütün İnciller ve kutsal kitaplar anlamayanlar içindir. Anlamayanlar yük taşır ve onun altında ezilirler. Onlar kitaplar tarafından özgür bırakılmış değillerdir, aksine kitapların kölesi haline gelmişlerdir.
İnsanlar bir şeyi anlamadıkları anda onu yanlış anlamaya başlarlar. Yanlış anlamaları cehaletlerini gizleme yöntemleridir.
Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir köledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.
İnsan; yeryüzündeki en zayıf hayvan olduğu kabul edilmek zorundadır. Onun bütün davranışlarının, bütün aidiyetlerinin, gruplaşmalarının temeli budur. O kendisinden daha büyük bir şeyin parçası olmak zorundadır; ancak o zaman kendisini güvende hisseder.
Çözülmesi gereken bir sorun değildir hayat; yaşanılması gereken bir gizemdir. Bırak hadi yaşa o gizemi.
Ama kimse yalnızlığı göze alacak kadar cesur değil. Birisine ihtiyacın var. Niye birisine ihtiyacın var? Kendi yalnızlığından korkuyorsun. Kendinden sıkılıyorsun. Ve aslında yalnız olduğunda her şey anlamsız geliyor. Birisi ile beraberken oyalanıyorsun ve çevrende sahte anlamlar yaratıyorsun. Korkuyorsun! Kendi yalnızlığından!
Sıkılmak sadece yaşam tarzının yanlış olduğu anlamına gelir; o yüzden büyük fırsattır. İnsan sıkılır çünkü başkaları tarafından empoze edilmiş ölü kalıplara göre yaşamaktadır. Olay para, güç ve itibar sorunu değil; önemli olan asıl senin ne yapmak istediğin. Sonucu ne olursa olsun bunu yap ve sıkıntın kendiliğinden kaybolacaktır.
Yaşamda bir 'gereklilik' varsa, insanlar huzursuz kalmaya mahkumdur.
Daima iç sesini dinle; başka hiç kimseyi dinleme. Etrafında seni baştan çıkartacak binlerce şey vardır, çünkü elindekileri satmak için kapı kapı dolaşan insanlar vardır. Dünya bir süper markettir ve herkes sana elindekileri satmak ister. Herkes bir satıcıdır. Çok fazla satıcı dinlersen, çıldırırsın. Hiç kimseye kulak asma, sadece gözlerini kapat ve iç sesini dinle.
Küçük bir çocuk eğer isyankarsa, kendi yolunu çizmeye çalışıyorsa gerçekten yaşıyordur ama eğer suskun ve ahmaksa bir yerlerde takılı kalmıştır ve gelişemiyordur; ona git dersin gider, gel dersin gelir, otur dersin oturur, kalk dersin kalkar. O tamamen itaatkardır çünkü kendine ait bir kişiliği yoktur. Toplum ve aile; çocukların böyle olmasını ister ve onlar için derler ki: 'baksana, nasıl da söz dinliyor.' Ebeveynler çocuklarının itaatkar olmasını tercih eder çünkü çocuğun itaatkarlığı onları daha az zahmete sokacaktır fakat çocuğun isyankarlığı tam tersine onları daha çok zahmete sokacaktır. Sizi daha az zahmete sokuyor diye ölü bir çocuk istiyorsunuz. Canlı bir çocuk istemiyorsunuz çünkü çocuk ne kadar canlı olursa o kadar çok risk var olacaktır. Ebeveynler, toplum ve okullar hepsi birlikte seni itaatkarlığa zorlar, seni susturur. Tüm eğitim sistemi isyana değil, itaatkarlığa dayanır. Toplum senin köle olmanı, çarktaki bir dişli olmanı istiyor; kendi çıkarları için seni kullanmak istiyor, isyankar olmanı istemiyor. Kendin ol ve diğerlerinin seni dönüştürmeye çalıştığı şeyi unut. Özgürlüğünü ilan et ve isyankar ol.
Hayatın kendi başına bir anlamı yoktur. Hayat bir anlam oluşturma fırsatıdır. Anlamın keşfedilmesi değil, oluşturulması gerekir. Anlamı, ancak onu oluşturursan bulursun. Orada bir çalının arasında durmuyor. Yani sağına soluna bakınca, biraz arayınca bulamazsın. O bulunacak bir kaya gibi durmuyor. O, oluşturulacak bir şiir, söylenecek bir şarkı, edilecek bir danstır. Anlam bir danstır; taş değil. Anlam müziktir. Onu ancak oluşturursan bulursun.
Her şey gelir. Sen sadece alacak kapasiteyi yaratırsın; her şey gelir. Sen sadece kapıyı açarsın. Yaşam sana gelmeye hazır. Sen o kadar çok engel koyuyorsun ki! Yaratabileceğin en büyük engel de yaşamı kovalamak. Kovalamacan ve koşuşturman yüzünden yaşam ne zaman gelip de kapını çalsa sen evde olmuyorsun.
Tutarlı olmaya çalışma, aksi takdirde ölmüş olacaksın. Sadece ölü insanlar tutarlıdır.
Aşk ciddi değildir, canlıdır, oyunvaridir. Aşk yaşamı bir eğlence, bir kutlama haline getirir. Aşk tanrının en büyük armağanıdır. Aşk sanatını öğrenin. Aşk şarkısını, onu kutlamayı öğrenin. Bu mutlak bir ihtiyaçtır: tıpkı bedenin besinsiz yaşayamayacağı gibi, ruh da aşksız yaşayamaz. Aşk ruhun besinidir, büyük olan her şeyin başlangıcıdır, ilahi olana açılan kapıdır.
İnsanları sevebilirsen, ilk adımı atmışsındır. Ancak bu zavallı dünyada tam tersi gerçekleşmektedir. İnsanlar tanrı'yı sever ve insanları öldürür. Aslında onlar tanrı'yı o kadar çok sevdikleri için öldürmek zorunda olduklarını söylerler. Hristiyanlar müslümanları öldürür, müslümanlar hristiyanları öldürür, hindular müslümanları öldürür, müslümanlar hinduları öldürür,çünkü hepsi tanrı'yı seviyordur. Tanrı adına insanları öldürürler. Onların tanrıları sahtedir. Çünkü şayet senin tanrıların hakiki ise, şayet sen tanrısallığın ne olduğunu gerçekten bilirsen, şayet birazcık da olsa fark ettiysen, tanrısallığın ne olduğunu bir an dahi anlamışsan insanları seveceksin.
İnsanlar sana hakaret ettiklerinde onlara yanıt vermezsen bu da zorlarına gider. Sen sadece 'teşekkür ederim' diyerek yoluna devam edersin. Bunu hazmetmek zordur. Çünkü, o kişinin egosunu derinden incitir. O seni aşağı, çamurun içine çekmeye çalıştığı halde sen bunu reddettin; o, şimdi orada tek başına kalmış oldu.
Ve bütün gerçek ustalar senin görmene yardım etmekle ilgilidirler, inanmana değil. Bilgelik senin içinde doğar, o kutsal bir yazıt değildir. Sen kendi bilincini okumaya başlarsın.
Deli bir insan zeka özürlü değildir. Aslında deli bir insanın zeka seviyesi, normal insanlarınkinden daha yüksektir. Deli bir insanın zeka seviyesi, politikacılarınızın zeka seviyesinden daha yüksektir. Onlar deli sayılıyor çünkü dünya ahmak bir halde. Toplum onların delirmesine neden olur ve ardından onları akıl hastanesine tıkıp, elektro şoklar verir. Eğer herkesin bir birey olmasına izin verilseydi, hiçbir yerde deli insanlar bulunmazdı. Eğer herkesin kendisi olmasına izin verilseydi, akıl hastanelerine gerek kalmazdı. Deli insanlar baskıcı toplumun kurbanlarıdır.
Aşk onu hiç deneyimlememiş olanlara delilik gibi görünür. Fakat aşkı bilenler için, aklıselim olan tek şey odur. Aşk olmaksızın, bir insan zengin, sağlıklı, ünlü olabilir ama aklıselim olamaz. Çünkü içkin değere dair hiçbir şey bilmiyordur. Aklı selimlik gönlünüzde açan güllerin hoş kokusundan başka bir şey değildir.
