30 Mayıs 2021

Boris Pasternak Seçme şiirler

Kış gecesi (Mum yanıyor masada...)
 
Tipi tipi, bütün dünya, 
Köşe bucak kar. 
Bir mum yanıyor masada, 
Yanan bir mum var. 
 
Sinek nasıl yaz geldi mi 
Ateşe uçar, 
Uçuyor bak onun gibi 
Pencerede kar. 
 
Yapıştırıyor camına 
Onları rüzgâr. 
Bir mum yanıyor masada, 
Yanan bir mum var. 
 
Işıyan tavana az az 
Yerleşir gölge, 
El çapraz, ayak çapraz, 
Çapraz kader de. 
 
Tıkırtıyla düştüğü an 
Pabuçlar yere, 
Mumun gözyaşı lambadan 
Damlar eteğe. 
 
Her şey karlı karanlıkta  
Yiter kırçıl, ak. 
Bir mum yanıyor masada, 
Mum yanıyor, bak. 
 
Mumu üfürür bir yandan, 
Tutku ateşi 
Kaldırır kanatlarından 
Bir melek gibi. 
 
Tipiydi tüm şubat ayı, 
Ve bir mum bazan 
Işıtıyordu odayı, 
Masada yanan. 

1946

Sonbahar
 
 
Dağılın dedim ev halkına, 
Bütün dostlar çoktan dağıldı, 
Ve doldu kalbe ve doğaya 
Tüm zamanların yalnızlığı. 
Bekçi kulübesindeyim bak 
Seninle, ıssız bir orman bu. 
Yollar, şarkıya uyarak  
Yarı yarıya otla dolu. 
Şimdi acı duyarak bizi 
Seyrediyor kütük duvarlar. 
Hiç beklemeyin cengimizi, 

Geberip gideceğiz, o kadar. 
Birde oturup üçte kalkarız, 
Bende kitap sende el işi, 
Ve şafak söker, anlamayız, 
Artık öpüşmediğimizi. 
Umursamadan ve görkemli, 
Yapraklar, dökülün, hışırdayın, 
Ve dünün acı kasesini 
Bugünün hüznüyle çoğaltın. 
Bağlılık, çekicilik, gönül! 
Dağılalım bu hengamede! 
Güzün hışırtısına gömül! 
Dona kal veya çıldır sen de! 
  
Dr.Jivago’nun şiirlerinden


Bazılarını sevmek 

Bazılarını sevmek ezer bizi, 
Senin her şeyin mükemmeldir, 
Ve çekiciliğinin gizi 
Hayatın çözümüne bedeldir. 
 
Baharda düşlerin hışırtısı 
Ve fışırtısı gerçeklerin. 
Bu ailedensin. Hava gibi 
Çıkar gözetmez, anlamın senin. 
 
Kolaydır gözü ışığa açmak, 
Arınmak sözcük çöplüğünden 
Ve çöp biriktirmeden yaşamak. 
Bunları kurnazlık sayma sen. 

1931

Her şeye inmek isterim
 
 
Her şeye inmek isterim, 
İşin özüne, 
Bir yol bulabilsem, derim, 
Kalp pürüzüne. 
 
Özüne geçmiş günlerin, 
Nedenlerine, 
Köklerine, temellerin 
En derinine. 
 
Bağını kavrayabilmek 
Olayların ve 
Yaşamak, düşünmek, sevmek, 
Yaratmak bir de. 
Becerebilseydim onu 
Kısmen de olsa, 
Yazardım hırsın özünü 
Sekiz satırla, 
 
Suçu, günah işlemeyi, 
Koşuşturmayı, 
Ve rastgele görüşmeyi 
Eli, ayayı. 
 
Yasasını yazardım ben, 
Ön sözlerini, 
Adının tekrar ederken 
Baş harflerini. 
 
Kalbim adeta uçardı, 
Dikerdim şiir. 
Ihlamur çiçek açardı 
Ardından bir bir. 
 
Katardım şiire, neyi: 
Gülü, naneyi, 
Fırtınayı, saparnayı, 
Çayır biçmeyi. 
Eskiden Chopin sokmuştu 
-De ki mucize- 
Mezarı, parkı, koruyu 
Öz müziğine. 
 
