Küçük beyinler, büyük zekalardan daima korkar.
Korku, tüm savaş silahlarından daha hızlı yaralar.
Gerçek, sadece ölümün gözlerinden görülebilir.
Ölümden korkmuyorum...Çünkü ölüm hayalcileri şehit mertebesine yükseltir... Asil fikirleri güçlü eylemlere dövüştürür.
"Primum non nocere." Tıp etiğinin temel kuralını tekrar etmişti: "Öncelikle, hiçbir zarar verme.".
Söz konusu dünya meseleleri olduğunda inkar, küresel bir salgın haline gelmişti.
Mantık ile kalp arasındaki yüz yıllık savaş, nadiren aynı şeylerin gerçekleşmesini ister.
Tanrı tüm dualara cevap verir ama fakat cevabı bazen hayırdır.
Fizik kuralları, Tanrı'nın şaheserini boyamak için yeryüzüne yaydığı tuvaldir.
Ölümün ardından doğum gelir. Cennete ulaşmak için insanın cehennemden geçmesi gerekir.
Kendimiz için yaptığımız şeyler, bizimle beraber ölüp gider. Başkaları ve dünya için yaptıklarımızsa ölümsüzdür.
Liderler savaş ilan etmeden önce ölümü herkesin tadacağını hatırlasalardı, dünya çok daha farklı bir yer olabilirdi, diye düşündü.
Sevmeyi öğrenirsen, yaşamayı unutursun. Eğer sevmezsen, hayatına yıllar katarsın ama yıllarına katacak bir hayat bulamazsın.
En iyi kandırmacalar, mümkün olduğu kadar gerçek dünyaya bağlı kalarak yaratılır.
Doğru ellerde ateş aydınlanma sağlayabilir... Ama yanlış ellere geçtiğinde ateş yıkıcı olabilir.
Unutma, yokuş aşağı inmek kolaydır ama manzara tepeden seyredilir.
Bir fikrin geniş kitleler tarafından kabul edilmesi, onun gerçekliğinin ispatı değildir.
Her bir neslin buluşlarının yanlış olduğu, bir sonraki neslin teknolojisiyle ispatlandı. İnsan öğrendikçe, bilmediğini anlamıştı.
Cehennemin en karanlık yerleri, buhran zamanında tarafsız kalanlara ayrılmıştır.
Tarih bize bir şey öğrettiyse o da bugün alaya aldığımız garip düşüncelerin bir gün kabul edilen gerçeklere dönüştüğüdür.
İnsan aklı, bedeninden çok daha büyük acılar çekebilir.
Bizi birleştirmeyi vaat eden teknoloji bile bizi birbirimizden ayırıyor. Artık her birimiz tüm dünyayla elektronik bağlantı içindeyiz ama aslında son derece yalnızız.
Ruhlarımızı ayakta tutan gizem ve meraktır.
Dünyanın anlamının farkına varmadan dünyada yaşamak, kitaplara dokunmadan büyük bir kütüphanede dolaşmaya benzer.
Kendimiz için yaptığımız şeyler, bizimle beraber ölüp gider. Başkaları ve dünya için yaptıklarımızsa ölümsüzdür.