Kendine yalan söyleyip, söylediği yalana inanan kimse sonunda işi, kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu kendi içindeki, çevresindeki gerçekleri tanımamaya, bunun sonucu olarak da kendisine ve çevresindekilere saygı duymamaya dek vardırır. kendi kendine olan saygısını yitirince içinde sevgi diye bir şey de kalmaz insanın. içinde sevgi olmayınca oyalanmak, eğlenmek için kötü tutkulara, iğrenç şehvete bırakır kendisini, hayvanca yaşamaya başlar. bütün bunların tek nedeni insanın, çevresindekilere ve kendi kendine yalan söylemesidir. kendine yalan söyleyen kimse herkesten çabuk da gücenebilir. gelgelelim, gücenmek bazen hoş bir şeydir, ne dersiniz? onu hiç kimsenin incitmediğini, hakaret etmediğini bile bile, hiç yoktan hakaret yaratmak, iş olsun diye kendi kendine yalan söylemek, olayları büyütmek, bir sözcüğü diline dolamak, pireyi deve yapmak bazen insana zevk verir. bunun böyle olduğunu bilir, bilir ya, gene de önce kendisi gücenir, zevk duyarak, büyük bir zevk duyarak gücenir, zevk duyarak, büyük bir zevk duyarak gücenir, sonra da yürekten bir kin beslemeye başlar kendine hakaret eden insana...