Ulaşılan her zaferdeAzap ve oyun- 
Çekilen bir kirişidir 
O gergin yayın. 


Öyledir öyle başlar
 
 
İnsan iki yaşında da öyle başlar işte 
Ezgilerin karanlığına sıyrılır kucaklardan, 
Cıvıl cıvıl cıvıldar, mırıldar bir süre, 
Derken, üçüne doğru, sözler dökülür ağzından. 
 
Öyledir işte, yavaşça başlarsın anlamaya, 
Kapılıp bir türbinin büyük gürültüsüne, 
Sen misin bu, bir başkası mı yoksa, 
Yabancılaşmıştır evin, bir gölgedir annen de  
 
Bu zalim leylâk parıltısının nedir derdi? 
bu dökülen, bu inen bir park kanepesine, 
Nedir? çocukları kaçırmak gibi bir şey mi? 
Öyledir işte, kuşlar öyle doluşur içine. 
 
Arttıkça artan kıvamını bulan acılardan: 
Yüreğinde ulaşılamayanın özlemi, uzak yıldızlar, 
Faust gibi olduğun, kafan bulandığı zaman 
Öyledir, öyle başlar çingene çalgıcılar. 
 
Uçaraktan yüce yüce gök katlarından 
Çevrili alanlar görürsün, evsiz topraklar, 
ve denizler bir iççekiş kadar ansızın, 
İşte tıpkı öyle doğar heceler ve uyaklar. 
 
Yulafların üstünde, sırtüstü,yaz geceleri, 
yakarır durur: her şey yerini alsın diye, 
Sakınarak gözünden şafağı ve evreni 
Öyle olacaktır, öyledir dalaşımız güneşle. 
Öyledir, öyle başlar yaşamak, dizelerle. 
 
Çeviren: Cemal
Süreya

 

 

Rus şairi, öykücüsü ve ülkesinin kültür bürokrasinin eleştirmeni olarak bilinen Boris Leonidoviç Pasternak, kitapları resimleyen bir portre ressamının oğlu olarak 10 Şubat 1890'da, Moskova'da dünyaya geldi. Piyanist olan annesinin etkisiyle, 15 yaşında Moskova Konservatuarı'nda müzik eğitimi almaya başladı. Dört yıl sonra felsefe öğrenmek amacıyla müzik eğitimini bıraktı ve fakülteden 1913 yılında mezun oldu. Edebiyata olan ilgisi küçük yaşlarda oluşmaya başlayan Pasternak, füturizme bağlı olan Zentrifuga adlı edebiyatçı topluluğuna katıldı. Bir yıl sonra da "Bulutlardaki İkiz" adlı şiir kitabını yayınladı. Bu kitapta yer alan şiirlerin bir kısmını daha sonra yayınladığı Sınırları Aşarak adlı kitabında da kullandı. Bir yandan şiirleri üzerinde yoğunlaşan Boris Pasternak, hayatını bir fabrikanın yönetici bürosunda çalışarak ve özel dersler vererek kazanıyordu. İlk yapıtlarından itibaren kendine özgü bir stil geliştiren şair, çalışmalarında özgür cümle kuruluşuyla sürrealistlik tablo dünyasını anımsatan cesur mecazlara yer veriyordu. Dizelerini kurarken sık sık sözcüklerle seslerin benzerliklerinden yararlandı ve konuşma dilindeki deneyimleri tamamlayıcı olarak kullandı.

Pasternak'ın, Ekim Devrimi sıralarında yazdığı "Kız Kardeşimin Yaşamı" adlı şiir kitabı, ancak 1922'de basılabildi. Önceleri samimi duygular ve düşünceler ile aşk ve doğayı şiirlerine konu alan şair giderek sanatın içinde bulunduğu sorunlara da eğilmeye başladı. Bundan sonra ki yapıtlarında anlaşılması zor bir dil kullanan Pasternak, Mayakovski tarafından kurulan LEP dergisi için yazılar yazmaya başladı. Kısa süre sonra da edebiyat çevrelerince 'şairlerin şairi' unvanını aldı.