Bir kişi bilinçlendiği anda yalnız olur. Bilinciniz ve farkındalığınız ne kadar artarsa o kadar yalnızsınız.
Sevgi kendi içinde koşulsuzdur. Yalnızca vermeyi, paylaşmayı bilir ve karşılığında bir şey arzulamayı bilmez. Karşılık beklemez. Onun sevinci ve ödülü paylaşmaktan gelir. Gücü de paylaşmaktan gelir. O asla tüketilemezdir. Onun gücü budur.
Birisi senden daha güzeldir, bu incitir; birisi senden daha zengindir, bu incitir; birisi senden daha bilgilidir, bu incitir. Seni incitmek için milyonlarca şey vardır, fakat sen bilmezsin ki seni inciten o şeyler değildir, seni inciten şey, egondur! Onlar seni egon yüzünden incitirler!
Çocuk doğal ve masumdur; biz onu masum olduğu için cezalandırır, yapmacık ve kurnaz olduğu için ödüllendiririz.
Tanrı hem yaratıcıdır hem de yaratılandır: dışarıdaki bu sınırsız evren ve içerideki sınırsız bilinçtir.
Çocuklara saygı göster, çünkü onlar kaynağa daha yakındır, sen çok uzağındasın.
Aşk ikinizin de aynı hızla gelişmenizi, aynı yüksekliklere ulaşmanızı ve Güneş ışığında, rüzgarların önünde, yağmurların altında birlikte dans etmenizi ister. Birlikteliğinizin bir sanat haline dönüşmesi gerekir. Aşk, varoluşun içinde yer alan en harika sanattır.
Gerçek özgürlüğün dış dünya ile hiçbir ilgisi yoktur. Gerçek özgürlük politikayla ve ekonomiyle ilgili değildir, o ruh ile ilgilidir. Politik bir özgürlük her an geri alınabilir. Ekonomik özgürlük, tıpkı sabah güneşindeki bir çiğ tanesi gibi yok olabilir. Onlar senin elinde değildir. Ve senin elinde olmayan şeye gerçek özgürlük diyemezsin. Gerçek özgürlük her zaman ruhsaldır. O senin en içte olan varlığınla ilgilidir. Ona zincir vurulamaz, ona kelepçe takılamaz, o hapsedilemez. Evet, bedenin bunları yaşayabilir ama ruhun mutlak olarak özgürdür. O özgürlüğü talep etmene, onun için mücadele etmene gerek yoktur. O şu anda zaten mevcuttur. Eğer içeriye dönecek olursan; bütün zincirler, bütün hapishaneler ve her tür kölelik yok olur. Ve bunlardan çok vardır. Özgürlük tektir, köleliğin ise birçok türü vardır. Tıpkı gerçeğin tek, yalanların ise binlerce olması gibi.
Zihin bildiğinde buna bilgi adını veririz. Kalp bildiğinde buna sevgi adını veririz. Ve varlık bildiğinde bunun adı meditasyondur.
Çocukların kendi niteliklerine sahip birer birey olmaya başladığında, onların senden uzaklaşmaya başlamasından memnun ol. Onların itaatkar birer gerizekalı olmamalarından ötürü kendini kutsanmış hisset. Gerizekalılardan başka hiçkimse itaatkar değildir. Zeka isyandır. Kendini kutsanmış hisset ve isyancı bir ruhu doğurmuş olduğun için çocuğunu da kutsa. Bu aslında bir gurur kaynağıdır ama insanların gerilmesine yol açar.
Bir ilişki içinde yaşamak ve hala bağımsız olmak; işte cesaret budur.
Yaşam akmaya devam eder. Yaşam benimle senin arandaki bir şeydir. Ağaç oksijen üretmeye devam eder ve sen onu solursun. Eğer ağaçlar yok olursa, sen de yok olacaksın. Ağaçlar kozmik ışınları gıda haline, yani meyvelere ve sebzelere dönüştürmeye devam ederler. Onlar yok olursa, sen daha fazla var olamayacaksın. Onlar senin için sürekli gıda yaratıyorlar, sen bu şekilde var oluyorsun. Bu bitkiler senin için sürekli bir gıda yaratma sürecinde, sen ona bağlısın. Bulutlar hareket etmeye devam eder ve sana su getirir. Bütünlük bağlantı içerisindedir. Uzaktaki Güneş, kendi ışınlarını sana gönderir ve bu ışınlar yaşamdır. Eğer güneş yok olursa, bütün yaşam yok olacak. Güneş bile enerjisini bir çeşit kaynaktan almaktadır. Bilim adamları bu kaynağın ne olduğunu henüz bulamadılar ancak eğer bu kaynak yok olursa her şey yok olacak. Her şey bağlantılı içindedir ve her şey birlik halindedir. Bu dünya parçalar halinde var olmaz; o bir bütünlük halinde, birlik halinde var olur.
Seni sömürmek için bekleyen insanlar var. Onlar sürekli, bunun için öl şunun uğruna can ver, deyip duruyorlar. Onlar tek bir şey için hazırlar, senin şehit olduğunu görmek için. Ve işte o zaman korkular var olur. Yaşa! Ve ölmenin cesaret gerektiren bir şey olduğunu düşünme. Cesaret gerektiren tek şey, doyasıya yaşamaktır, başka bir cesaret yok.
Mutluluğun senin neye sahip olup olmadığınla bir alakası yoktur. Mutluluğun senin ne olduğunla ilişkisi vardır.
Ne zaman daha yüce bir birliğin bir parçası olan anlam doğar.
Korkunun kendisi acizdir, hiçbir gücü yoktur. Sadece ona inanmak istersin bu onun tek gücüdür.
Kadına saygı duymalısın o varoluşun bir armağanıdır.
Ne zaman intikam almaya başlarsan yıkıcı olursun. Geçmişteki yaralara sürekli bakmanın bir yararı yoktur. Geçmiş yüzünden intikam almanın bir yararı yoktur. İnsan bağışlamayı ve unutmayı öğrenmelidir.
İnsan sürünmek ve emeklemek için bu dünyada değildir. O en yükseğe uçabilecek kapasiteye sahiptir.
Özgün insan kalabalığa ait değildir. O yalnız başına ve kendi halinde durur, tıpkı yıldızlara uzanan bir ağaç gibi.
Aşıklar birbirinin içinde ölür. Ve ancak birbirinde ölmeye çoktan razı olanlar 'sevgili' olur. / Osho
Hiç kimsenin ilgisine ihtiyaç duymadığın gün olgunlaşırsın, hiç kimseden beklentiye girmediğin gün yara almazsın. Hiç kimseye bağımlı kalmazsan kazanırsın.
Güven senin vereceğin karar değil. Ona sen karar veremezsin. Kuşkunun faydasızlığına tamamen ikna olduğunda, güven doğar.
Sen olmazsan bu evrenin şiirinde, güzelliğinde bir şeyler eksik kalır. Bir şarkı, bir nota eksik kalır. Bir boşluk olur. Hiç kimse sana bunu söylemedi.
Konuşmamak sessizlik değildir. Konuşmuyor olabilirsin, herhangi bir şey mırıldanıyor olabilirsin, ama içeride binlerce düşünce yarış halindedir.
Evrensel doğru ve yanlış var mıdır diye soruyorsun. Evrenselliği bilen ve uyanık olan bir insan; artık coğrafyanın, birilerinin ya da zihnin parçası değildir. O; yalnızca saf bir farkındalıktır. Bu halde hiçbir şey doğru, hiçbir şey de yanlış değildir.
Hiç kimsenin ilgisine ihtiyaç duymadığın gün insanlar senin karizmanı hissetmeye başlar çünkü karizma senin bireyselliğinin ışıldamasıdır.
Yoga, şahane bir bilimdir: inanmayı öğretmez, bilmeyi öğretir.
Çocukluğundan beri sürekli 'gül çok güzel bir çiçektir, harika bir çiçektir ' sözlerini duyuyorsun. O yüzden bir gül gördüğün zaman, hemen tuşuna basılmış bir bilgisayar gibi ?bu çok güzel? diyorsun. Bunu gerçekten hissediyor musun? Bu senin içinden geçen duygular mı? Eğer değilse söyleme. Bir şeyi hissetmiyorsan, sakın söyleme.
Bir kadına aşık olduğunda o özgürdü. Sen özgürlüğe aşık oldun. Onu eve götürdüğünde tüm özgür olma olasılığını yok edersin.
