Artık biliyorum galiba. Bu dünyada insanı en çok eksilten, acıtan, yeterince sevilmediğini, istenmediğini hissetmesi ve nihayetinde bu hakikati kabullenirken mahkûm olduğu çaresizlik. Bu anlatmaya çalıştığım derin sarsıntı, sadece aşk gibi hastalıklı durumlarda yaşanmıyor.
Hayatın özünde insana ‘devam edebilme’ gücü veren, tabiatta görebildiğimiz bütün renkleri toplayan gökkuşağı gibi tüm farklı duyguları içinde barındıran çok güçlü bir ‘öz’ var sanki. Hiç kırılmayacağını düşündüğümüz o sağlam çekirdek bir kez çatlayınca, duygular birbirine şiddetle çarpıp parçalanan toplar gibi kontrolsüz bir biçimde ruhumuzun dehlizlerine doğru saçılıveriyor.