İnsanların biyolojik olarak klonlanmasından söz ediliyor. Öyleyse zihinsel klonlamaya çoktan başlanmıştır: okul sistemimiz, birbirinin tamamen aynı insanlar üretiyor zaten...Jean Baudrillard
Extrait d’une interview dans Le Monde de l’éducation – Octobre 1999
“Dünyanın sefaleti, bir mankenin yüz çizgilerinde olduğu kadar bir Afrikalının iskelet gibi bedeninde de görülebilir. İkisi de aynı zalimliği gösterir”.
Jean Baudrillard
Extrait de Cool Memories IV – 1995-2000
Jean Baudrillard’ın postmodern çağımızda göstergelerin ve simgelerin karakterini ve simulasyonunu kökten sorgulaması, çağdaş eğitim uygulamalarının rolünü “koda” karşı olası bir direniş mevzii olarak görme gerekliliğine işaret eder.
Jean Baudrillard (1929-2007) hepsi de “hiper” kapitalist çağımızın karakteri üzerine derinlemesine düşünmemize katkıda bulunan sosyoloji, kültür etütleri, medya teorisi, politik ekonomi, semiyotik ve psikanalizden oluşturduğu disiplinler arası alaşımda belirgin özgünlüğe ve içsel kavrayışa ulaşmış, şaşırtıcı ve oyunbaz bir düşünürdür. Fransız entelektüel çevrelerde uzun süredir öncü bir figür olan Jean Baudrillard, sol için klasik Marksist politik ekonominin ve toplumsal kuramın çoğu yapısalcı ve modernist görüşlerine meydan okuyacak yeni bir kuramsal çerçeve hazırlama girişimine katılmıştır. Bu yüzyılın geliştirdiği belki de en önemli felsefi hareket olan postmodernizm ve poststrüktüralizm kısmen de bu projeden kaynaklanmıştır. Kökleri Nietzsche ile Heidegger’de ve Saussure’ün dilbiliminde olan, metafiziğin yapı sökümüne dayanan ve söylem ile iletişimin karakterini göz önüne alan “dilbilimsel dönüş” yönelimi ile postmodernizm, Batı felsefesinin manzarasını kökten ve sürekli biçimde değiştirmiştir.
1929da Reims’da Fransa’da doğan Jean Baudrillard, Henri Lefebvre’in yanında sosyoloji okudu ve Mayıs 1968 öğrenci ayaklanmalarından kısa süre önce başlayarak, kargaşalı dönemlerde birkaç on yıl Nanterre’de ders verdi. O yıl da zaten ilk kitabı, insanın toplumsal ilişkilerini, nesneler aracılığıyla anlamın tüketimden çıkarsandığı süreç olarak ele aldığı bir araştırma olan ‘Nesnelerin Sistemi’ basıldı. Jean Baudrillard çağdaş deneyimin gerçek ve simule edilen karakteri sayesinde yükselen ileri kapitalizm ve teknolojinin yeni “hiper” biçiminin anlaşılmasına katkıda bulunmak istiyordu. Onun göstergelerin çoğalması ve göstergenin eşya statüsüne indirgenmesini icap ettiren “anlamın çöküşü” değerlendirmesi, gerçekliğin yitirilişi ve hiper gerçeklikle karşılaşma eşzamanlı deneyimine işaret etmektedir.
Tüketim Toplumu’nda Jean Baudrillard, tüketicinin nasıl olup da nesnenin kendisinin anlamına göre değil de, göstergelerin “kodlarına” göre alışveriş yaptığını ana hatlarıyla çizmektedir. Onun, göstergenin bir nesneye veya arkasındaki simgelenene işaret etmeyi bırakması, ama onun yerine başka göstergelere işaret etmesiyle, beraberce bağlı ama kaotik bir “kod” oluşturmaları sürecinin analizi, “gerçekliğin katli”nde en üst noktasına ulaşır. Kopma öylesine bütünlüklü, yokluk öylesine çığırtkan ve kod öylesine “totaliter”dir ki, Baudrillard “imgenin şiddeti” ve “anlamın çöküşü” bileşiminden söz eder. Politika, din, eğitim, herhangi insani girişim bu süreç tarafından süpürülüp atılmış ve emilmiştir ve de kesinkes nötralize edilmiştir; her özgürleştirici girişim, kendi zıddını yeniden üretmekte adeta suç ortağı haline gelmektedir. “Kod totaliterdir; hiç kimse ondan kaçamaz: kendi özel kaçışlarımız, her gün onun inceden inceye kolektif işlenmesine katılarak ona hizmet ettiğimiz gerçeğini yok sayamaz”.
Jean Baudrillard’ın simüle edilenle zihinsel meşguliyeti ve “gerçek” olandan geriye ne kaldığı konusundaki köktenci sorgulamaları, onu sonunda geçenlerde, “Golf savaşı hiç olmadı” , ya da “Dünya Ticaret Merkezi kulelerinin çökmesi tahayyül edilemez, ama bu onu gerçek bir olay yapmaya yetmez” gibi kışkırtıcı beyanlarda bulunmaya itmiştir.
Jean Baudrillard’ın postmodern çağımızda göstergelerin, simgelerin ve simülasyonun karakterini köktenci sorgulaması, çağdaş eğitsel uygulamaların rolünü, ‘koda’ olası bir direniş mevzii olarak yeniden gözden geçirme gereğine işaret ediyor. Eğitim, “gerçeğin katline” daima suç ortaklığı mı etmektedir?
2004
Çeviren: Tarhan Onur