Emek, sevginin ve özgürlüğün romanıdır. Romanın karakterleri ve kurgusu,
kadın ile erkek arasındaki aşkın, hatta bütün insani duyguların ancak
emeğin özgür olduğu bir toplumda yeşerebileceğini gösterir. Zola,
ücretli emeğin 19. yüzyılda içinde bulunduğu kölelik koşullarını
anlatırken, bu kölelikten kurtuluşun yeni bir dünyanın kapılarını
açacağını kanıtlar. Emeğin özgürleşmesi insanlığın kurtuluşudur ve
insanlar arasında sevgi dolu ilişkiler ancak bu kurtuluşla
gerçekleşebilir. Bir roman olarak Emek, işçi sınıfının içinde bulunduğu
ağır koşulların, insan aklına uygun yeni bir sistemle nasıl
aşılabileceğini gösterir. Ütopik sosyalist Charles Fourier'den esinlenen
Zola'nın bu kitapta canlandırdığı sosyalist deney, bilimin ve insan
sevgisinin yol gösterdiği akılcı bir toplum tasarımıdır.