“O, kendisi için büyük bir gerçeğin farkına varan tek başına bir kadın gibi konuşmuyor. Olağanüstü koşullarda bir erkeğin bilgi ve yeteneğine sahip olan ya da insanlık labovatuarından fırlamış bir kadın gibi de konuşmuyor. O, bir sınıfın kadınları nasıl düşünür ve kendini nasıl ifade ederse öyle konuşuyor. Sömürülen sınıfın ortasında sömürü koşullarında düşüncesini olgunlaştıran bir kadın gibi konuşuyor. Onun söyledikleri binlerce, milyonlarca kadının ifade ettikleridir. O bugünkü bilinç düzeyine zenginlik ve huzurla ulaşmadı. Tam tersine onun bilinci yoksulluğa ve sömürüye karşı verilen mücadelenin içerisinde oluştu. O, şimdiye kadar insanlığın tarihsel gelişiminin her aşamasında şarkılara ve şiirlere konu olan kadının köleliğini, fahişeliğini, atıllığını, süs bebekliğini reddeden yeni modern kadının öncüsüdür. O, geleceğin kadınıdır. Daha doğrusu, bugünün erkeğe eşit olan kadınıdır“.