Darbe, kamu hukukunu aşan şeydir. Excessus iuris communis, der Naudé. Ya
da kamu hukukuna aykırı olağanüstü bir edimdir – bu edim kendi içinde
hiçbir düzene ya da adalet biçimine uymaz. Acaba bu yönüyle darbe devlet
aklına yabancı bir şey midir? Devlet aklı açısından bir istisna mı
teşkil eder? Kesinlikle hayır. Çünkü devlet aklının kendisi –ve sanırım
bu iyi anlaşılması gereken temel bir noktadır– hiç bir şekilde bir
yasallık veya meşruluk sistemiyle türdeş değildir. Devlet aklı nedir?
Örneğin Chemnitz söyle der: devlet aklı, “ne türden olurlarsa olsunlar,
kamusal, özel, temel bütün yasaların” dışında kalmaya izin veren bir
şeydir. Devlet aklı “yasalar uyarınca komuta etmemelidir”, yeri
geldiğinde “yasalara komuta etmelidir ve bu yasalar cumhuriyetin o anki
haline uymalıdır.” Yani darbe, devlet aklına nazaran
bir kopuş teşkil etmez. Tersine, devlet aklının genel biçimine, genel
ufkuna tam olarak yakışan bir öğe, bir olay, bir yapıp etme biçimidir,
yani yasaları aşan ya da yasalara tabi olmayan bir şeydir.
Peki darbe meselesini bu denli özgül hale
getiren ve onu devlet aklının tezahürlerinden yalnızca biri olmaktan
çıkaran şey nedir? Doğası gereği yasalar karşısında boyun eğmeyen devlet
aklı, temel işleyişi içerisinde kamusal, özel, temel yasaların dışında
kalan devlet aklı, olağan halinde yasalara saygı gösterir. Pozitif,
ahlaki, doğal, ilahi yasalar kendisinden daha güçlü oldukları için
onların önünde eğildiği anlamına gelmez bu; devlet ancak istediği
ölçüde, yasaları kendi oyununun bir parçası gibi gördüğü ölçüde, onlara
saygı gösterir. Devlet aklı zaten bu yasalara nazaran temeldir, ancak
olağan oyunu içinde onları kullanır, çünkü bunu gerekli ya da faydalı
görür. Ancak devlet aklının artık bu yasaları kullanamayacağı, zira acil
bir olay, bir zaruret nedeniyle bu yasalardan kurtulması gereken anlar
vardır. Ne adına olur bu? Devletin selameti adına. Devletin kendisine
dair ortaya koyduğu bu zaruret, devlet aklını o ana kadar tanıdığı ve
kendi oyununda kullandığı medeni, ahlaki, doğal kanunları çiğnemeye sevk
eder. Devletin kendisinin zaruri oluşu, aciliyeti, selamet ihtiyacı bu
doğal yasaların oyununu dışlar ve yalnızca devletin kendisiyle zaruret
ve selamet açısından kurduğu bir ilişkiyi üretir. Devlet kendisi
üzerinde hızlı ve kuralsız bir biçimde, beklemeden, aciliyet ve zaruret
içinde, dramatik bir biçimde eylemde bulunur: Darbe işte budur. Darbe,
birilerinin başka birileri aleyhine devleti ele geçirmesi değildir.
Darbe, devletin kendi kendisini ortaya koymasıdır. Devlet aklının
olumlanmasıdır – devleti kurtarmak için ne gerekiyorsa yapılması
gerektiğini, devletin her durumda kurtarılması gerektiğini olumlayan
devlet aklının olumlanması. O halde darbe, devlet aklının olumlanması ve
devletin kendi kendisini ortaya koymasıdır.