YÜCE DAĞ
BAŞINDA BİR ARKADAŞLA
Önceden de oldu yüce anlarım.
Bir kez geceleyin parkta yürürken
yağmur altında güzün.
Bir kez çöl ortasında yıldızlar altında
ekseni üzerinde dönen yeryuvarına döndüğüm gün.
Kimileyin düşünürken sadece düşünüp tartarken olan biteni.
Ama hep yalnız.
Kendi başıma.
Bu kez yalnız değildim.
Yüce dağ başında bir arkadaş vardı yanımda.
Natalie.
Birşey yok
hiçbir
şey
yok bundan üstün.
Ömrümce görmezsem de bir daha
eh diyebilirim yine de
Bir kez orada bulundum.
Dahası da var elbet ama bu konuda
anlatmak istediklerimin hepsi bu kadar sanırım
Dahası” dediğim bundan sonra olup bitenler olup
duranlar...Ursula K Le Guin
I
Basketbol başarı belgesini alıp ün
aşk ve servete ulaşmayı nasıl başardığımı konu eden bir
hikaye bekliyorsanız boşuna bu yazılanları okumayın Az sonra anlatacağım şu altı ay içinde neyi
başardığımı bile bilmiyorum Evet bir şeyi başardım ama bunun ne olduğunu ortaya çıkarmak
galiba bütün ö
mrümü alacak.
Daha önce hiç böyle bir başarı belgem olmamıştı Amerikan futbolu bu oyunun stratejisi
çocukken gerçekten hoşuma giderdi kurnazlık gerektiren taktiklerde bayağı becerikliydim ama
hep bir parça ağır kalıyordum Daha sonra liseye başladığımızda
her şey belli bir düzen içinde
yapılmaya başladı üzerimize formaları geçirmiş kendi takımlarımızı oluşturmuştuk Herkes
durmadan bundan sözediyordu Spor yapılırken iyi de sözü edilince epey sıkıcı bir şey Her neyse
zaten anlatacaklarım pek fazla sporla ilg
ili değil.
Anlattıklarımı bir teybe kaydediyor daha sonra daktiloya çekiyorum Önce doğrudan
kağıda geçirmeyi denedim ama sonunda kargacık burgacık bir sözcük yığını çıktı ortaya Neyse
bakalım böylesi nasıl olacak Adım Owen Thomas Griffiths Kasımda on yed
i yaşıma bastım
Yaşıma göre boyum epey kısa sayılır
1.67 Herhalde kırkbeşime bastığımda da yaşıma göre
boyum kısa kalacak Ama ne fark eder ki? On iki
-
on üç yaşındayken beni bir hayli rahatsız
etmişti o zamanlar öteki çocuklara nazaran boyum bayağı kısa
ydı gerçek bir yer
cücesiydim On
beş yaşımda sekiz ay içinde boyumu on beş santim uzatmayı başardım Bu işi yaparken kendimi
berbat hissediyordum dizlerim insanı iki yandan geren bir işkence aletinden çıkmış gibi ağrıyordu
Ama bütün bu çalışmaların sonunda
eski halime kıyasla daha uzun boylu olamadığım için
pişmanlık duyamayacağım kadar uzun boylu biri olup çıkmıştım Vücut yapım vasat sayılır
gözlerim siyaha çalar gür saçlarım var Saçlarım kıvırcık kısacık kestirsem de upuzun bıraksam da
kafamın her noktasın
dan fışkırıyorlar Her sabah saç fırçasıyla boğuşuyoruz ve kaybeden ben
oluyorum Saçımı beğeniyorum Çelik gibi bir iradesi var Ne var ki bu hikayenin konusu saçlarım
da değil.
Sınıfımdaki en küçük öğrenci her zaman ben oldum tek çocuk olduğum için ailenin
en
küçüğü de bendim Yaşıma göre çok zeki bir velet olduğum için okula erken vermişler beni Her
zaman yaşıma göre zeki biri oldum Kimbilir belki kırkbeşimde de durum değişmez Aslında bu
kısmen anlatacağım hikayeyle ilgili Zeki küçük bir veledin hikayesi ya
ni.
Son sınıfa gelene dek her şey yolundadır Kimse zerre kadar ilgilenmez sizinle Kolayca
yontulabilecek biri olduğunuz için öğretmenler nasıl da iyi davranırlar Hatta bazıları sırf bu
yüzden sizi sever evde okumanız için cicili bicili kitaplar verirler
Bazıları çok gücenir buna ama
zaten o öğretmenlerin de Davranış Sorunlu tiplerle uğraşmaktan başlarını kaşıyacak vakitleri
olmadığından matematik ve okuma derslerinde ötekilerden öndesiniz diye size sataşmaya fırsat
bulamazlar Sizin kadar zeki ya da sizden
de zeki bir avuç çocuk ki bunlar genellikle kızlardır
sınıf panosunu hazırlamak öğretmene liste çıkarmak ve bunun gibi işlerle uğraşırlar Küçük
çocukların ne kadar acımasız olduklarına dair söylenenlere gelince büyüklerinkinin yanında
onların zalimlikleri
solda sıfır kalır Küçük çocukların akıllısı da kafası çalışmayanı da aptaldır
işte Aptalca şeyler yaparlar Akıllarından geçenleri pat diye söyleyiverirler Düşünmedikleri bir
şeyi söylemeyi öğrenmemişlerdir henüz Bunu daha sonra yetişkinliğe geçip yalnız o
lduklarım
anladıkları zaman öğrenirler.
