12 Mayıs 2022

Dünyanın önde gelen sopranolarından Leyla Gencer

 Dünyanın önde gelen sopranolarından Leyla Gencer İstanbul'da doğdu. İstanbul Belediye Konservatuarı'nda başladığı şan eğitimine İtalyan soprano Giannina Arangi-Lombardi ve Apollo Granforte ile devam etti. 1950 yılında Ankara Devlet Operası sahnesinde Mascagni'nin Cavalleria Rusticana eserinde Santuzza rolünü yorumlayana dek Ankara Devlet Opera ve Balesi Korosu'nda görev aldı. Birkaç yıl içerisinde tanınan bir opera sanatçısı olan Gencer, birçok önemli devlet etkinliğine soprano olarak davet edildi.

Gencer'in İtalya sahnelerine adım atması Napoli'deki San Carlo Tiyatrosu'nda yine Santuzza rolüyle oldu. Bir yıl sonra Madame Butterfly ve Yevgeni Onegin operalarını seslendirmek için tekrar Napoli'ye döndü. 26 Ocak 1957'de La Scala Tiyatrosu'nda ilk kez sahneye çıkarak Poulenc'in Les Dialogues des Carmelites operasının dünya prömiyerinde Lidoine rolünü yorumladı.
Şubat 1957'de, Milano'daki Duomo Katedrali'nde düzenlenen Toscanini'yi anma törenlerinde, şef Victor De Sebata yönetimindeki La Scala Tiyatrosu Koro ve Orkestrası eşliğinde, Verdi'nin Requiem'inin final bölümünü yorumlayan Gencer, yine 1957 Temmuz'unda, La Scala Tiyatrosu'nun Köln turnesinde La Forza Del Destino operasında başrolü seslendirdi.
Ünlü soprano 1957 ile 1980 seneleri arasında La Scala Tiyatrosu'nda, Verdi'nin Don Carlos, La Forza Del Destino, Aida, Macbeth, Simon Boccanegra, I Vespri Siciliani; Bellini'nin Norma; Donizetti'nin Poliuto ve Lucrezia Borgia; Mozart'ın Idomeneo; Monteverdi'nin L'Incoronazione di Poppea; Gluck'un Alceste; Çaykovski'nin Maça Kızı; Britten'in Albert Herring ve Pizzetti'nin L'Assassinio nella Cattedrale eserinin 1958 yılı dünya prömiyeri de dahil olmak üzere birçok başrol yorumladı.
Kariyerinin başlangıcından kısa bir süre sonra uluslararası bir üne kavuşan Gencer, Vittorio Gui, Tulio Serafin, Gianandrea Gavazzeni ve Riccardo Muti gibi büyük İtalyan şeflerle çalıştı. Donizetti'nin unutulmuş operalarını başarılı bir şekilde yorumlayarak "Donizetti Rönesansı"nın gelişmesine büyük katkıda bulundu.
Leyla Gencer'in geniş repertuarı, Monteverdi, Gluck ve Mozart'ın eserlerinden neo-klasik döneme; Cherubini, Spontini, Mayr ve romantik dönemden Puccini, Prokofyev, Britten, Poulenc, Menotti ve Rocca gibi sanatçıların eserlerine; lirik sopranodan dramatik koloratüre uzanan bir yelpazede 72 rolü kapsar.
Paris'te La Scala sanatçılarından Nikita Magaloff ile beraber yorumladığı Chopin'in lirik besteleri, La Scala sahnesindeki Liszt-Bartók yorumu ve 1982'deki Venedik Karnavalı'nda La Fenice Tiyatrosu'nda seslendirdiği ve Türkleri konu alan operalardan alınan bölümlerden oluşan konser programı, sanatçının araştırmacı ve titiz tavrını yansıtır.
1985 yılında Venedik'teki La Fenice Tiyatrosu'nda Francesco Gnecco'nun La Prova di un'Opera Seria adlı yapıtıyla opera sahnelerine veda eden Leyla Gencer, 1992 yılına dek konser ve resitallerine devam etti.
1982'den itibaren, seminer ve yorum kurslarıyla kendini genç opera sanatçılarına adayan Gencer, 1983-88 yılları arasında As.Li.Co. di Milano'nun sanat yönetmenliğini üstlendi, 1997-98 yılları arasında ise şef Riccardo Muti tarafından La Scala Korosu'nun genç sanatçılar okulunda yöneticiliğe atandı. Vefatına kadar La Scala Tiyatrosu'nda opera sanatçıları için kurulan akademinin sanat yönetmenliğini üstlenen Gencer, aynı zamanda İstanbul Kültür Sanat Vakfı'nın Mütevelliler Kurulu Başkanı olarak görev yapıyor ve opera yorumu üzerine dersler vermeye devam ediyordu.
Opera dünyasında bulunduğu yeri, yalnızca repertuarının çeşitliliğiyle değil, canlandırdığı karakterlere kattığı dramatik nüanslarla da sağlamlaştıran Gencer, araştırmacı kişiliği ve iyi bir eğitimci olmanın verdiği sorumlulukla romantik dönemin unutulmuş birçok eserini günışığına çıkartmıştır. Maria Callas, Renata Tebaldi, Montserrat Caballé, Joan Sutherland, Beverly Sills gibi efsane isimlerle aynı dönemde Avrupa sahnelerini fetheden soprano, klasik müziğin mabedi sayılan La Scala'da 25 yıl boyunca primadonna olarak söyledi. 2008 yılında aramızdan ayrılan Leyla Gencer'in olağanüstü kariyeri için Opera dergisi eleştirmeni Michel Parouty'nin "O, çağımızın son divası, kusursuzluğun bir simgesiydi." sözleri kesinlikle abartılı olmayacaktır...