Elimde bir bardak su…bardak cam, su berrak…dudaklarım yanıyor susuzluktan. Gözlerimi ve dudaklarımı camın parlaklığında görüyorum. Su…Renksizlik, suda renkten renge giriyor. Su renksiz.. Su berrak, su renkli, su parlak.. Gölgeler, çizgiler düz ve keskin..Bardakta su.. Bir umman görüyorum bardakta, dudaklarım yandıkça susuzluktan.. Bir ırmak, bir çağlıyan..Renksizlik içinde renklerin ahengi var.. Su, renkler kadar efsaneli. Su, ondokuzuncu asır şairinin seferi kadar hulyalı..Su, hakikî sevgilinin kalbi kadar saf, gözlerinin rengi kadar berrak.. Su, rüya kadar tatlı.. rüya kadar.. rüya.. rüya gibi canlanıyor gözümde su. Çizgiler kayboluyor. Buğu rengi bir hayâl.. Su canlı bir hayal oluyor. Cam bardağın parlaklığında bir şahsiyet görüyorum. Susuzluk, suyun ıslak ve kırmızı dudaklarında kıvranıyor.. Kendi iştiyakımı, hayal olan suyun hislerinde duyuyorum. Susuzluktan yanan çatlak dudaklarıma onun ıslak ve kırmızı dudaklarından bir damla hayat aksın diye.
Hayâlî.. içiyorum..
- Dudaklarımda serinlik, damarlarımda alev.. Sinirlerim yanıyor.. Dudaklarımın ıslaklığını ve yumuşaklığını bütün uzviyetimle doya doya.. Hayali.. içiyorum.
Hayâlî.. içiyorum..
- Dudaklarımda serinlik, damarlarımda alev.. Sinirlerim yanıyor.. Dudaklarımın ıslaklığını ve yumuşaklığını bütün uzviyetimle doya doya.. Hayali.. içiyorum.