Sanırım yalnızlığınızın gerçekten farkına vardığınızda çoğu zaman paniğe kapılırsınız
Bundan kurtulmak için apar topar kaçar gruplara
-
klüplere derneklere takımlara kalıplara
sığınırsınız Birdenbire tıpatıp ötekiler gibi giyinmeye başlarsınız Aslında görünmez olmanın bir
yoludur bu Kot pantolonunuzun delik yerlerine yama koyma biçimi bile sizin için son derece
önemli bir şey haline gelir Çünkü yanlış yamadığınızda bir olamazsınız Bir olmanız gerekir
Aslında tuhaf bir söz bu biliyor musunuz "Bir." Neyle bir? Onlarla bir Ötekilerle bir Hep birlikte
Sayıların güvenliği Ben ben değilim Ben bir başarı belgesiyim Popüler bir çocuğum ben Ben
arkadaşlarımın arkadaşıyım Honda marka bir motorun siyah derisiyim ben Bir üyeyim
ben Bir
yeniyetmeyim Siz beni göremezsiniz Tek gördüğünüz biz Biz güvenlikteyiz.
Ve eğer Biz Seni tek başına görürsek şansın varsa görmezlikten geliriz Ama şansın yoksa
kafana taş yağdırabiliriz Çünkü biz kot pantolonu yanlış yamanmış hepimizin yalnız ol
duğunu
güvenlikte olmadığımızı anımsatan insanlardan hoşlanmayız.
Ben denedim Epeyce uğraştım O kadar çok uğraştım ki artık bunu düşünmek bile içimi
kaldırıyor Tıpkı herşeyin en doğrusunu yapan Bill Ebold gibi yamadım pantolonumu Oturup
beyzbol maçlarını
n sonuçlarından konuştum Bir sömestir boyunca okul gazetesinde çalıştım
çünkü içine girebileceğimi gözüme kestirdiğim tek grup oradaydı Ama hiçbiri işe yaramadı
Neden işe yaramadı bilmiyorum Bazen acaba içedönük insanlar sadece dışadönüklerin farkına
varab
ilecekleri özel bir koku mu salgılıyorlar diye kendime soruyorum.
Bazı çocukların içindeki o Ben duygusu pek fazla gelişmemiş Grubun gerçek anlamda
birer parçası onlar Ama birçoğu benim de denediğim şekilde davranıyorlar yani rol yapıyorlar
Aslında içlerinden gruplara katılmak falan geçmiyor ama gene de kaynaşıyor idare edip
gidiyorlar Keşke ben de öyle olabilseydim İyice ikiyüzlü olabilmeyi gerçekten çok isterdim
Kimseye zararı olmaz bunun hayatı biraz daha kolaylaştıracağı da kesin Ne var ki ben hiç
kim
seyi kandıramam Onların ilgilendiği şeylerle ilgilenmediğimi biliyorlardı Bu yüzden beni hor
gördüler beni hor gördükleri için ben de onları hor görüyordum Öte yandan onlara ayak
uydurmaya çalışmayan bir kaç çocuğu da hor görüyordum Dokuzuncu sınıfta benim
le arkadaş
olmak isteyen bir çocuk vardı dişlerini hiç fırçalamaz okula hep beyaz bir eşofmanla gelirdi
Aslında buna sevinmem lazımdı Yani daha önce hiç kimse benimle arkadaş olmak istemiyordu
Ama bu çocuk habire bana falancanın ne kadar gıcık filancanın nasıl hödük biri olduğunu anlatıp
dururdu söylediklerine hak veriyordum vermesine ama her zaman bundan söz etmek de içimden
gelmiyordu Bu yüzden züppenin biri diye onu hor gördüm Derken herkesi hor gördüğüm için
kendimi de hor görmeye başladım Ah ne kadar hoş bir durumdu içine düşünler neyi kastettiğimi
çok iyi anlarlar.
