03 Mart 2021

Aslan Kral - Muazzez Uslu Avcı


 

 “Aslan Kral” ormanda yaşayan hayvan halkı metaforuyla toplumlardaki korku, bencil ve otokrat yaşamı sorguluyor. Otokrat rejim kimi zaman bir aile içinde erkek zihniyetinde kimi zaman ise bir devletin yönetim şeklinde vücut buluyor. Toplumda her bir bireyin yeteneği vardır. Fakat üretim ve paylaşım modelleri bireylerin yeteneklerini köreltiyor, tek düzeye indirgiyor. “Aslan Kral” ile ormanda yaşayan diğer canlılar arasında ki ilişkilerde hor görülüp ezilen orman halkının kendi gücünü fark etmesini öğreniyoruz. Tek bir güç, sonra toplumsal bir güce dönüşüyor ve orman halkının yeni dünyasını kuruyor.

 * * *

Evvel zaman içinde, şimdiki zaman dışında, balta girmemiş ormanların birinde orman halkında bir huzursuzluk başlamış. Ne tilki mutlu, ne tavşan umutlu, ne maymun neşeliymiş. Ayı kış uykusunu uyuyamıyor, kurt istediği zaman uluyamıyor, baykuş bir ağaca tüneyip efkârlanamıyormuş…Tüm bu olanların nedeni, ormanın kralı aslanın kibri, açgözlülüğü ve tüm orman  halkını aşağılamasıymış. Aslan ormanda yürürken ve hiçbir neden yokken karşısına çıkan tavşanı: “Ne biçim kulaklar bunlar!”
Tilkiyi: “Ne biçim kuyruk bu!”
Kurdu: “Ne biçim dişler bunlar!” diye aşağılar ve sırf keyif için onları tokatlarmış.
Hayvanları yalnız aşağılamakla yetinmez, onlara karşı gücünü de kullanarak yemeklerini ellerinden alır, içtikleri suyu bulandırırmış.
Canı sıkıldıkça ormana yeni yasalar getirirmiş.