Bir şeyi büyütmemek istediğinde, onu sadece kendine sakla ve o kendiliğinden ölür. Aynen ihmal edilmiş, sulanmamış bir bitki gibi o, durmadan solar ve ölür. Öyleyse ne zaman gözüne sahte bir şey çarparsa, sadece onu bir kenara koy.
Düşünceyi bırakmanın iki yolu vardır; ya meditasyon ya sevgi.
Hiç bir şeye gıpta etme! Çünkü bir kez gıpta etmeye başladığında, öz zihnini, kozmik zihin ile bağlantını kaybedersin. Arzu ve düştün. Asıl düşüş, arzu yoluyla olur. O halde, hiç bir şey arzulama.
Derinlerde bir yerde sevilmek istediğimi fark ediyorum, diyorsun. Sevilmek istiyorsan sev! Çünkü verdiğin her şey sana geri döner. Sevilmek istiyorsan, sevilmek isteğini unut, sevgi bin bir yoldan sana gelecektir. Hayat yansıtır, hayat yankılar, hayat senin hayata verdiğin her şeyi geri getirir. O yüzden sevilmek istiyorsan, istemeyi ve sevilmeyi unut o zaman sorun bu değildir. Kural basittir: Sev.
Kendini, kendi bilincini, kendi varlığını yaratmanın yanında, şiir yazmak, müzik yapmak birer hiçtir.
Manevi arayış aslında kişinin kendisine aşık olma arayışıdır. Dünya diğerlerine karşı aşık olmaya yönelik bir yolculuktu. Maneviyat ise kendine aşık olma yolculuğudur.
Hayatı bütünlüğüyle yaşa. Ve dünya'da yaşamak onun bir parçası olmak değildir. Lotus çiçeği gibi yaşa. O suda yaşar, ama su ona dokunmaz.
Kızgınlığınla, hırsınla, cinselliğinle savaşmak zorundasın çünkü güçsüzsün. Öyleyse gerçekte sorun kızgınlık, hırs ve cinsellik değildir, sorun güçsüzlüktür.
Bir gün bir adam ve küçük bir çocuk birlikte berber dükkanına girdiler. Adam tam bir bakım; tıraş, şampuan, manikür, saç kesimi, vs. aldıktan sonra çocuğu sandalyeye yerleştirdi. 'Ben bir kravat satın alacağım' dedi berbere. 'Birkaç dakika sonra döneceğim.' Çocuğun saç tıraşı bittiğinde ve adam hala dönmediğinde, berber çocuğa "Görünen o ki baban seni tamamıyla unuttu' dedi. 'O benim babam değildi,' dedi çocuk. 'O geldi elimden tuttu ve bana 'Gel evlat bedava saç tıraşı olacağız' dedi.' Çocuklar güvenirler ama yavaş yavaş kandırılacakları, başlarının derde gireceği, engellenecekleri, korkacakları tecrübelerin içine girecekler. Yavaş yavaş dünyanın tüm dalaverelerini öğrenecekler. Az ya da çok herkesin başına gelmiş olan budur.
Sevginin üç aşaması vardır.
Hayat böyledir işte. Ona hazırlanamazsın, Onun için hazır olamazsın. Güzelliği, mucizesi de budur. Seni hep hazırlıksız yakalar, hep sürpriz yapar. Gözlerin varsa her anın bir sürpriz olduğunu ve önceden hazırlanmış hiç bir cevabın işe yaramayacağını görürsün.
Zihin bildiğinde, buna bilgi deriz. Kalp bildiği zaman, buna sevgi deriz. Varlık bildiğinde ise biz buna meditasyon deriz.
Zihin bildiğinde, buna bilgi deriz. Kalp bildiği zaman, buna sevgi deriz. Varlık bildiğinde ise biz buna meditasyon deriz.
Zevklerin birer hiçti, sadece su üstüne atılan imzalar gibiydi. Acıların ise mermer üzerine kazınmıştı. Ve bütün bu acıları, suya atılacak imzalar için çekmişsin.
Aşk, seni mütevazi, basit ve masum hale getiren tek deneyimdir...
Aşkın gözü ise asla kapalı değildir. Ortada bir kafa karışıklığı olduğu için ve insanlar sınırı nereye koyacaklarını bilmedikleri için, 'aşkın gözü kör' demeye başlamışlardır. Aslında aşk sana çok net bir görüş ve keskin gözler verir. Şehvet ise kesinlikle kördür, çünkü o biyolojiktir. Senin ruhsallığınla hiçbir ilgisi yoktur.
Bu dünyayı kutlayarak, dans ederek, şarkı söyleyerek, müzikle, meditasyonla, sevgi ile değiştirebiliriz. Mücadele ile değil.
Buradasın! Varoluş seni doğurdu. Demek ki çok büyük bir ihtiyaç oluştu ve sen bir boşluğu doldurdun. Sensiz varoluş eksik kalacaktı. Ben bunu söylediğimde, yalnızca sana söylemiyorum: bunu ağaçlara, kuşlara, hayvanlara, sahildeki çakıl taşlarına da söylüyorum. Koskoca sahilde tek bir çakıl taşı eksik olduğunda, sahil aynı olmayacak. Tek bir çiçek eksik olduğunda, evren onun yokluğunu hissedecek. Nasılsan öyle değerli olduğunu hissettiğinde, başkalarının da nasılsa öyle değerli olduğunu hissedeceksin.
İlişkiye ihtiyaç duymanın tek sebebi tek başına kalamamandır. Çünkü henüz meditasyon yapamıyorsun. O yüzden de gerçekten sevebilmeye başlamadan önce meditasyon bir zorunluluktur. İnsan yalnız olmayı, tamamen yalnız olmayı ama son derece mutlu olmayı başarabilmeli. O zaman sevebilirsin. O zaman sevgin bir ihtiyaç değil bir paylaşım olur; bir gereklilik değil. Sevdiğin insanlara bağımlı olmazsın. Paylaşırsın ve paylaşmak güzeldir.
Dünya bir gökkuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz ışındır.
Kendine iyi gelmek istiyorsan bir başlangıç yap. Bitmiş herhangi bir yerden. Yeni bir başlangıç.
Çalışma ve rahatlama karşıt değillerdir. Aslında kendini daha çok çalışmaya verdikçe, daha derin bir şekilde rahatlayabilirsin.
Sevgi iki kişi arasındaki ilişki değildir. Senin içindeki zihin halidir. Eğer sevecensen herkese karşı sevecensindir. Sadece insanlara karşı değil, her şeye. Sevgi senden nesneye doğru hareket eder. Tek başına olduğunda, başkası yokken de sevecensindir. Nefes almak gibi. Yalnız sen yanımdayken nefes almaya yemin edersem, bunu sadece ölüm takip edecektir. Nefes bir ilişki değildir; herhangi bir ilişkiye bağlı değildir. Ve eterik beden için, sevgi de tıpkı nefes almak gibidir. Sevgi onun nefesidir.
Dünyadan vazgeçmenin gereği yok. Yalnızca korkaklar ondan vazgeçer. Dünyada yaşa, o deneyimi yaşa. O bir okuldur. Himalayalarda büyüyemezsin, yalnızca dünyada büyüyebilirsin.
Sürekli başkalarının fikirlerini hesaba katan insanlar olgunlaşmamıştır. Onlar başkalarının ne düşündüğüne bağımlıdır. Onlar hiçbir şeyi özgün bir biçimde yapamazlar, dürüstçe söylemek istediklerini söyleyemezler; başkalarının duymak istediklerini söylerler.
Sevgi senin sahip olmadığın şeyi bırakmanı gerektirir ve sevgi sana her zaman sahip olacağını vermeye hazırdır. Sevgi sana kendi özünü verir, ego seni kendi özünden gizlemeye devam eder. Sevgi seni kendine açar.
Kendi varlığının farkına vardığın an iyilik seni bir gölge gibi takip eder. O zaman iyi olmak için bir çabaya gereksinim yoktur; iyilik senin doğan olur.
Eğer dünyayı değiştirmek istersen önce kendini değiştirmek zorundasın. Devrim ilk önce sana gelmelidir. Sadece ondan sonra onu başkalarının kalbine yayabilirsin. İlk önce sen dans etmelisin ve ondan sonra bir mucize göreceksin, diğerleri de dans etmeye başlamıştır.
