Ali kılıç anlatıyor ( İstiklal Mahkemeleri Savcısıdır) : “Meclise geldik
bir müezzin geldi müezzin ezan okudu meclis kapısından içeri girdiğimiz
zaman Atatürk'ün önüne sırmalı elbiseler giyinmiş bir imam dikildi
Atatürk ne istediğini sordu.İmam ellerini kaldırarak “Dua etmeden
girilmez” dedi.Atatürk “Bu yurt askerin süngüsü ile kurtarıldı ve bu
meclis onun gayretiyle kuruldu.Yoksa senin duanla değil.Çekil oradan “
dedi. Ve imamı eliyle iterek meclise girdi.
— (Kemal Arıburnu, Atatürk ten Anekdotlar-Anılar)
Evet Karabekir Arapoğlunun (Muhammedin) yaveleri Türk oğullarına
öğretmek için Kuranı Türkçeye tercüme ettireceğim ve böylece
okutturacağım ta ki budalalık edip de aldanmakta devam etmesinler.
—(Atatürk- Kazım Karabekir- Paşaların Kavgası sayfa 159)
Benim bir dinim yok ve bazen bütün dinlerin denizin dibini
boylamasını istiyorum hükümetini ayakta tutmak için dini kullanmaya
gerek duyanlar zayıf yöneticilerdir adeta halkı bir kapana kıstırırlar. Benim halkım demokrasi ilkelerini gerçeğin emirlerini ve bilimin
öğretilerini öğrenecektir. Batıl inançlardan vazgeçilmelidir. İsteyen
istediği gibi ibadet edebilir. Herkes kendi vicdanının sesini dinler.
Ama bu davranış ne sağduyulu mantıkla çelişmeli ne de başkalarının
özgürlüğüne karşı çıkmasına yol açmalıdır.
— Mustafa Kemal Atatürk
Kimi yerlerde kadınlar görüyorum ki, başına bir bez, ya da bir
peştemal ya da benzer bir şeyler atarak yüzünü, gözünü gizler ve
yanından geçen erkeklere karşı ya arkasını çevirir, ya da yere oturarak
yumulur. Bu durumun anlamı, gösterdiği nedir? Efendiler uygar bir ulus
anası, ulus kızı bu şaşırtıcı biçime, bu vahşi duruma girer mi? Bu durum
ulusu çok gülünç gösteren bir görünüştür. Hemen düzeltilmesi gerekir.
— M.Kemal Atatürk
₪ “Türk’ler Arap’ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet
idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı
dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk’lerle
birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi..
Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini,
milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed’in kurduğu
dinin gayesi milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine
müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade
olundu. Muhammed’in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa
hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe
mecburdular. Bununla beraber, Allah’a kendi lisanında değil Allah’ın
Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı.
Arapça öğrenmedikçe Allah’a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet
karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını
bilmeksizin adeta bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kuran’ı
ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.”
– Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
İlkel insanların, tabiatın her şeyinden, gökgürültüsünden, geceden,
taşan bir nehirden ve vahşi hayvanlardan ve hatta birbirinden
korktuklarını biliyoruz. İlkel insan kümelerinde ata korkusu ve büyük
kabilelerde onun yerine geçen Allah korkusu insanların kafalarında ve
hareketlerinde hesapsız yasaklar yarattı. Yasaklar ve hurafeler üstüne
kurulu birçok adet ve ananeler, insanları düşünce ve harekette çok
bağladı. O kadar ki, bireysel düşünce ve hareket özgürlüğü gibi bir hak
anlayışı asla uygulanmadı. Cemaatlerin başına geçebilen adamlar, cemaati
Allah adına idare ederdi. Bireyin hakkı, hürriyeti söz konusu değildi.
İnsanlığın fikri gelişimi artıp tabiatın her şeyden büyük ve her şey
olduğu anlaşıldıkça, tabiatın çocuğu olan insan kendinin de büyüklüğünü
ve haysiyetini anlamaya başladı. Bundan sonra bireyle hükümdar ve devlet
arasında hak davası ve hak mücadelesi başladı.
– Mustafa Kemal Atatürk
Gerçekte dinleri konusunda halkın hiçbir beklentisi yoktur din dediği
şey bilinmeyen inanç dizgelerine ve gizle karışık emellere kör
bağlılıktan başka bir şey değildir.
— M. Kemal Atatürk ( Atatürk ün el yazmaları Medeni Bilgiler Afet İnan )
Tarih bize öğretir ki bütün dinler milletlerin cehaletleri yardımıyla
utanmaksızın Tanrı tarafından gönderildiği söyleyen adamlar tarafından
tesis olunmuştur .
