A'dan X'e, bir özgürlük çığlığı aslında. Yazar, toplamın içine, anlaşılan son derece değer vererek yerleştirdiği ve bu toplamın kutsal bir üyesi olarak addettiği Can Yücel’i de anıyor romanında. Ve ondan duyduğu şu küçük hikâyeyi anlatıyor:
“Can Yücel bir hikâye anlatıyor.
Yakov yedi yaşında bir çocuk ve arkadaşına soruyor: insanlar nasıl olup da o küçücük gözleriyle her şeyi görebiliyor? Koca bir kasabayı ya da caddeyi görebiliyorlar, bütün bunlar bir göze nasıl sığar?
‘Pekiy ama Yakov’ diyorum ben de, ‘şu cezaevindeki bini aşkın mahkumun, koca koca adamların yıllardır dünyaya duydukları özlemle o kocaman olmuş gözlerini düşün bi kez! Nasıl olup da bunca göz bu dört duvar arasına sığıyor?”