Farkındalık her şeyi açan anahtardır. O. varoluşun tüm kilitlerini açar. Farkındalık senin an be an, uyanık. halde, kendinin bilincinde olarak ve etrafında olan biten her şeye anında yanıt verme bilinciyle yaşaman demektir.
Yakınlık iyidir ve tek eşe bağlılık güzeldir. Eğer mümkünse, tek bir insanı seviyorsan ve tüm yaşamını onla geçiriyorsan arada büyük bir yakınlık doğar ve aşk sana yepyeni yüzlerini gösterir. Çok sık partner değiştirirsen bu mümkün olmaz. Tıpkı bir ağacın yerini sık sık değiştirmeye benzer. O zaman hiçbir yerde kök salamaz. Kök salması için aynı yerde kalması gerekir. O zaman derinlere iner, güçlenir.
Aşk, son derece narin ve kutsaldır. Biz bütün
ilişkilerimizde karşımızdaki insanı bir eşyaya indirgemeye çalışırız.
Kadın, bir eş olduğu zaman bir eşyaya dönüşür. Eğer zekan varsa eşinin
bir kadın olarak kalmasına izin verirsin. Erkek, bir eş olduğu zaman
hayatta kalamaz. Ona da özgür kalması için izin vermelisin, çünkü aşk
sadece özgürlüğün içinde çiçek açabilir.
Kıskançlık; basit bir gerçeği görememektir. Sana kendini başkalarından aşağı veya başkalarından üstün bir yere koyman öğretildi. Ve sen neredeyse; bu olan bitene bilinçsiz hale geldin ve sürekli olarak insanları üstün, aşağılık; iyi, kötü; doğru, yanlış olarak yargıladın. Yargılama. Herkes sadece kendisidir. Herkesi olduğu gibi kabul et. Ama bu durum; yalnızca sen kendini olduğun gibi, utanmadan, değersizlik hissi olmadan kabul edersen mümkündür. Kıyas ile her iki yönden de çok uzaklara gitmiş olursun. Birinci yön senden üstün olan insanların bitmeyen sırası; diğeri ise senden aşağıda olan insanların sırasıdır. Ve sen; ikisi arasındasındır. Senin; kendini anlayacak zamanın yok. Sen; önündeki insanın yerini almak için sürekli bir mücadele içindesin ve aynı zamanda arkandaki insanı da itmektesin. Rekabeti bırak, kıskançlığı bırak. Bu durum tamamen anlamsızdır. Bu yüzden asla kendin olamıyorsun.
İnsanlar aşkı bilmediklerinin farkında değiller. Aşk asla şüphe duymaz, asla kıskançlık hissetmez. Aşk asla diğerinin özgürlüğüne müdahale etmez. Aşk asla diğerine bir şeyler dayatmaz. Aşk özgürlük verir ve bu özgürlük sadece birlikteliğin içinde boşluklar varsa mümkün olabilir.
Oyun, bir şeyi amaç gütmeden yapmak demektir. Amaç gütmeden ne kadar çok şeyden keyif alırsan, o kadar canlı olursun.
Her şey gelir. Sen sadece alacak kapasiteyi oluşturursun; her şey gelir. Sen sadece kapıyı açarsın. Yaşam sana gelmeye hazır. Sen o kadar çok engel koyuyorsun ki! Oluşturduğun en büyük engel de yaşamı kovalamak. Kovalamacan ve koşuşturman yüzünden, yaşam ne zaman gelip de kapını çalsa sen evde olmuyorsun.
Mutlu bir insanın egosu olamaz, çünkü insan ancak ego olmadığında mutlu olabilir. Mutlulukla bir arada var olamazsın; yalnızca mutsuzlukla var olabilirsin. Mutlulukta çözünme vardır.
Istırap, kendini kaybettiğin anda yaşadığındır. Coşku, kendini bulduğun anda yaşadığındır. Kendini kaybetmek ya da bulmak: İkisi de benliğinin aynı derinliğinde gerçekleşir. Kendini kaybetmek, bir şey, biri olmaya çalıştığın anlamına gelir. Bir fikrin vardır ve o fikri hayatına geçirmeye çalışıyorsundur. Tüm idealistler ıstırap içinde yaşar.
Eğer dünyada barış ve huzur istiyorsanız onu ilk kendi kalbinizde yaratmalısınız.
Ben sana hiçbir ahlaki öğretiden bahsetmiyorum. Ahlak kendiliğinden ortaya çıkan bir şey olmalı. Benim sana öğrettiğim şey doğrudan kendi varlığının deneyimlenmesi. Daha sessiz; daha huzurlu; daha sakin olduğunda, kendi bilincini anlamaya başladığında, içsel varlığın gitgide daha merkezlendiğinde eylemlerin ahlakını yansıtmaya başlar. O, senin yapmak için karar verdiğin bir şey olmaz.
Istırap senin egonu besler ve mutluluksa temel olarak bir egosuzluk durumudur.
Daha yaratıcı hale geldikçe daha ilahi bir hal alırsın.
Varoluştaki en büyük cesaret, kalabalıkta bir koyun olmak yerine bir aslan gibi tek başına kalabilmektir.
Yaratıcılığın doruğa ulaştığı zaman, bütün yaşamın yaratıcı bir hal aldığı zaman tanrısallığı yaşarsın.
Dünya bir aynadır. Başkalarında gördüğümüz kendi yansımamızdan başka bir şey değildir. Kişi baktığı herkeste inanç ve güzellik görmediği sürece içinde hala eksikler olduğunu bilmelidir.
Karanlıkla ilgili endişenlemeyi bırakın ve ışığı açın. sadece karanlığı düşünen insanlar aydınlığı asla bulamazlar.
Dua nedir? Sevgi ve teslim olmaktır. Sevginin olmadığı yerde dua da olmaz.
Sevgi, sınırları olmayan bir evrene, sonsuz bir evrene açılan kapıdır. Sevgi başlar ama asla bitmez; bir başlangıcı vardır ama bitişi yoktur.
Gerçekten gülmek istersen, ağlamayı öğrenmek zorunda kalacaksın. Ağlayamazsan ve gözyaşlarına muktedir değilsen gülmek için yeterli olamayacaksın.
Enerjin olmadığı için sevginin içerisinde olamazsın. Senin tüm enerjin bölünmüştür ve farklı biçimlerde dağılmıştır; bazen seks, bazen öfke, bazen de açgözlülük olarak. Sevgi bir biçim değildir. Ne zaman ki tüm arzuların ortadan kalkar, o zaman senin enerjin sevgiye dönüşür.
Bilinçlilikten kaynaklanan eylem ahlaklıdır, bilinçsizlikten kaynaklanan eylem ise ahlaksızdır. Yapılan eylem aynı olsa bile.
Aşkın içinde olduğun an, dil eksik kalır, bir söyleyemez, sadece sessizlik.
Hayatın hiçbir hedefi, amacı yoktur. Hayat hiçbir yere gitmiyor. O zaten orada.
Eğer aşk kalbinde yeşerirse, tanrısallığa gebe kalırsın. O, senin içinde büyüyen tanrısallıktır. Sen yavaş yavaş kaybolursun ve geriye sadece saf tanrısallık kalır.
Sabah günün sana bir fırsat daha verdiğini anımsa, minnettar ol.
Unutma gerçek iletişim, sessizlikte meydana gelir.
Hiçbir yere ait olmamak, yaşamın en büyük deneyimlerinden biridir. Tamamen yabancı kalmak, asla bir şeylerin parçası olmamak nefis bir deneyimdir, her şeyi aşarsın.
Aşk ve meditasyon birer kanat ve birbirlerini dengeliyorlar. Ve sen bu ikisinin arasında gelişiyorsun, ikisi arasında bütünleşiyorsun.
Kimseye ihtiyacın olmadığında, kendi kendine yettiğinde, yalnızken gayet mutlu ve mesut olduğunda, işte o zaman aşk mümkündür.
Aşk bir gizemdir o varken herşey cennet gibi görünür. O gittiğinde ise her şey bayat ve anlamsız görünür.
Dünya güzel bir yerdir çünkü sessizliğini, medatifliğini tanıklığını test etme fırsatı verir. Dünyanın içinde ol ama dünyadan olma.