1923'de Yevgenya Muratova ile evlenen Boris Pasternak, lirik çalışmalarının doruğu olarak kabul edilin "Temler ve Varyasyonlar" adlı kitabını çıkardıktan sonda 20'li yılların ortasından itibaren birkaç kısa vezinli destan yazdı. Spektorski adlı yapıtında devrim öncesi Çarlık karşıtı ihtilalcilerine saygılarını sunan yazar, 30'ların başında "Geçiş İzni" adını taşıyan otobiyografik öyküsünü yayınladı. Liriğin şiirsel bir gerçek yaratması gerektiği konusundaki inancı iktidardaki kültür fonksiyonelerinin düşüncesiyle çeliştiği ve propaganda amaçlı yazılar yazmaya yanaşmadığı için, kültür politikasını yapanlarla arasındaki çelişki derinleşti. Giderek yalnızlığa itilen şair, her ne kadar 1934'te Sovyet Yazarlar Birliği başkanlığına seçildiyse de 1936'dan itibaren şiirlerinin yayınlanması yasaklandı.
1934'ten ikinci eşi Sinaida Neuhaus ile evlenen Boris Pasternak, geçimini başta William Shakespeare'ın trajedileri olmak üzere, çeviriler yaparak kazanıyordu. Gürcü şairlerin yapıtlarını Rusça'ya çevirince, Stalin'in gözüne girdi ve büyük bir olasılıkla sürgüne gönderilmekten bu yolla kurtuldu.

İkinci Dünya Savaşı sıralarında, kültür politikasının esnekleştirilmesi sayesinde Sabah Trenlerinde ve Ölümlü Dünya adlı iki şiir kitabını birden yayınlama imkanı buldu. Bu eserlerde şairin büyük bir yalınlık elde etme ve klasik lirik geleneklere yaklaşım çabaları göze çarpmaktadır. 1953'te Goethe'nin Faust yapıtını Rusça'ya çevirdikten bir yıl sonra Zvezda başlığı altında 1945'ten beri üzerinde çalıştığı "Doktor Jivago" romanında 10 şiirini yayınlayabildi. İhtilal, iç savaş ve başlamakta olan Stalinizm yıllarında geçen destanını Pasternak, 1955'te tamamladı. Kendi sözleriyle 'en kritik ve en önemli yapıtı'nın ana konusunu, zihinsel bağımsızlığı herşeyin üstünde tutan Dr. Jivago'nun yaşam öyküsünü oluşturmaktadır. Jivago'nun daha iyi bir geleceğe ve özgürlüğe bağladığı umutlar romana damgasını vuran unsurlardır. Sovyet makamları bu yapıtın SSCB'de yayınlanmasını yasakladıktan sonra kitap 1957'de İtalya'da basıldı. Bunu izleyen zamanda Pasternak'a karşı kışkırtıcı bir kampanya başlatıldı. Bu nedenle yazar, 1958'de kendisine layık görülen Nobel Edebiyat Ödülü'nü reddetmek zorunda kaldı. O ana kadar Yazarlar Birliği üyesi olan Pasternak, birlikten çıkarılarak boykot edildi.

30 Mayıs 1960'da 70 yaşına gelen Boris Leonidoviç Pasternak, Moskova yakınlarındaki Peredelkino'da hayata gözlerini yumdu. Ölümünden bir yıl sonra şairlik hakları geri verildiyse de Doktor Jivago, yasak yapıtlar listesinden çıkarılmadı. Bu ünlü eser yazarın ölümünden 28 yıl sonra kendi ülkesinde basılabildi.


ESERLERİ:
Roman: Dr. Jivago (1957)
ŞİİR KİTAPLARI:
Bulutlardaki İkiz (1914), Sınırları Aşarak (1917), Kız Kardeşimin Yaşamı (1922), Sabah Trenlerinde (1943), Ölümlü Dünya (1945)
Düzyazı / Destan:
Lüvers'in Çocukluğu (1922), Tula'dan Mektup (1922), Temler ve Varyasyonlar (1922), Spektorski (1931)

Otobiyografi: Geçiş İzni (1931)