Çaresiz kaldığım zamanlarda gider, bir taş ustası bulur, onu seyrederim.
Adam belki yüz kere vurur taşa.
Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz.
Adam belki yüz kere vurur taşa.
Ama değil kırmak, küçücük bir çatlak bile oluşturamaz.
Sonra birden, yüz birinci vuruşta taş ikiye ayrılıverir.
İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir...
İşte o zaman anlarım ki; taşı ikiye bölen o son vuruş değil, ondan öncekilerdir...