Neden bir insanı aşağılayıp, senden bir şeyler talep etmek zorunda bırakasın ki? Bu çirkin bir şey. Eğer kendi anlayışın sayesinde, birilerinin bir şeylere ihtiyaç duyduğunu görürsen ve o ihtiyacı karşılayabilecek durumdaysan, bunu yap.
İnsanlar aşkın kör olduğunu söylerler çünkü aşkı bilmezler. Ben onlara sadece aşkın gözleri olduğunu söylüyorum. Aşk dışında her şey kördür.
Aşka düşme, aşkla yüksel.
Dünyanın kendisinde kötülük yoktur. Tüm kötülükler ruhunuzdadır ve yok edilebilir.
Sonsuz mutluluk amaçtır ve farkındalık da ona doğru giden yoldur.
Sevgi sonsuzluktur. Şayet orada ise, büyümeye devam edecektir. Sevginin bir başı vardır, ancak bir sonu asla yoktur.
AŞK, kendi içindeki gökyüzünün farkına vardığın zaman yaşanır.
Meditasyon seninle ışık arasındaki bir köprüden başka birşey değildir.
Sadece birey; bilincin ve farkındalığın zirvelerine yükselebilir. Daha çok kalabalığa ait oldukça, daha derin karanlığa düşeceksin.
Aşk bir esinti gibidir. Sadece geldiğini görürsün. Eğer oradaysa oradadır, sonra gider. Ve o gittiğinde gitmiştir. Aşk bir gizemdir, ona hükmedemezsin. Hiçbir nedenle aşka hükmedilmemelidir, aşk yasallaştırılmamalıdır, aşk zorlanmamalıdır.
Bütün savunmalarını bırakmak zorundasın, ancak o zaman yakınlık mümkündür. Biz bin bir şey saklıyoruz, sadece diğerlerinden değil kendimizdende.
Eğer bir anne babaysanız, çocuğunuza bilinmezliğin kapılarını açın ki keşfetmeyi öğrensin. Çocuğunuzu bilinmezlikten ürkütmeyin; tersine, bu yolculukta ona destek olun.
Mutluluğa kulak ver; onun belirleyici olmasına izin ver. bırak gideceğin yöne mutluluk karar versin ve sonra bunun içine doğru hareket et.
Eğer gülme özürlüysen gözyaşı da üretemezsin. Ancak güzel gülen birisi güzel ağlayabilir. Ve eğer güzelce gülüp ağlayabiliyorsan yaşıyorsun demektir. Ölüler ne gülebilir ne de ağlar. Ölü birisi ciddidir. İzle: git bir cesede bak ölüler senden çok daha ciddi durur. Ancak canlı birisi gülüp ağlayabilir.
Varoluşun bütününe bak ve onların bir olduğunu göreceksin. Düşman dost haline geldiğinde, dost da düşman haline geldiğinde bütün ikilik kaybolur. Bu savaş değildir. Bu, kralların yoludur.
Sadece kendin olmak için varsın. Rahatla! Ve sadece kendin ol. Bireyselliğine saygı duy ve kendi imzanı atacak cesarete sahip ol.
Kendin hakkındaki tüm fikirlerin; kendin hakkında bir fikri bile olmayan kimselerden ödünç alınmıştır.
Gerçek sevgi kavganın yok olması ve ikinin bir haline gelmesi demektir. Bedenler ayrı halde var olurlar ama varlıklar birbirine karışır. Sınırlar kaybolur ve arada bir ayrım kalmaz. 'Ben' artık yoktur, 'sen' artık yoktur, artık sadece bir vardır.
Dünyaya; baş aşağı ve popona atılan bir şamar ile gelmen, senin için hiç de iyi bir başlangıç değildir.
Benim çağrım; Dünya'daki tüm deli insanlaradır. Ben; deli bir adamın aydınlanma kılavuzuyum.
Beni fikirlerine göre yorumlayamazsın. Sana çok fazla dert olurum.
Yaşamın içsel bir değeri vardır, onun dışında hiçbir hedef yoktur. Bundan dolayı benim bütün çabam herşeyi oyunculuğa dönüştürmek içindir. Benim için gerçek spiritüellik budur.
Yaşam ise bir argüman değildir. Aşk da bir argüman değildir. O, iki kalbin ve iki varlığın buluşmasıdır. İki bedenin bir olmasıdır.
Dil asla sürçmez bunu bunu daima hatırla. Zihnin içinde her ne oluyorsa aynı şekilde dile gelir.
Zenginlik senin içtenliğindir, samimiyetindir, hakikatındır, sevgindir, yaratıcılığındır, duyarlılığındır, meditasyon halindir. Bu senin gerçek refahındır.
Unutma ki paranın, gücün ve saygınlığın hiçbir anlam ifade etmediği değerler dünyasına girmediğin sürece kendine özgü bir yaşam süremezsin. Kendine özgü olan bir yaşamın aroması ise aşktır.
Dünya için başarı, ego övgüsüdür. Benim için değil...
Benim için başarı, mutluluktur.
Kimsenin seni tanıyıp tanımaması önemli değil...
Başkalarının seni tanıması ya da hiç bilinmeden,
duyulmadan, fark edilmeden yaşamak hiç önemli değildir...
Eğer mutluysan, başarılı olmuşsun demektir.
Yaşamın anlamını çözebilmiş insanlar sadece aşkı anlayabilenlere hitap ettiler. Çünkü aşk yaşamın anlamıdır. Çok az insan, sendeki öz alevin aşk olduğunu fark edebilmiştir. Seni hayatta tutan şey yemek değil, aşktır. Aşk seni sadece hayatta tutmakla kalmaz, fakat sana güzellik, hakikat, sessizlik ve milyonlarca çok değerli başka şeylerle dolu bir yaşam verir.
Boş tutulan kalp, Tanrı'ya açılan kapıdır...
Kıskanç adam cehennemde yaşar. Karşılaştırmayı bırakırsan kıskançlık yok olur, acımasızlık yok olur, sahtelik yok olur...
Aşk var olan tek mucizedir. O cehennemden cennete giden merdivendir. Aşkı iyi öğrenirsen, herşeyi öğrenmişsindir. Aşkı kaçırırsan, bütün yaşamı kaçırırsın.
Meditasyon tamamen yalnız olabilme kapasitesi demektir ve aşk tamamen beraber olabilme kapasitesidir. Aşk beraber olmaktan keyif almaktır, meditasyon tekbaşınalıktan, yalnızlıktan keyif almaktır. İkiside aynı işi yapar, çünkü iki yoldanda ego yok olur.
Meditasyon yeni bir şey değildir; dünyaya gelirken onu da beraberinizde getirdiniz. Zihin yeni bir şeydir; meditasyon ise sizin doğanızdır. O sizin doğanız, sizin varlığınızdır.
Görmek korkuyu en başından kötü olarak mahkum etmemek anlamına gelir.
Ne kadar çok anlarsan, o kadar az bildiğini farkedersin. Anlayış büyüdüğünde, bilgi aynı oranda kaybolmaya başlar. Bir insan ne kadar anlayışlı olursa, o kadar az bilgilidir. Bilmenin en yüksek noktası mutlak cehalet, masumiyet, çocuksu saflıktır.
Hükmetme isteği, aşağılık kompleksinden ileri gelir.
Mutlu ol, mutluluğa saygı duy ve insanlara mutluluğun hayatın amacı olduğunu anlamaları için yardım et. Ne zaman saadet içerisinde bir insan görürsen ona saygı duy, bu kutsaldır. Ve ne zaman bir topluluğun coşku dolu olduğunu, şenlikli olduğunu hissedersen, onu kutsal bir yer olarak algıla.
Yalnızca acı çekmiş olanlar beni anlayabilir. Ağrı arındırır, acı ise anlayış verir. Acı çekmeden hayatın ne olduğunu anlayamazsın.
Dünyadaki en büyük mucize senin olman, benim olmam. Olmak en büyük mucize ve meditasyon bu büyük mucizenin kapılarını açıyor.
