Dünya yaşamında madde ile olan bağını bir anda koparman mümkün değil. Bunu yapman doğru da değil. Özünü arama yolculuğunda madde ile olan bağını bağımlılık noktasından sıfır noktasına çekebilmek gerekir.
[Sıfır noktası: varlığın yüceliğini bilip, herşe
yin, her olayın bir düzen, bir ahenk içinde olduğunu bilmek. Madde aleminde istek, arzu ya da karşılaştığınız engellerde ne olumlu ne de olumsuz düşünce formu oluşturmamak, akışına güvenmek. Varlığının sesini dinleyip, gerçekte seni geliştirecek olan deneyimi yaşamak.]
Önce dünya hayatının sizin için ehemmiyetini düşünün. Neden sizin için önemli? Sahip olduğunuz, sizi mutlu ettiğini düşündüğünüz şeyler sizi gerçek anlamda mutlu ediyor mu? Yoksa gerçek mutluluk zannettiğiniz maddenin sizin üzerinizde kurduğu hükümdarlığı mı?
Madde ile birlikte olmak, maddeyi bir araç olarak kullanmak zorundasınız. Eğer onu soyutlarsanız özünüze ulaşma yolundaki en büyük engel olan nefsinizi önemsememiş olursunuz. Oysa asıl mesele nefsinizi terbiye etmek. O zaman yapılması gereken, maddenin sizin üzerinizde hükümdarlık kurmasına izin vermemek ve maddeden kendinizi soyutlamaya çalışmamak.
Yaşantınızda istek ve arzularınız için ne olumlu ne de olumsuz düşünmeyip sıfır noktasında kalabilmek. Bunu yapabilirseniz o zaman bu istek ve arzularınız çıktığınız özüne ulaşma yolculuğunda size gerçek anlamda hizmet etmiş olur.
Madde size hükmetmesin, siz onu amacınıza ulaşmada araç olarak kullanın.
İyi ya da kötü diye birşey yok
İyi ya da kötü senin dünya hayatında karşılaştığın olayların yansımasıdır. Sen zorluklarla ya da senin titreşimine uygun olaylarla karşılaşınca hissettiğin duygulara verdiğin isimlerdir bunlar.
İyi olay kötü olay, neye göre iyi, neye göre kötü…
Ben merkezli yaşıyorsunuz, madde alemiyle yoğrulduğunuzdan beri giderek artan ben merkezciliğiniz var.
Mutluluğu arama yolunda dünya hayatını gerçek hayatın zannettin. Gerçek senle olan bağını unuttukça madde alemine daha fazla girdin. Nefsini besledin büyüttün. Sen ve senin düşünce yapına uygun olayları ve beşer varlıkları iyi belledin. Kendini dairenin merkezinde, senin titreşimindekileri de etrafında gördün. Gerçek bu mu? Yoksa sen böyle olmasını mı istiyorsun? Bu düşünce seni gerçek sana götürüyor mu? Yoksa etrafındaki katmanları artırıyor mu?
Madde aleminde yaşadığınız deneyimlerin gerçekte sizin için ne ifade etmesi gerektiği bilincine vardığınızda, iyi kötü kavramları size hiçbir şey ifade etmemeye başlar.
Karşınıza çıkan olaylara ve sizinle aynı titreşimde olmadığını düşündüğünüz beşer varlıklara nefret, kızgınlık, öfke yerine sevgi ve hoşgörü hissettiğiniz zaman iyi kötü kavramları anlamını yitirir.
Unutmayın ki yok birbirinizden farkınız, özde birsiniz, teksiniz. Ancak bunun anlamını kavrarsanız o zaman kalbinizin derinliklerinden gelen sesi yavaş yavaş duymaya başlarsınız.
Gerçek duygu gerçek akıl
Karar mekanizmasının en önemli unsurları duygu ve akıl yönetimidir. Özlemini duyduğunuz gerçek yaşam, gerçek bilinç düzeyine çıkabilmeniz için gereken, duygularınızın ve akıl yürütme melekelerinizin denge prensibine uygun işleyişini sağlamalısınız.
Bu işleyişi öğrenebilmeniz için size engel gibi görünen deneyimler ya da fizik bedeninizi sarsacak olaylarla karşılaşırsınız. Bu olaylara sizi madde alemine gereğinden fazla bağlayan düşünce ve hissiyatla değil, gerçek duygu enerjisiyle bakabilmek önemlidir.
Gerçek duygu enerjisi özünüzün saflığını, temizliğini taşır. Onda iyi ya da kötü nitelik yoktur, nötürdür.
Şimdi bu anlatılmak istenen yeterince anlaşılmasa da zaman içinde her insanoğlu yavaş yavaş bütün benliğiyle anlayacaktır. Akıl yürütmek, mantıklı olmak, sizin dünya yaşantınızda karşılaştığınız deneyimlerden en az acı çekerek çıkmak için kullandığınız melekenizdir. Aslında akıl, gerçek duygu yakalandıktan sonra, onu madde alemine uygulamada izlenmesi gereken yolları belirleyen bir araç olmalıdır. Akıl ve duygu birbirini tamamlayan ve denge prensibine göre yönlendirilmeleri gereken melekelerdir.
Gerçek duygunun ve gerçek aklının seni asıl sana götüreceğini bil.
[Sıfır noktası: varlığın yüceliğini bilip, herşe
yin, her olayın bir düzen, bir ahenk içinde olduğunu bilmek. Madde aleminde istek, arzu ya da karşılaştığınız engellerde ne olumlu ne de olumsuz düşünce formu oluşturmamak, akışına güvenmek. Varlığının sesini dinleyip, gerçekte seni geliştirecek olan deneyimi yaşamak.]
Önce dünya hayatının sizin için ehemmiyetini düşünün. Neden sizin için önemli? Sahip olduğunuz, sizi mutlu ettiğini düşündüğünüz şeyler sizi gerçek anlamda mutlu ediyor mu? Yoksa gerçek mutluluk zannettiğiniz maddenin sizin üzerinizde kurduğu hükümdarlığı mı?
Madde ile birlikte olmak, maddeyi bir araç olarak kullanmak zorundasınız. Eğer onu soyutlarsanız özünüze ulaşma yolundaki en büyük engel olan nefsinizi önemsememiş olursunuz. Oysa asıl mesele nefsinizi terbiye etmek. O zaman yapılması gereken, maddenin sizin üzerinizde hükümdarlık kurmasına izin vermemek ve maddeden kendinizi soyutlamaya çalışmamak.
Yaşantınızda istek ve arzularınız için ne olumlu ne de olumsuz düşünmeyip sıfır noktasında kalabilmek. Bunu yapabilirseniz o zaman bu istek ve arzularınız çıktığınız özüne ulaşma yolculuğunda size gerçek anlamda hizmet etmiş olur.
Madde size hükmetmesin, siz onu amacınıza ulaşmada araç olarak kullanın.
İyi ya da kötü diye birşey yok
İyi ya da kötü senin dünya hayatında karşılaştığın olayların yansımasıdır. Sen zorluklarla ya da senin titreşimine uygun olaylarla karşılaşınca hissettiğin duygulara verdiğin isimlerdir bunlar.
İyi olay kötü olay, neye göre iyi, neye göre kötü…
Ben merkezli yaşıyorsunuz, madde alemiyle yoğrulduğunuzdan beri giderek artan ben merkezciliğiniz var.
Mutluluğu arama yolunda dünya hayatını gerçek hayatın zannettin. Gerçek senle olan bağını unuttukça madde alemine daha fazla girdin. Nefsini besledin büyüttün. Sen ve senin düşünce yapına uygun olayları ve beşer varlıkları iyi belledin. Kendini dairenin merkezinde, senin titreşimindekileri de etrafında gördün. Gerçek bu mu? Yoksa sen böyle olmasını mı istiyorsun? Bu düşünce seni gerçek sana götürüyor mu? Yoksa etrafındaki katmanları artırıyor mu?
Madde aleminde yaşadığınız deneyimlerin gerçekte sizin için ne ifade etmesi gerektiği bilincine vardığınızda, iyi kötü kavramları size hiçbir şey ifade etmemeye başlar.
Karşınıza çıkan olaylara ve sizinle aynı titreşimde olmadığını düşündüğünüz beşer varlıklara nefret, kızgınlık, öfke yerine sevgi ve hoşgörü hissettiğiniz zaman iyi kötü kavramları anlamını yitirir.
Unutmayın ki yok birbirinizden farkınız, özde birsiniz, teksiniz. Ancak bunun anlamını kavrarsanız o zaman kalbinizin derinliklerinden gelen sesi yavaş yavaş duymaya başlarsınız.
Gerçek duygu gerçek akıl
Karar mekanizmasının en önemli unsurları duygu ve akıl yönetimidir. Özlemini duyduğunuz gerçek yaşam, gerçek bilinç düzeyine çıkabilmeniz için gereken, duygularınızın ve akıl yürütme melekelerinizin denge prensibine uygun işleyişini sağlamalısınız.
Bu işleyişi öğrenebilmeniz için size engel gibi görünen deneyimler ya da fizik bedeninizi sarsacak olaylarla karşılaşırsınız. Bu olaylara sizi madde alemine gereğinden fazla bağlayan düşünce ve hissiyatla değil, gerçek duygu enerjisiyle bakabilmek önemlidir.
Gerçek duygu enerjisi özünüzün saflığını, temizliğini taşır. Onda iyi ya da kötü nitelik yoktur, nötürdür.
Şimdi bu anlatılmak istenen yeterince anlaşılmasa da zaman içinde her insanoğlu yavaş yavaş bütün benliğiyle anlayacaktır. Akıl yürütmek, mantıklı olmak, sizin dünya yaşantınızda karşılaştığınız deneyimlerden en az acı çekerek çıkmak için kullandığınız melekenizdir. Aslında akıl, gerçek duygu yakalandıktan sonra, onu madde alemine uygulamada izlenmesi gereken yolları belirleyen bir araç olmalıdır. Akıl ve duygu birbirini tamamlayan ve denge prensibine göre yönlendirilmeleri gereken melekelerdir.
Gerçek duygunun ve gerçek aklının seni asıl sana götüreceğini bil.