Farklı biri olmamak için canımı dişime takmış çabalıyor beri yandan hep
A
alan
öğrencilerden biri olmak da istemiyordum Fakat beden eğitimi dersi her zaman bu sorunu benim
yerime çözüyordu
Beden eğitiminde öteki birçok çocuktan daha kötü sayılmazdım ama Bay
Thorpe'un "Aklını bir an olsun Keats'le Shelley'den uzaklaştırırsan bir köşeye geçip basketbolun
nasıl oynandığını
izleyebilirsin
Griffiths" yollu sözlerine dayanamadığımdan bu dersi hep
asar
D’ler alırdım Hep Keats'le Shelley idi
en az iki çocuğa daha aynı lafları söylediğini duymuştum
Bu isimler gerçekten büyük bir nefretle tıslar gibi çıkıyordu ağzından
Keytssssleşşşşelley
Asıl
matematik ve fen derslerinde iyi olan birine bu sözleri söylemesi aptalcaydı tabii ama içimdeki
öfkeyle birlikte merakım uyanmış gidip lise birinci sınıfların edebiyat kitabından Keats'in
"Bülbüle Gazel" şiirini okumuştum Derslerde bize Shelley okutmadılar ama şehir kütüphanesinde
toplu yapıtlarını bulmuş daha sonra da elden düşme bir kopyasını satın almıştım Sizin
anlayacağınız "Zincirlerinden Kurtulmuş Prometheus"la tanışmam basketbol öğretmenim Bay
Thorpe sayesinde oldu Kendisine minnet borçluyum Yine de bu üçüncü dönemde Bay Thorpe ile
işleri kolaylaştırmadı.
Genede
bakın bu çok önemli
-
ona hiç karşılık vermedim Ağzımı bile açmadım Ona
"Bakın Bay Thorpe aklımı Keats’le Shelley'den ya da sinüslerle kosinüslerden uzak tutmak
istemiyorum onun için sen git minik topunu zıplatmaya bak tamam mı!" diyebilirdim Bazı
çocuklar bunu yapabilirdi Yedinci sınıftaki küçük bir zenci kızın matematik öğretmenimize "Çek
ellerini ödevimden eğer yapış biçimimi beğenmediysen alır kıçına sokarsın" dediğine tanık
olmuştum Düpedüz kavgaydı bu Öğretmenimiz bunu hak edecek hiçbir şey
yapmamıştı kıza
biraz matematik öğretmeye çalışıyordu o kadar Ama gene de düpedüz kavgaydı cesaret
gösterisiydi buna hayran kalmıştım Hayranlığım hala sürüyor Ama ben böyle bir şey yapamam
Bende o cesaret yok Kavgaya girmem.
Olduğum yerde durur kaçabileceğim ana kadar herşeyi sineye çekerim Sonra da kaçarım
Bazen de orda durup herşeyi sineye çekmekle kalmaz onlara gülümser özür dilerim.
Yüzüme o gülümsemenin yayıldığını hissettiğimde suratımı koparttığım gibi ayağımın
altına alıp çiğnemek gelir içimden
.
Doğum günümden bu yana beş gün geçmişti Onyedinci yaşımdan beş gün almıştım 25
Kasım Salı Yağmur Okul çıkışı yağmur iyiden iyiye bastırınca ben de otobüse atlamıştım
Durakta otobüs bekleyip Ölümün Soğuk Elini üzerimde duyarken ıslanmış olan pardösümün
yakasını ensemden uzakta tutmaya çalışıyordum Bir tek boş yer vardı Oraya oturdum otobüse
bindiğim için kendimi suçladım.
Otobüse binme suçu Suçum
otobüse
binmek Bakın genç olmanın gerçekten en berbat yanı
incir çekirdeğini doldurmayan bu tür zırvalıklar
dır.
Otobüse bindim diye kendimi suçlamanın nedenine gelince Doğum günümden bu yana
beş gün geçti demiştim öyle değil mi? Doğum günümde babam bana bir hediye almıştı Ama
gerçekten muhteşem bir hediyeydi İnanılmaz bir şeydi Çok önceden bunu aklına koymuş
ve
kuruş kuruş para biriktirmiş olmalıydı Okuldan döndüğümde orada beni bekliyordu Evin önüne
park edilmişti ama daha önce bunun farkına varmamıştım Babam durmadan bununla ilgili
imalarda bulunmuş ama hiçbirine uyanamamıştım Sonunda beni dışarı çıkarıp gös
terdi
Anahtarları elime tutuşturduğunda yüzü gurur ve hazdan ağlayan biri gibi çarpılmıştı.
Hediyem bir arabaydı tabii ki Markasını söylemeyeceğim zaten ortalıkta yeterince reklam
var Araba sıfır kilometredeydi Saati radyosu her türlü aksesuarı vardı Bab
amın bütün bunları
bana göstermesi tam bir saatini aldı.
Araba sürmesini çoktan öğrenmiş Ekim ayında ehliyetimi almıştım Acil durumlarda işe
yarayacak bir şey gibi görünüyordu Hem böylece annemin bir takım işlerini görecek hem de
kendi başıma çıkıp gezeb
ilecektim Annemin arabası vardı babamın arabası vardı şimdi benim de
bir arabam olmuştu Üç kişi üç araba Ama bir sorun vardı Ben araba istememiştim...