Meditasyon yapmayan kişi uyur, rüya görür; meditasyon yapan ise uykudan uyanıklığa doğru hareket eder, bir dönüşüm halindedir. O zaman mutluluk tamamıyla bambaşka bir anlam taşır: O daha çok niteliğe, daha az niceliğe ilişkin bir şey olur; o daha çok psikolojik ve daha az fizyolojik bir şeydir. Meditasyon yapan müzikten daha çok keyif alır, şiirden daha çok keyif alır, bir şey yaratmaktan keyif alır. Bu insanlar doğadan, onun güzelliğinden keyif alır. Sessizliğin tadını çıkarır, daha önceden hiç zevk almamış oldukları şeyden zevk alır ve bu çok daha fazla kalıcıdır. Müzik dursa bile içinde bir şeyler sürmeye devam eder.
İnsan aşık olduğunda hayatın ne anlamı olduğunu asla sormaz. Anlamı bilir sormasına gerek kalmaz. Anlamı bilir! Anlam oradadır: Hayatın anlamı aşktır.
Aşka engel olan herşeyden kurtulmayı öğren. Aşk varlığının derinliklerinde akıyor. Ama üzerinde kaldırılması gereken bir sürü taş toprak var.
Yoga, hayale dalmayan bir zihne sahip olma yöntemidir. Yoga, burada ve şimdide olma bilimidir. Yoga, artık geleceğe yönelmemeye hazırsın anlamına gelir. Yoga, artık umut etmemeye ve varoluşunun bir adım önüne zıplamamaya hazırsın demektir. Yoga, gerçekle olduğu gibi yüzleşmek demektir.
Bedenini sevmediğin sürece ve bedenini anlamadan, ruhsal büyüme mümkün değildir. Beden ruhun tapınağıdır.
Hatalarınızı ve yanlışlarınızı akla yatkın hale getirmeyin. Çünkü eğer akla yatkın hale getirirseniz, onları korursunuz. O zaman tekrarlanırlar.
Kişi, hayatı tüm problemleri ile kabul etmek zorundadır. Kişi, hayatın içinden korunma olmadan geçmek zorundadır; kişi kendi yolunu aramalı ve bulmalıdır. Hayat kendini bulmak için bir fırsat, bir meydan okumadır.
Coşkun bir halde olmak istersen sembolik olanın dışına çıkmalısın. Sembolik olandan özgürleşmek demek toplumdan özgürleşmektir. Sembolik olandan özgürleşmek bir birey haline gelmektir. Sembolik olandan özgürleşmek için gerçek olanın içine girme cesareti gösterdin. Ve sadece gerçek gerçektir; sembolik olan gerçek değildir.
Nefes senin hayatın, Ve nefes aynı zamanda Bilinçle bilinçsiz olan arasında, Bedeninle ruhun arasında bir köprü. Bu köprünün kullanılması gerek. Eğer köprüyü doğru şekilde kullanırsan, Diğer kıyıya geçebilirsin.
Meyve olgunlaştığında, kendi kendine ağaçtan düşer. Bir an ağacın dalında asılı durmaktadır, suludur. Bir sonraki an düşer- düşmeye zorlandığı için ya da atlamaya çaba gösterdiği için değil, ağaç onun olgunluğunu fark ettiği ve onu salıverdiği için.
Hayat bir çelenk gibidir; çiçeklerin arasındaki ipliği görmezsin, ancak oradadır, onları bir arada tutar. Şayet iplik orada olmasaydı, çiçekler dağılacaktı; bir çiçek yığını olacaktı ama çelenk olmayacaktı. Ve varoluş bir yığın değildir, o çok iyi örülmüş bir desendir. Her şey değişmekte ancak değişmez bir unsur tamamen onun arkasında bulunan kozmik bir yasayı korumakta. Bu kozmik yasaya sadashiva, ebedi Tanrı, zamansız Tanrı, değişmez Tanrı denir. Ve bu meditasyoncunun işidir; ipin ucunu bulmak.
Yumuşak huylu, alçakgönüllü bir insan neden takdir edilir? Herkesin egosunu doyurduğu için takdir edilir. Sadece oyunun tamamını gör. Alçakgönüllü bir insanı neden takdir edersin? Sana karşı alçakgönüllü olduğu, senin egonu desteklediği için. Egon desteklendiği için, sen de karşılığında onun alçakgönüllülüğünü desteklersin. Şimdi bir kısırdöngü oluşur. Herkes onun alçakgönüllülüğünü sevdiği için giderek daha da alçakgönüllü olacak. Saygınlık kazanıyor ve herkes onun alçakgönüllülüğünü seviyor, çünkü onun alçakgönüllülüğü herkesi tatmin ediyor bu, ego için derin bir doyumdur.
Umut ederek yaşadın. Şimdide umut boşa çıktı umutsuzluk içinde yaşıyorsun. Şimdi bırak umutsuzlukta boşa çıksın: umudu ve umutsuzluğu birlikte bırak. Gelecekten yaşayan o tutumu aş. Şimdi burada yaşa! Umutla yaşamak gelecekte yaşamaktır, gerçekte hayatı ertelemektir. Bu bir yaşam biçimi değil, intihar biçimidir. Hiçbir umuda gerek yok ve umutsuzluk hissetmeye de gerek yok. Şimdi burada yaşa. Yaşam olağanüstü keyifli, burada yağdırıyor ve sen başka bir yerde arıyorsun. Hemen gözünün önünde ama senin gözlerin uzağa kaydı, ufka bakıyor. Senin içinde ama sen orada değilsin.
Şu anda yaşamaya başla; ne kadar yaşarsan o kadar az sorun olduğunu göreceksin, çünkü şimdi boşluk yaşamanın içinde çiçek açıyor, gerek yok. Yaşamadığın zaman, aynı enerji bozulur. Bir çiçeğe dönüşecek olan aynı enerji tıkanır. Açmasına izin verilmediğinde, yürekte bir dikene dönüşür; aynı enerjidir.
Korku, sevgi eksikliğinden başka bir şey değildir. Bir şeyi sevgiyle yap, korkuyu unut. Eğer iyi seversen, korku kaybolur.
Tanrı, tek tanrıdır, elçi yoktur, Tanrı ile senin aranda kimse yoktur. Ara bulucu yoktur. Tanrı hemen hazırdır. Sadece gereken biraz delilik ve çokça meditasyon.
Gerçek aşkın zıttı yoktur...
Sevme kabiliyeti olan bir insan eninde sonunda kendi varlığını keşfedecektir.
Farkındalık, anda olan her şeyin tam bir bilinçlilikle gerçekleşiyor olması anlamına gelir; sen orada mevcutsun. Kızgınlık gerçekleşirken sen orada mevcut olursan kızgınlık oluşamaz. O sadece sen derin uykudayken gerçekleşebilir. Sen orada olursan varlığı
Sonsuz mutluluğu istemekte açgözlülüktür.
Yarın asla gelmez her zaman bugün vardır.
Anda olmak mucizedir.
Kahkaha gerçek dindir... Gerisi olsa olsa metafiziktir.
Arzusuz olduğunda farkında olursun ,farkında olduğunda arzusuz olursun. Madalyonun iki yüzü var: Biri arzusuzluk diğeri de farkındalık ve bilinç...
Bir kadınla uyanmaya benzer, bir şehri günün ilk ışıklarıyla görmek.
Yaşam; aşkın çiçeklenmesi için bir fırsattan başka bir şey değildir.
Tekbaşınalıktan, kendinden kaçma, kendi içine dal. Sadece okyanusun içine dalarak inciler bulunabilir.
Aşık olduğunda bir çocuk olarak kal; aşkın içinde büyüyerek olgunlaşırsın. Yavaş yavaş aşk bir ilişki değil varlığının bir durumu haline gelir. Sen aşık değilsindir şimdi aşk sensindir.
Zihin iyi bir hizmetçi tehlikeli bir efendi.
Senin Tanrın belki de yalnızca psikolojik bir hipnozdur. O senin keşfin değil. O senin aklına sokuluvermiş. Ve bundan dolayı ona inanıp durmaktasın. İnancın, gerçeği arama macerandan seni men eder. Genelde sana inanmadığın taktirde bulamayacağını söylerler. Ama gerçek tam tersidir. İnanç bir engeldir, köprü değil. İnananlar asla bulamazlar. Çünkü onlar asla aramaya kalkışmamışlardır bile.
Çoşku senin doğandır, Meditasyon bunu sana hatırlatıyor.
Odağı değiştir kendine dön.
