İçimizde neyin gizli olduğunu bilmiyoruz, kalplerimizde birikmiş olan duygularımızı dışarıya dökmeyi beceremiyoruz. Bu yüzden herkes bu kadar mutsuz, mutluluğa bu kadar hasret. Bu yüzden insanlar içlerinde nasıl büyük bir kuvvetin gizli olduğunu fark etmiyorlar. Bu gerçeği kimse göremiyor.
Herkes kendine bir yol seçmeli.
Soyut düşünceler fikirlere dönüştüklerinde yararlıdırlar; ama bu düşünceleri kişilere uygulamaya kalktığınızda güçlerini kaybederler.
Fikirler önemli değildir. Önemli olan, sakin bir şekilde olanları kavramaktır. Bir tartışmada önemli olan doğru ya da yanlış değil, tartışmadan ne kazanıldığıdır.
Haksızlığa boyun eğen de haksızlık yapan gibi suçludur. Çünkü dünyadaki tüm kötülüklerin nedeni odur.
Karşı çıkmayarak insanları kötülük yapmaya teşvik ediyoruz. Kötülüğü yok etmenin tek çaresi, onunla savaşmaktır.
İnsanın kalbindeki boşluğu yalnızca sınırsız bir duygu doldurabilir.
İnsanlar hatalar yapar, şaşkına dönerler ve sonunda acı çekerler; ama hiçbir zaman bir şey yapmadan duramazlar. Böylece, toplum denilen nehrin kutsal suları, hiç dinmeyen bir akıntıyla taşınıp tamamen saf kalır. Ara sıra, kısa süreliğine de olsa, nehrin kıyıları yıkılır ve bazı şeyler yitirilir; ama bunun olacağı korkusuyla, akıntıyı bir barajla engellemeye çalışmak, durgunluk ve ölümü davet etmektir.
Eğer sevgi farklılıkları kabul edemeyecekse dünyada neden farklılıklar olsun?