13 Temmuz 2019

Desiderius Erasmus " Gelip geçici olan gençlik çağını uzatmanın ve yaşlılığın acımasız etkilerinden uzaklaşmanın tek yolu delilikten geçer."

Hiç kimseye saldırmadan insan hayatını çekiştiren, görünüşe göre hicviyle kırmaktan ziyade öğütleriyle uyarır ve paylar. Öyle değil midir? Sonra, kaç defa kendi kendime hücum ettim! İnsanlığı hoşgörüyle karşılamayan, kininin insanlara değil, kötü huylara olduğunu güzelce göstermiş olur. Bu nüktelerle kendine hakaret edildiğini düşünenler, kesinlikle vicdanen kendini gizliden gizliye suçluyor, ya da halkın kendini suçlama hakkı olduğundan korkuyordur. Bizzat Hieronymus, hicvi çok daha büyük serbestlik ve şeytanlıkla kullanmış, bazen saldırmak istediği kimselerin adlarını bile söylemiştir. Bana gelince, bir kimseyi adıyla anmaktan çekinmiş olmak bir yana, bu eseri o kadar ılımlı bir üslupla yazdım ki, bir kimseyi kırmaktan çok kendimi eğlendirmeyi düşündüğümü her okuyucu görecektir. Ben Juvenal gibi, gizli kötü huyların bulunduğu pis kokulu ambarı karıştırmadım. Ayıp, kötü huylardan çok, komik kusurlara takıldım. Nihayet, bu delillerle de tatmin olmak istemeyen çıkarsa delilik tarafından karalanmanın bir onur olduğunu ve benim, övgüsünü yapmak üzere bir kere bu Tanrıçayı seçtikten sonra, onun huyuna uymaya mecbur olduğumu düşünsün. Fakat size, pek sağlam olmayan davalar bile ellerinde gayet iyi birer dava haline girecek kadar mükemmel bir avukat olan size, ne diye savunma araçları önereyim? Hoş kalınız, ey azizim Morus, şimdi artık sizin olan bu deliliği savununuz!
 
Yersiz bir bilgeliğe sahip olmak ne kadar delilikse, muzır bir bilgelik sahibi olmak da o derecedir.
 
O halde, ölümlülerin bütün yaşamı bir çeşit masaldan başka nedir, birilerinin, başka birilerinin maskelerini takarak sahneye çıktığı, yönetmenin sahneyi terk etmelerini emrettiği ana kadar herkesin kendine düşen rolü oynadığı bir çeşit masaldan? Yönetmen bir oyuncuya kostümünü değiştirip sahneye çıkmasını emreder, böylece demin mor giysileri içinde Kralı oynayan, az sonra paçavralar içinde bir köleciği oynar. Her şey bir gölgeden ibarettir, ama bu masalı oynamanın başka yolu yoktur.
 
 İnsanın kendini beğenmesi kadar delice bir şey olabilir mi?
 
 
 

 
Alem benim hakkımda ne derse desin, en deliler arasında bile deliliğin kötü bir ünü olduğunu bilmez değilim, buna rağmen iddia ediyorum, ilahi gücüyle hem Tanrıları hem de insanları neşelendiren tek varlık benim, sadece ben. Bunun en büyük kanıtı bir.

Halk var gücüyle seni ıslıklarken sen kendini alkışlarsan, bunun ne zararı olabilir? İşte kendini alkışlamanı mümkün kılan tek şey deliliktir!.

Mutluluk, aklın bittiği yerde başlar.

Dünyada her şey o kadar karanlık ve değişkendir ki, hiçbir şeyi kesin olarak bilmek mümkün değildir.

Çocukluk saçmalamaktan, hiçbir şey anlamamaktan başka nedir? Bu çağı bu kadar sevimli kılan, her şeyden bihaber olmak değil mi? Hilkat garibesi gibi, yetişkinin bilgisine sahip bir çocuktan kim nefret etmez?

Zamana ve şartlara uymasını bilmeyen, komedyanın bir komedya olmamasını isteyen bir tedbirlilik, tedbirliliklerin en zararlısıdır.

Bütün deliler, kendilerini alkışlayan başka deliler bulurlar; zira bir şey ne kadar sağduyunun karşıtı ise, o kadar çok hayranı kendine çeker; en fena olan şey, her zaman çoğunluğu okşayan şeydir; bundan da doğal bir şey yoktur, madem ki, size daha önce dediğim gibi, insanların büyük çoğunluğu delidir.

Hangi erkek, gerçek bir bilge gibi hareket edip ilk iş olarak evliliğin sakıncalarını önceden görebilseydi, boynuna o yuların takılmasına izin verirdi? Aynı şekilde kadınlar çocuk doğururken katlanacakları sancıları ve yaşayacakları tehlikeleri, çocuk büyütürken çekeceği sıkıntıları tam olarak bilseydi bir erkeğe nasıl karşılık verirdi? Yani varlığınızı evliliklere borçlusunuz. Evlilik kurumu da varlığını çılgınlık tanrıçasına. Bir de unutkanlık tanrıçasının yardımları olmasaydı o acı tecrübeyi bir kez yaşamış olan hangi kadın tekrar çocuk doğurmayı göze alabilirdi?

Kendime övgüler dizmekle ben, alimlerin ve büyüklerin birçoğundan daha fazla tevazu gösterdiğime inanıyorum. Utandıkları için övemiyorlar kendilerini fakat sürekli yanlarında gezdirdikleri bir dalkavuk, soytarı bir şair onlar adına bu işi gayet güzel yapabiliyor. Bütün kepazeliklere bulaşmış olduğunu çok da iyi bildikleri bu adamları Tanrılarla bir tutup bütün erdemlerin sahibi gösteren şakşakçıları etrafından ayrılmıyor.

                                                                                                                           Deliliğe Övgü