13 yaşındayken dünya öğretmeni seçilen Krishnamurti, hayatını dünyayı dolaşarak, insanlarla yaşama
ve dünyaya dair konuşarak geçirdi. Kendisine mesihlik yakıştırılmış
olmasına rağmen bunu hiçbir zaman kabul etmedi. Onun için, karşılaştığı
herkes başlı başına bir “birey”di. Bu nedenle öğretmekten çok paylaşmayı
ilke edindi. Yine de dünya üzerindeki milyonlarca kişi ondan çok şey öğrendi.
Bizler
bir toplum yarattık ve bu toplum bizi şartlandırdı. Zihinlerimiz
aslında ahlaki olmayan bir ahlakla şartlandırıldı ve bozuldu; toplumun
ahlakı ahlaksızlıktır, çünkü toplum aslında ahlaksızca olan şiddeti,
kibri, rekabeti, açgözlülüğü ve benzeri şeyleri kabullenip teşvik
etmektedir. Binlerce yıldır kabullenmesi, itaat etmesi ve uyum sağlaması
için eğitilmiş bir zihin son derece duyarlı ve dolayısıyla son derece
erdemli olamaz. Bizler bu tuzağa kısılıp kaldık. O halde erdem nedir? Bu
soruyu soruyoruz, çünkü erdem zaruridir.
İnsanın içinde bütün dünya vardır ve eğer nasıl bakman ve öğrenmen gerektiğini bilirsen, kapı orada ve anahtar elindedir. Yeryüzünde senden başka hiç kimse ne sana o anahtarı verebilir ne de o kapıyı açabilir.