Sessizlik
Bir sessizlik oldu ardında
Dönmedi bakmak için
Yitebilirdi dönse
Kuş mu saz mı yaprak mı
Neyse
Seninle Sensiz
Sen gelince bir mutluluk ülkesiyim,
Cıvıl cıvıl;
Az gelişmiş toplum gibi, sen gidince,
Boynum bükük.
Penceremde
Sen benim penceremde olmasan.
Geçmesen önümdeki sokaktan,
İnan ki bitmişti. Bir toz duman,
Bir atlı dağlara doğru giden.
Ama şimdi bıraktığın yerden
Yeniden başlıyorsun, yeniden
Suda Güneş
Suda güneş ışımaya başladı mı,
Suyun yüreği çarpmaya başladı mı,
Bir aşk mektubu gibi gelir, kırlangıç,
Uzaktaki sevgiliden,
Bir elinde çiçeklenmiş badem dalı,
Bir elinde çayır çimen.
Kuş Dili
Param olsa satar mıydım
Kahve rengi elbisemi
Damalı gömleği giyerdim
Alaca mendili takardım
Kuş dilinden geçerdim
Param olsa satar mıydım
Kahve rengi elbisemi
Fatih'in Resmi
Ayasofya kubbesinde ak bir bulut,
Baktım, gitti gider. Balrengi tesbihim
Kehribar günler, düştü yaprak ve umut,
Güz yağmuru indi camda düğüm düğüm.
Eski Zaman
Eski zamanda
Büyükler henüz küçük
Ölüler ölmemişti daha
Altmış para şekerin okkası
Portakalın sandığı bir mecidiye
Meyva sebil
Kiler dolu
Kaf
Bezdik yüzlerini görmekten, gözlerine bakmaktan gece gündüz.
Bizi de götür, Keloğlan, padişah sarayının olduğu o kente,
ayağımızda demir çarık, elimizde demir asa, kırk gün kırk gece,
kimi yollarda yayan yapıldak, kimi Anka'nın sırtında,
gak deyince su, guk deyince et.
Evlerinin önü mersin.
Bıktık gölgelerinde yaşamaktan, kırıntılarıyla geçinmekten,
patlangaç kesekâğıtları gibi yozlaşmış sözler duymaktan.
Bir onların ellerine bak, bir bizimkine, bizimkiler yarık.
Nicedir kazarız toprağı, toprak bize, bereket onlara,
gak deyince su, guk deyince et.
Evlerinin önü nane.
Pencere
Sarı bir zambak açtı
Karanlığın bahçesinde pencerem
Geceyi odamdan geçirmek için
Bir ağaç cama vuruyor
Üşüdün mü dışarda narin ağaç
Yoksa hırsızlardan mı korkuyorsun
Nafile çoktan bağladılar ellerimi
Kırk haramiler
Ve gafil köpeğim kapımda habersiz
Bir tavşan kovalıyor rüyasında
Bulutlar şimdi insanların koynunda
Sabahleyin savuşurlar bacadan
Telli Telefon
Ne ettim de bâd-ı saba ile yolladım
Gurbet elden nazlı yâra selâmı
Yetiş imdadıma telli telefon
Ayağına düştüm posta tatarı
Vazife
Rengi üzümden kara
Beli iğneden ince
Bu yükle çıkılır mı
Yokuşlardan karınca
Nedir bu dünya hali
Nedir bu bozuk düzen
Dün çıktı yumurtadan
Bugün sevdalı kumru
Kaşla göz arasında
Şahin kapar kırlangıcı
Ceylân kanına girer
Su başında canavar
Bütün yük benim üstümde
Düşünmek lâzım hepsini ayrı ayrı
Bir sessizlik oldu ardında
Dönmedi bakmak için
Yitebilirdi dönse
Kuş mu saz mı yaprak mı
Neyse
Ayasofya kubbesinde ak bir bulut,
Baktım, gitti gider. Balrengi tesbihim
Kehribar günler, düştü yaprak ve umut,
Güz yağmuru indi camda düğüm düğüm.
Eski zamanda
Büyükler henüz küçük
Ölüler ölmemişti daha
Altmış para şekerin okkası
Portakalın sandığı bir mecidiye
Meyva sebil
Kiler dolu
Rengi üzümden kara
Beli iğneden ince
Bu yükle çıkılır mı
Yokuşlardan karınca
Nedir bu dünya hali
Nedir bu bozuk düzen
Dün çıktı yumurtadan
Bugün sevdalı kumru
Kaşla göz arasında
Şahin kapar kırlangıcı
Ceylân kanına girer
Su başında canavar
Bütün yük benim üstümde
Düşünmek lâzım hepsini ayrı ayrı