— Atatürk ün el yazmaları ( Medeni Bilgiler Afet İnan )
Çünkü malumdur ki insan “ tabiatın mahlukudur”
— ( Prof Afet İnan , Medeni Bilgiler ve M.Kemal Atatürk ün el yazıları)
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye
Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En
doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
— Mustafa Kemal Atatürk
Dünyaca malum olmuştur ki, bizim devlet idaresindeki ana programımız,
Cumhuriyet Halk Partisi programıdır. Bunun kapsadığı prensipler,
idarede ve siyasette bizi aydınlatıcı ana hatlardır. Fakat, bu
prensipleri, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla bir tutmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil, doğrudan
doğruya hayattan almış bulunuyoruz. Bizim yolumuzu çizen; içinde
yaşadığımız yurt, bağrından çıktığımız Türk Milleti ve bir de milletler
tarihinin bin bir facia ve ıstırap kaydeden yapraklarından çıkardığımız neticelerdir.
— Mustafa Kemal Atatürk
Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin, çelebilerin, babaların,
emirlerin arkasından sürüklenen ve falcılara, büyücülere, üfürükçülere,
muskacılara talih ve hayatlarını emanet eden insanlardan mürekkep bir
kütleye, medeni bir bir millet nazariyle bakılabilir mi?
— Mustafa Kemal Atatürk
Zaman süratle ilerliyor. Milletlerin, toplumların, kişilerin mutluluk
ve mutsuzluk anlayışları bile değişiyor. Böyle bir dünyada, asla
değişmeyecek hükümlerin geldiğini iddia etmek, aklın ve ilmin
gelişmesini inkar etmek olur.
— Mustafa Kemal Atatürk
Dünyada herşey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en
gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol
gösterici aramak gaflettir, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır. Yalnız
ilmin ve fenin yaşadığımız her dakikadaki safhalarının gelişimini
anlamak ve ilerlemeleri zamanında takip etmek şarttır. Bin, iki bin,
binlerce yıl önceki ilim ve fen lisanının koyduğu kuralları, şu kadar
bin yıl sonra bugün aynen uygulamaya kalkışmak elbette ilim ve fennin
içinde bulunmak değildir.
— Mustafa Kemal Atatürk
₪ “Muhammed’in koyduğu esasların toplu olduğu kitaba Kur’an
denir. İslam ananesindebu ayetlerin Muhammed’e Cebrail adında bir melek
vasıtasıyla Allah tarafından vahiy, yani ilham edildiği kabul
olunur. Muhammed birdenbire Allah’ın Resulüyüm diyerek ortaya
çıkmamıştır. O, Arapların ahlak ve adetlerinin pek fena ve iptidai ve
islaha muhtaç olduğunu anlamış, bunları islah için tenha yerlere
çekilerek senelerce düşünmüş ve yıllarca tefekkürden sonra kendisinde
vahiy ve ilham fikri doğmuştur.”
– Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
₪ “Hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak
altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba
veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber
için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak,Allah’a
mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular.”
– Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
“Arabistan’ın muhtelif yerlerinde insan heykellerinden ve nebat resim
ve suretlerinden ibaret ağaçtan ve taştan putların muhafazasına mahsup
yerler vardı. Muhammed’in neş’et etmiş olduğu Mekke’de ki Kabe denilen
mabet bu yerlerin en büyüklerinden idi. İbrahim oğlu İsmail ile birlikte
Kabe’yi bina etmişlerdi. Cebrail kendilerine o zaman beyaz ve mücella
olan Haceriesvedi getirmişti, bu taş sonradan günahkarların ellerini
sürmelerinden dolayı kararmıştı. Bunların hepsi, bittabi sonradan
uydurulmuş masallardır.”
– Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
₪ “Medineniler ile Mekkeliler arasında derin bir düşmanlık ta vardı.
Muhammet te Mekke’den kalkıp Medine’ye kaçtı. Buna Hicret denildi.”
Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Medeni Bilgiler kitabı
₪ “Muhammet uzun bir devirdeki tefekkürlerin mahsulü olan ayetleri luzum ve ihtiyaçlara göre takrir ediyordu.”
Kaynak: ATATÜRK, 1931, Lise için yazdığı Tarih kitabı
₪ “Prensiplerimiz, gökten indiği sanılan kitapların dogmalarıyla asla
bir tutulmamalıdır. Biz, ilhamlarımızı, gökten ve gaipten değil,
doğrudan doğruya hayattan almış bulunuyoruz.”
– Kaynak: ATATÜRK, Cumhuriyet Halk Partisi programı, Söylev ve Demeçleri / Cilt 1 / Syf. 389 1937 meclis konuşması
Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir dogma, hiçbir donmuş ve
kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım ilim ve akıldır.
— Mustafa Kemal Atatürk
ateistcanavar.wordpress