İnsanlar daha az bildikçe, onu daha çok inatla bilirler.
Milyonlarca insan acı çekiyor; sevilmek istiyorlar ama nasıl seveceklerini bilmiyorlar. Ve aşk monolog olarak var olamaz; o bir diyalogdur, çok ahenkli bir diyalogdur.
Her ne hissedersen o haline gelirsin. Bu senin sorumluluğundur.
Yaratıcı ol dediğim zaman, Herkesin gidip büyük bir ressam ya da şair olmasını söylemiyorum. Ben sadece bırak hayatın bir Resim, bir şiir olsun diyorum.
Eğer aşk olmadan çalışırsanız bir köle gibi çalışıyorsunuzdur. Aşkla çalıştığınız zaman bir imparator gibi çalışırsınız. İşiniz eğlencenizdir.
Kendinle ilgili bütün fikrin, kendisi ile ilgili hiçbir fikri olmayan kişilerden ödünç alınmıştır.
Başkaları 'atlamadan önce iki kere düşün!' der. ben şöyle diyorum: önce atla, sonra istediğin kadar düşünürsün!
Sevgi seni özgürleştirir, sevgi sana özgürlük verir fakat bu sevgi sadece meditasyon aracılığıyla gelebilir, bunun başka bir yolu yoktur.
Güzel bir gelecek ancak bugün yaşanırsa doğabilir.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.
Sen sadece kendin olarak kal. Diğer insanlar senin hakkında ne düşünüyorsa; bu onların düşüncesi ve senin ile hiç ilgisi yok. Sen sadece kendin ol, diğer insanlar için dünyaya gelmedin, kendi yaşamını yaşamak için buradasın.
Yaşam kutlamayı bilenler içindir.
Yaşam sadece yaşanmamalı kutlanmalı.
Aşk pazarlık değil, dolup taşmadır. Ve anne, dolup taşmasının sembolüdür...
Çelişki insanın içindedir. Orada çözülmediği sürece başka yerde çözülemez...
Aşkını arındır ve o dua haline gelecektir. Zekanı arındır ve o bilgeliğin haline gelecektir. Kendini tamamen arındır ve sen bütünle bir hale geleceksin.
Sadece sevmeye başla. Yavaş yavaş... Çok daha fazla sevginin sana geri döndüğünü göreceksin.
Gerçek güzellik yüzün biçimi ile değil, içten gelip yüzü aydınlatan ışıkla ilgilidir.
Sen cevapları ezberliyorsun ama, hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.
Aşk özgürlük verir. Eğer özgürlük ve aşka sahip olursan başka şeye ihtiyacın kalmaz. Elde etmişsindir. Sana yaşam işte bunun için verildi.
Kendini kabul ettiğin an güzelleşirsin. Kendi bedeninden keyif aldığında başkalarına da keyif verirsin. Pek çok insan sana aşık olacaktır. Çünkü sen kendine aşıksın.
Neşe bedenin senfonisi anlamına gelir, başka bir şey değil. Bedenin musiki bir ritim tutturması demektir, hepsi bu. Neşe zevk değildir; zevki başka şeylerden alırsın. Neşe sadece kendin olmaktır. Capcanlı, hayat dolu, zinde. Bedeninin içinde ve çevresinde çalan belli belirsiz bir müzik, bir senfoni, neşe budur işte.
Bu içsel simyadır: bir sorunu kabul edersen kaybolur ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, sorun giderek büyür. Hayat, küçük şeylerden ibarettir, ama eğer küçük şeylere mutluluk katabilirsen, toplamı muazzamdır. O yüzden her şeyi neşeyle yap ve her şey bir duaya dönüşsün. Coşkuyla yap.Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabilirsin ve karanlık kendiliğinden kaybolur.
Her şeyi kabul eden insan neşeli olur... Böyle birisi şükran dolu olur; varoluşa şükran duyar, bütünlüğe şükran duyar, bu kişi en üstündür.
İlişki kuracaksın ama muhtaç olmayacaksın; seveceksin ama sevgin bir ihtiyaç olmayacak. Seveceksin ama sahip çıkmayacaksın; seveceksin ama kıskanmayacaksın. Ve sevgi, içinde kıskançlık olmadığı, sahip çıkma olmadığı zaman sevgidir.
Gerçek aşkta bölünme olmaz. Sevenler birbirinin içine erir. Sadece egoistçe aşkta büyük bir bölünme vardır, seven ve sevilen ayrılır. Gerçek aşkta ilişki yoktur. Çünkü ilişki kurulacak iki insan yoktur. Gerçek aşkta sadece sevgi olur, bir çiçek açma, güzel bir koku, bir erime, bir birleşme yaşanır.
Varlığına bütünüyle sahip çıkmalısın. İyisiyle , kötüsüyle her yönünü kabullenmelisin kendinin. Herhangi birşeyden kurtulmak söz konusu değil. Kimse asla hiç bir şeyden kurtulmuyor , kişi sadece yavaş yavaş her şeyi kabullenmeyi öğreniyor.
Bazen gökyüzünde siyah bulutlar olur; gökyüzü bu siyah bulutlar yüzünden değişmez. ve bazen beyaz bulutlarda olur ve gökyüzü bu beyaz bulutlar yüzünden de değişmez. bulutlar gelirler ve giderler gökyüzü baki kalır. sen gökyüzüşün ve düşüncelerde bulutlardı.
Sakın unutma, ne zaman karşına bir seçenek çıksa, bilinmeyeni, riskli olan, tehlikeli ve güvencesiz olanı seç. Hiçbir zaman zarara uğramazsın.
Topluma mutlak şekilde teslim olmak, bütünüyle onun esiri olmak gerekir. Toplum ancak o zaman yalnızca kölelere, ruhsal olarak intihar etmiş kimselere saygı duyar.
Hayatın hedefi özgürlüktür. Özgürlük olmadan hayatın anlamı yoktur. Özgürlük politik, sosyal ya da ekonomik özgürlük anlamına gelmez. Özgürlük zamandan, zihinden, arzudan özgür olmaktır. Zihnin varolmadığı anda evrenle bir olursun; evren kadar sınırsız ol.
Sev ve daha derinden sev. Acı çek ve daha derinden acı çek. Tümüyle sev ve tümüyle acı çek. Çünkü saf olmayan altın, bu yolla ateşten geçerek saf altına dönüşür.
Zekâ elde edilen bir şey değildir, o doğuştandır, o öze aittir, o hayatın yapıtasıdır.
Birisinin hatası için kendini cezalandırmak aptalcadır.
Kendi deneyimine dayalı olmayan her şeyi sadece bir varsayım olarak kabul et.
Ayrılık kaçınılmaz bir söndür, kimse istemez ama gereklidir. Çünkü hayat olduğu gibidir; olması gerektiği gibi değil!
Asla maske takma! Öfkeliysen öfkeli ol. Bu risklidir, ama gülümseme, çünkü bu dürüst olmaz. Tüm mekanizman ters yüz olmuş. Çünkü kızmak istediğinde kızmadın, nefret etmek istediğinde etmedin. . şimdi sevmek istiyorsun, aniden mekanizmanın çalışmadığını farkediyorsun. Öfkesini bastıran insanlar hep çok yerler. Öfkeli insanlar daha fazla sigara içerler. Çünkü öfke tırnak ve dişlerden boşaltılır. Sahici ol! Şimdiki zamana sadık kal. Çünkü tüm yalanlar geçmişten ya da gelecekten içeri sızar. Geçmişi bir yük gibi üzerinde taşıma; gereksiz yere de gelecekle uğraşma!
Hiçbir şeyi ayıplama. Aksine, onu kullan. Herhangi bir şeye karşı olma. Nasıl kullanılabileceğinin ve dönüştürülebileceğinin yollarını ara.
Hayat böyledir işte. Ona hazırlanamazsın, onun için hazır olamazsın. Güzelliği, mucizesi de budur, seni hep hazırlıksız yakalar, hep sürpriz yapar. Gözlerin varsa her anın bir sürpriz olduğunu ve önceden hazırlanmış hiçbir cevabın ise yaramayacağını görürsün.
Ego toplumun yaratmış olduğu ve senin bu sayede oyuncakla oynamaya devam edebildiğin ve asla gerçek şeyi sormadığın bir kandırmacadır.
