Özgürlük hiçbir zaman “her istediğini yapma izni” anlamı taşımamıştır.
Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.
Kimseye kirli ayaklarıyla, beynimde gezme fırsatı vermem.
Şiddet göstermeme, inancımın birinci maddesidir. Aynı zamanda o, benim itikatımın da son maddesidir.
Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız.
Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle söz veririm: Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün mevcudiyetimle karşılayacağım.
İnsanlığa olan inancını yitirmemelisin. İnsanlık bir okyanustur. Bazı damlalar kirli diye okyanus kirlenir mi hiç…
Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek güçlülere has bir özelliktir.
Bizi yokedecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz “İnsan” insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı.
İradesiz düşünce, zihne arız olan bir derttir; düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak demektir. Bu ise, rüzgarı zapt etmekten de zordur.
İhtirasları alt etmek, silah gücüyle dünyayı hüküm altına almaktan daha çetindir.
Altın prangalar demir olanlardan çok daha kötüdür.
Yasalara dayanan yargılamadan daha büyük bir yargılama vardır ki, o da her insanın kendi vicdanıdır.
Sevgi her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışırlar.
Şiddet karşıtlığının ürettiği güç kesinlikle insan yeteneğinin icat ettiği tüm silahlardan gücünden üstündür.
Barışa giden yol yoktur, barışın kendisi bir yoldur!
Hakikat, bir taş kadar sert bir gonca kadar da yumuşaktır.
İnsanlıktan daha kusursuz hangi kitap vardır ki.
Göze göz, dişe diş düşüncesi bütün dünyayı kör edecek.
Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir.
Keyif zaferde değil; asıl mücadele, girişim ve çekilen ıstıraptadır.
Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun.