Her şeyin yanlış olduğunu düşünmek istediğim sırada, hunu düşünen benim zorunlu olarak bulunan bir şey olmam gerektiğini farkettim. Ve şu: "Düşünüyorum öyleyse varım " hakikatinin kuşkucuların en acayip varsayımlarının bile sarsmaya gücü yetmeyecek derecede güvenilir ve sağlattı olduğunu görerek, bu hakikati aradığım felsefenin ilk ilkesi olarak kabul etmeye tereddütsüz karar"verdim. Sonra ne olduğumu dikkatle inceledim ve hiç bir bedenim olmadığını, içinde bulunduğum ne bir dünya, nebir yer olmadığını varsayabildiğim halde, hu yüzden kendimin olmadığını farzedemediğimi; tersine sırf başka şeylerin doğruluğundan şüphe etmeyi düşünmemden, kendimin varolduğum sonucunun pek açık ve pek kesin bir şekilde çıktığını: oysa düşünmekten kesilsevdim, hayal ettiğim bütün şeyler doğru olsalar bile, var olduğuma inanmak için elimde hiç bir neden kalmayacağını görerek anladım ki: ben, bütün özü (mahiyeti) ve doğası düşünmek olan ve var olmak için hiç biryer'e ihtivacı bulunmayan ve maddi hiç bir şeve bağlı olmayan bir cevherim. Öyle ki, bu ben, yani kendisiyle ne isem o olduğum ruh, bedenden tamamiyle farklıdır. Hatta bilinmesi onu bilmekten daha kolaydır ve beden var olmadığı halde bile, ne ise o olmakta geri kalmaz.