Her yeni güne başlarken, kendine şunu anımsat: ‘Bugün yine, meraklı, nankör, kendini beğenmiş, hilekâr, kıskanç ve bencil bir sürü insan çıkacak karşıma.’Onları bu duruma getiren, iyi ile kötüyü ayırt edemeyecek kadar cahil olmalarıdır.
Utanmazın biri seni incitirse, hemen şunu sor kendi kendine:Dünyada utanmazların bulunmaması olanaklı mıdır?” Olanaksızdır. Öyleyse olanaksız olanı isteme; çünkü bu insan da dünyada var olması kaçınılmaz olan utanmazlardan biridir. Bu düşünceyi, bir hırsızla, bir hainle, ya da başka bir kötü insanla karşılaştığında da aklında tut, çünkü bu tür insanların var olmamalarının olanaksızlığını anımsar anımsamaz, onlara daha kolay katlanırsın.
Sana sıkıntı veren yüzeysel şeylerden kendini kurtarmaya gücün yeter; çünkü bunlar yalnızca senin imgeleminde vardır; o zaman tüm evreni kucaklamak, öncesiz sonrasız zamanı kavramak, her şeyin hızla dönüşümünü ve doğumla ölüm arasındaki mesafenin ne denli kısa, doğumdan önceki zamanın ne denli uzun olduğunu, ölümün ardından gelecek zamanın da nasıl eşit ölçüde sınırsız olacağını kavramak için geniş bir yer açacaksın kendine.
Birisi sana bir haksızlık ederse, hangi iyi ve kötü kavramının ona bunu yaptırdığını düşün hemen. Böyle düşünürsen, ona acırsın, artık ne şaşkınlık duyarsın, ne öfke. Çünkü ya onunla aynı iyi kavramına sahipsindir, ya da benzer bir kavramına; o zaman onu bağışlamak zorunda kalırsın, çünkü benzer koşullarda sen de onunla aynı biçimde davranırsın. Ama onunla artık aynı iyi ve kötü kavramına sahip değilsen, şeylerin çarpıtılmış görülerine sahip olan kişiye hoşgörü göstermen daha kolay olacaktır.
Birisinin hatasına öfkelendiğinde derhal kendine bak ve kendinin de nasıl hata yaptığını düşün; örneğin iyinin paraya ya da hazza ya da bir parçaşöhrete eşdeğer olduğunu düşünmen gibi. Bunun bilincine vardığında, özellikle de seni öfkelendiren kişinin gergin olduğunu ve yapabileceği pek başka bir şey olmadığını ayrımsadığında, öfkeni hemen unutursun. Ve eğer bir yolunu bulabilirsen, karşındaki insanın gerginliğini gidermelisin.
İnsanlar birbirleri için dünyaya gelmişlerdir. Bu nedenle onları eğit ya da katlan onlara.
Bu dünyadan yalanı, ikiyüzlülüğü, uçarılığı, kendini beğenmişliği hiç tatmadan ayrılmak kuşkusuz en bilgece şey olurdu; en azından, son soluğunu bunlardan tiksinmiş olarak vermek, şanssız bir deniz yolculuğundan sonra acil manevra yapmak gibidir. Yoksa kötülüklerine bağlı kalmayı mı yeğliyorsun, deneyimin seni bu beladan kaçmaya razı etmedi mi hala? Çünkü zihnin bozulması, bizi kuşatan havanın bozulmasından, kirlenmesinden daha ciddi bir vebadır. O veba salt hayvanları etkiler, bu ise insanlığımızı ortadan kaldırır.
Varolan ve doğan her şeyin nasıl hızla geçtiğini, yok olup gittiğini düşün sık sık. Çünkü madde durmadan akan bir ırmağa benzer, etkinlikleri sürekli dönüşüme uğrar, değişkeleri sonsuzdur, hemen hemen hiçbir şey dural değildir, elini uzatsan tutabileceğin kadar sana yakın olan şey bile. Geçmişin ve geleceğin, içinde her şeyin yok olup gittiği sınırsız uçurumunu düşün. Öyleyse, bütün bunların ortasında gurura kapılmak, çırpınmak, yakınmak aptallık değil midir, sıkıntılarımız uzun bir zaman sürmeye yazgılıymış gibi.
Bütün bunları ne zamandır ertelediğini ve kaç kez Tanrılardan yeni kayralar almana karşın onlardan yararlanmadığını anımsa. Nasıl bir evrenin parçası, dünyayı yöneten hangi varlığın türemesi olduğunun; sana ödünç verilen zamanın sınırlılığının, onu zihninin sislerini dağıtmak için kullanmadıkça, bu sınırlı zamanın yokolup gideceğinin, senin de yok olup gideceğinin ve o zamanın bir daha eline geçmeyeceğinin bilincinevarmanın vakti geldi, geçiyor.
Varolan şeyler arasından en hoşuna gidenleri seç, eğer olmasalardı, onları nasıl isteyeceğini düşün. Ama sahip olmaktan mutluluk duyduğun şeyleri aşırı değerlendirmemeye alıştır kendini; yoksa bir gün onları yitirirsen sarsılırsın.
İyi insanın nasıl olması gerektiğini anlatmayı bırak artık; anlattığın insan ol.
Akılcı insanın iyiye ya da kötüye doğru değişmesi, düşündükleriyle değil davranışlarıyla olur. Öyleyse biz de bir insanın mükemmelliğini ve yanlışlarını onun düşüncelerine göre değil davranışlarına göre değerlendirmeliyiz.
Akılcı bir insanın yapısında, adalete ters düşen hiçbir erdem göremem; ama zevk düşkünlüğüne karşı bir erdem görürüm, bu da kendine hâkimiyettir.
Sorun çözme ? Bugün kendimi sorunlarımdan uzaklaştırdım, daha da iyisi sorunlarımdan kurtuldum. Çünkü onlar benim dışımda değil, içimdeydi. Özellikle de zihnimin yargılarından kaynaklanıyordu.
Fevri olmamak ? Eğer bir şey doğru değilse yapma, eğer bir şey doğru değilse söyleme. Fevri hareketlerine hakim ol.
Kendini kontrol ?
Fantezilerinden kurtul. Arzularının avucunda oynattığı bir kukla
olmaktan kurtul. Doymak bilmez iştahını bastır. Asıl kişiliğinin gücünü
korumasını sağla. Yeryüzünde alacağın, vereceğin son nefesleri düşün.
Bırak bir insanın yaptığı hata, onun hatası olarak kalsın?
Başına gelenleri ve senin yazgında bulunanları yalnızca sev. Bundan daha uygun ne olabilir?