Gözden kaybolmuştu ama ancak şimdi anlıyordum ki Zahir, bir nesneyi
takıntı haline getirmiş bir adamdan çok daha öte bir şeydi, Borges’in
öyküsünde bahsettiği Kurtuba camiinin bin sütunundan sadece biriydi, ya
da iki senedir korkunç biçimde tecrübe ettiğim üzere, Orta Asya’da bir
kadındı. Nesilden nesle aktarılmış her şeye yönelik bir takıntıydı
Zahir, hiçbir soruyu cevapsız bırakmıyor, bütün boşluğu dolduruyor, her
şeyin değiştiği gerçeğini hesaba katmamıza asla izin vermiyordu.
Savaş
muhabiri karısı bir gün ansızın kayıplara karışan ünlü bir yazar… Paris
gecelerinde gizli buluşmalar… Şamanlar ve berduşlar… Yoksulluklarına
rağmen hayatı dolu dolu yaşayanlar… Yazgılarının peşinden koşanlar…
Yüreğini pusula ederek yollara düşen bir âşık…
Paulo Coelho’nun en
samimi romanlarından Zahir, Santiago Yolu’nda filizlenip Paris
sokaklarından geçerek Orta Asya’nın bozkırlarına uzanan büyüleyici bir
aşk hikâyesi.
Aşk vahşi bir güçtür. Zapt etmeye çalışırsak bizi
mahveder. Hapsetmeye çalışırsak bizi köle eder. Anlamaya çalışırsak bizi
şaşkına çevirir.
* * *
"Seni kendimden bile daha çok seviyorum." Eğer
bunu söyleyebilirsem kendimle barış içinde yaşamayı sürdürebilirim,
çünkü bu aşk beni rehin aldı.
Ünlü, başarılı, zengin bir yazarın
savaş muhabirliği yapan karısı Esther bir gün ansızın ortadan kaybolur.
Esther kaçırılmış mıdır, öldürülmüş müdür, yoksa kocasını mı terk
etmiştir? Çok sevdiği karısını bulmak için yanıp tutuşan yazar,
Esther'in en son birlikte görüldüğü Kazak genci Mikhail'le birlikte
Fransa'dan İspanya'ya, Hırvatistan'dan Orta Asya steplerine uzanan bir
yolculukta bulur kendini. Bu büyülü yolculuk giderek bir "iç yolculuğa"
dönüşecek, yazar yazgının gücü ve aşkın doğasını yeniden keşfedecek,
yaşamına yeni değerler biçecektir... Günümüzün en çok okunan
yazarlarından Paulo Coelho, daha önce yayınladığımız Simyacı, On Bir
Dakika, Veronika Ölmek İstiyor gibi romanlarından sonra Zâhir'de de,
okurlarını bir ruh yolculuğuna çıkarıyor. Zâhir'i okuduğunuzda,
kendinizi daha derinden tanıyacaksınız.
Güneşin, denizlerin, rüzgarların enerjisinden
yararlanabiliriz.Ancak, insanoğlunun sevginin enerjisinden yararlanmayı
öğrendiği gün, ateşin keşfedildiği gün kadar önemli olacak...Zâhir
Biz bir isyanın içinde doğduk. Tüm hevesimizi onun içine boşaltıyoruz, yaşamlarımızı ve
gençliğimizi riske atıyoruz ve birden korku duyuyoruz; ilk anda duyduğumuz keyif, yerini yorgunluk,
monotonluk, kendi yeteneklerimizden kuşkulanmak gibi
baş etmemiz
gereken gerçek zorluklara bırakıyor: Bazı
arkadaşlarımızın çoktan vazgeçtiğini fark ediyoruz.
Bazı
şeylerin gitmesini izin vermek işte bu nedenle çok önemlidir. Onları
serbest bırakmak. Gevşek olanı kesmek. İnsanların hiç kimsenin işaretli
kağıtlarla oynamadığını anlaması gerekiyor; bazen kazanırız ve bazen de
kaybederiz. Hiçbir şeyi geri almayı bekleme, yaptıkların için takdir
edilmeyi bekleme, ne kadar zeki olduğunun keşfedilmesini bekleme ya da
aşkının anlaşılmasını. Daireyi tamamla. Gururlu, yetersiz ya da kibirli
olduğun için değil, sadece artık onun senin yaşamında yeri olmadığı
için. Kapıyı kapat, plağı değiştir, evi temizle, tozdan kurtul. Geçmişte
olduğun kişi olmayı bırak ve şu anda kimsen o ol.