Gerçek disipline sahip bir adam asla biriktirmez; her an öğrendiği şeyin olduğunu hisseder ve tekrar cahil olur. Bu cahillik ışık saçar.
Zeki bir insan risk alır. O alttan alacağına ölmeye razıdır. Elbette gereksiz şeyler için kavga etmeyecektir, o öze ilişkin olmayan şeyler için kavga etmeyecektir ancak esas şeyler söz konusu olduğunda boyun eğmeyecektir.
Bugün, mevcut olan her şeydir; şimdi senin var olduğun, her zaman var olacağın yeğâne zamandır. Yaşamak istersen ya şimdi olacaktır ya da asla olmayacaktır.
Ego bir buzdağıdır. Onu erit. Onu derin sevginin içinde erit, böylelikle o kaybolsun ve sen okyanusun parçası haline gel.
Eğer cesur değilsen samimi olamazsın. Eğer cesur değilsen sevemezsin. Eğer cesur değilsen güvenemezsin. Eğer cesur değilsen, gerçeğin peşine düşemezsin. O yüzden önce cesaret gelir. Ve diğer her şey onu izler.
Dünya bir gök kuşağı, zihin bir prizma ve varlık ise beyaz bir ışındır.
Güveniyorsan şen savaşmıyorsun demektir. Teslim olmak yaşamı düşman değil bir dost olarak görmek demektir.. Nehre güvendiğin anda, birden tadını çıkarmaya başlarsın..
Her zaman ne varsa onu gör. Acele etme. Bir şeyi yanlış anlamaktansa anlamamak daha iyidir.
Dünya için başarı, ego övgüsüdür. Benim için değil.. Benim için başarı, mutluluktur. Kimsenin seni tanıyıp tanımaması önemli değil.. Başkalarının seni tanıması ya da hiç bilinmeden, duyulmadan, fark edilmeden yaşamak hiç önemli değildir.. Eğer mutluysan, başarılı olmuşsun demektir.
Şefkat ol. Koşulsuzca, yönetmeden, yönlendirmeden. O zaman bu ıstırabli dünyada bir şifa gücü olabilirsin.
Acı, büyümenin bir parçasıdır. Ve unutmayın, bir şey canınızı yaktığında içinizdeki başka bir şey bastırılmıştır. Açıdan kaçınmaktansa içine dalın. Bırakın canınız yansın! Tamamen acısın ki yara tamamen açılsın. Yara bir kere tamamıyla açılırsa iyileşmeye başlar. Acıyı hissettiğinizde ondan kaçarsanız, acı içinizde kalır ve tekrar tekrar karşınıza çıkar.
Bir sorunu kabul edersen kaybolur, ve eğer o sorunla bir çatışma yaratırsan, sor..un giderek büyür. O yüzden her şeyi coşkuyla yap. Her şey bir dua-ya dönüşsün. Hata yapmaktan korkma, çünkü hata yapmaktan korkarsan, hiç ilerleyemezsin ve yaşamı kaçırırsın. Hata yapmak, hiçbir şey yapmamaktan daha iyidir.. Eğer düşmanından korkar ve kapını kilitlersen, dostununda girmesini engellersin. Olumsuzluklar seni rahatsız etmesin. Bir mum yakabilirsin ve karanlık kendiliğinden kaybolur.
Zihin tıpkı kalabalık gibidir; düşünceler bireylerdir. Ve düşünceler sürekli orada oldukları için sürecin maddi olduğunu düşünüyorsun. Her bir düşünceyi bırak ve en sonunda hiçbir şey kalmaz. Zihin diye bir şey yoktur, sadece düşünce vardır.
Toplumun stratejisi sizi birbirine düşman iki kampa bölmektir. İçinde hem yunanların zorbası, hem buda'nın gautama'sı yaşar. Biri maddiyatçıdır, diğeri tinselliğe önem verir. Gerçeklikte bölünmüş değilsin. Gerçeklikte sen ahenk içerisindeki bir bütünsün. Ama bir bütün olmadığını düşünmeye şartlandırılmışsındır. Ve eğer tinsel bir varlık olmak istersen, bedeninle savaşman gerektiği öğretilmiştir. Bedenini fethetmek, onu yenmek, yok etmek.. Mümkün olan her yöntemle ona işkence etmen gerekir.
Geçmiş insanda bir bölünme yarattı. Her insanın içinde sürekli devam eden bir sivil savaş vardır. Eğer huzurlu hissetmiyorsan, bunun sebebi kişisel değildir. Hastalık toplumsaldır.
Sevgi bir tutku değildir. Sevgi bir duygu değildir. Sevgi birisinin, bir şekilde seni tamamladığının derinden anlaşılmasıdır.
Yaratıcılık varoluştaki en büyük isyandır. Eğer yaratmak istiyorsan, bütün şartlanmalardan kurtulmak zorundasın. Aksi halde yaratıcılığın kopya çekmekten başka bir işe yaramaz.
Hayat küçük şeylerden oluşur. Eğer sen seversen büyük olurlar.
Aşk öyle derin bir ihtiyaçtır ki onsuz yaşayamazsınız; ya kendisi ya da yedeğini ararsınız. yedek sahte olabilir ama en azından bir süreliğine aşık olduğunuz hissine kapılabilirsin. sahtesi bile keyiflidir. eninde sonunda sahte olduğunun farkına varırsın; o zaman sahte aşkı gerçeğine dönüştüremezsin o zaman sevgili değiştirirsin. İki olasılık var;bu aşkın sahte olduğunu anladığında kendini değiştirebilirsin,sahte aşkı bırakıp gerçek bir aşığa dönüşebilirsin. Diğer olasılık ise sevgilini değiştirmektir. Aklın seçtiği yol budur.
Hayat öylesine bir gizemdir ki onu kimse anlayamaz ve kim onu anladığını iddia ederse o sadece cahildir. O ne dediğini bilmiyordur, o ne saçmaladığını bilmiyordur. Eğer sen bilge isen anlayacağın ilk şey şudur: hayat anlaşılamaz.
Unutma, kafa bir köle olarak çok güzel bir koledir. Çok işine yarar. Ama bir sahip olarak tehlikelidir ve bütün hayatını zehirler.
Kızgınlık, kıskançlık ve nefret ile dolu olduğun zaman; kapıları kapat ve sessizce otur. Kızgınlığa izin ver, izin ver gözlerinin önünde çakşın. Nefrete izin ver bir film gibi geçsin. Sen izleyici ol. Şaşıracaksın. O duygu herzaman orada kalamaz, bu kesindir. Er yada geç geçer, sadece birkaç dakika zaman alır ve geçtiği zaman geçmiştir. Kendinden hiçbir iz bırakmayacaktır.
Basit olan ego için cazip değildir, basit olan egonun ölümü demektir.
İnsan anlamaya çalışacağına baskı kurar, ilişki kuracağına manipüle eder çünkü birisiyle ilişki kurmak büyük bir anlayış gerektirir.
Ve sana söylüyorum; gidecek hiçbir yol yok. Her şey bu anda. Bütün varoluş, bu anda toplanmıştır. Bu anın içine sığar. Bütün varoluş, yaşadığın anda akmaktadır. Hepsi bu.
İnsanlar tekrar tekrar mutsuzluklarını anlatıp duruyorlar. hatta abartıyorlar bile, süslüyorlar, büyütüyorlar. olduğundan daha kötüymüş gibi gösteriyorlar. neden? Riske atacak hiçbir şeyin yok. ama insanlar bilinene tanıdık olana yapışıp kalıyorlar. tek bildik
Eğer nazik olamazsan kızamazsın. Yaşamda birşey kesindir. Eğer birşeye izin veriyorsan, başka birşeyede aynı oranda izin vermen gerekir. Sadece bir işi yapamazsın; ben gözyaşlarımı engelliyorum ama derinden güleceğim bu imkansızdır.
Kendi merkezimize başkasını, ilişkide olduğumuz birini oturtuveririz. Babamız annemiz, kardeşimiz yahut sevgilimiz. Belki çocuğumuz ya da patronumuz! Herhangi birisini oraya yerleştirebiliriz. Sonra da kendimiz yerine o kişiyi değiştirmeye çalışırız. Kendimizi aramak ve bulmak arzusu derinlerde duruyorken; bizi o kişi yahut kişileri yaşamımızın amacı haline getiririz.