Sonra yeni toprak üzerinde uyanmak, bir hastalıktan kalkar gibi....düşlenmemiş şeyler.
Gittiğim yolun kendi yolum olduğuna, nasıl gitmem gerekiyorsa öyle gittiğime inanıyorum. Uçsuz bucaksız güvenç alışkanlığım sürüyor, içine and karışsaydı iman da denilebilirdi bu güvene.
...ertesi gün yalnız çölü sever oldum.
...ve ben, mutluluk burada ölüm üstüne bir çiçeklenişe benzesin isterdim
Ah! bir sıyrılabilsem kendimden! Kendime saygım yüzünden boyun eğdiğim tutukluluğun üstünden atlayacağım o zaman.
Bazı bazı, sık sık, hınzırlıktan, başkaları konusunda düşündüğümden daha kötü şeyler söyledim, korkaklık yüzünden de birçok yapıtlar, kitaplar ya da, tablolar konusunda, düşündüğümden çok daha iyi şeyler söyledim. Yaratıcılarının bana gücenmelerinden korkuyordum. Bazı bazıda hiç tuhaf bulmadığım insanlara gülümsedim, ahmakça sözleri akıllıca bulmuş gibi davrandım. Bazı bazı eğlenir gibi davrandım, oysa ölümüne canım sıkılıyordu, “biraz daha kal” dedikleri için, gitmeye güç bulamıyordum. Usumun yüreğimdeki atılışı durdurmasına ses çıkarmayışım gereğinden çok daha sık oldu. Buna karşılık, yüreğim susarken konuştuğumda çok oldu. Bazı bazı, göze girmek için, budalalıklar yaptım. Buna karşılık yapmam gerektiğini düşündüğüm, ama beğenilmeyeceğini bildiğim şeyi yapmayı her zaman göze alamadım.
Gençliğimi kararttığıma, düşleri gerçekten üstün tuttuğuma, yaşama sırt çevirdiğime pişmanım.
Ama şu kesinlik: İnsanın her zaman ne idiyse şimdi de o olmadığı kesinliği, hemen şu umuda yol açıyor. 'Hep böyle olmayacak'
Kitabım kendisinden çok kendi kendinle ilgilenmeyi öğretsin sana-sonra kendi kendinden çok, kendi dışında kalanlarla ilgilenmeyi.
Nathanael, Tanrı’yı her yerden başka yerde arama. Her yaratık Tanrı’yı belirtir, apaçık göstermez hiçbiri.
Başkaları kitaplar yayımlarken, çalışırken, ben kafamla öğrendiğim herşeyi unutmak için üç yıl yolculuk ettim.
'Değer' düşüncesini silmeliyiz içimizden; akıl için çok büyük bir engeldir o.
'Önem' bakışında olsun, bakılan şeyde değil.
Her kafa yalnız ve yalnız başkalarından ayrılan yanıyla ilgilendiriyordu beni. Bu yüzden sonunda sevgiyi kovdum içimden, bunda yalnız ortak bir coşkunluğun nimetini görür oldum.Sevgi değil, Nathanael-aşk
Yaptığının iyi mi, kötü mü olduğunu yargılamadan davranırdı. İyi mi, kötü mü olduğuna bakmadan sevmeli herşeyi.
Nathanael, daha hiç kimsenin vermediği bir sevinç vermek isterdim sana. Nasıl vereceğimi bilmiyorum, gene de bu sevinç bende var. Sana daha hiç kimsenin seslenmediği kadar içten, candan, yakından seslenmek isterdim. Sana gecenin öyle bir saatinde gelmek isterdim ki, her birinde sana gösterilenlerden daha fazlasını arayarak birbiri ardından birçok kitaplar açıp kapamış olasın; hala beklediğin bir gece saatinde, desteklendiğini duymamak yüzünden coşkunun keder olacağı saatte gelmek isterdim sana. Yalnız senin için yazıyorum; sana yalnız bu saatler için yazıyorum. Öyle bir kitap yazmak isterdim ki, onda her düşünce, her kişisel coşkunluk yokluk gibi görünsün sana, onda yalnız kendi öz coşkunun gölgesini görür gibi olasın. Sana yaklaşmak isterdim, 'beni sevesin' isterdim.
Hüzün dinmiş bir coşkudur, başka bir şey değildir.
Daha güzel şeyler bilsem onları söylerdim sana-elbette onları, başkalarını değil.
Sen bana bilgeliği öğretmedin, Meanalque. Bilgeliği değil, aşkı öğrettin.
Ama yazıklar olsun! Tek bir geçmiş tek bir gelecek sunar.
Yalnız anlayamadığını yapamayacağını bilir insan. Anlamak, yapabileceğini duymaktır. Yapabileceğimiz kadar çok şey almalıyız üzerimize, en iyi yol budur işte.
Konuşmak, dinlemek, yazmak için her zaman, her zaman yorgundum.
Şu dünyada güzel bir şey görüp de ona bütün sevgimin dokunmasını arzulamadığım olmadı hiç. Toprağın tutkun güzelliği, yüzeyin çiçeklenişi çok güzel senin. Ey, arzumun gömüldüğü görünüm! Araştırmamın gezindiği açık ülke; suyun üzerine kapanan papirüslü yol; ırmağa eğilmiş kamışlar; ormanların ağaçsız yerleri; dalların aralığında ovanın, sınırsız vadisinin belirişi. Kayaların ya da bitkilerin koridorlarında dolaştım ben. Baharların yayılıp serilişlerini gördüm.
Çok tuhaf hastalıklar vardır, elde olmayanı istemekten gelir.
Nathanael, geçmişi gelecekte yeniden bulmaya çalışma sakın. Her anın belirsiz yeniliğini yakala, önceden hazırlama sevinçlerini, ya da bil ki, onu hazırladığın yerde karşına bir başka sevinç çıkacaktır.
Nathanael, sevinçlerinin hiçbirini hazırlama.
'Ne iyi' diyemeyince, 'ne yapalım' de, bu söz büyük mutluluklara gebedir.
Mutluluk anlarına Tanrı vermiş gibi bakanlar vardır, ya ötekilere, ötekilere kim vermiş gibi bakarlar?
İki kez ikinin dört edişiyle kanıtlamak var, ama herkes hesap bilmez, Nathanael
-'İki kez ikinin hiç de dört etmeyeceği bir dünya düşünebilirim pekala' dedi Alcide.
Nathanael, ben orada bulunsaydım, her şeyi biraz daha geniş yapmasını isterdim ondan; öyle olsa bile farkına varılmazdı şimdi, deme.
Nathanael, her birimizin derdi hep kendimizin bakmasından, gördüğümüzden kendimize bağlamamızdan gelir. Her şey bizim için değil, kendi kendisi için önemlidir. Gözün bakılan şey olsun.
Nathanael, senin o güzel adını anmadan tek dizeye başlayamaz oldum.
Akşama doğru onunla konuşurdum; ozandı; bütün düzenleri anlardı. Her doğal etki apaçık bir dil gibiydi bizim için, nedeni kolayca okunabiliyordu; böcekleri uçuşlarından, kuşları şarkılarından, kadınların güzelliğini kumsaldaki ayak izlerinden tanımasını öğreniyorduk.
Güzel geleceği bekleyerek görkemli gençliklerimizi eskitiyorduk.
Sevmeye doğuştan düşkün yüreğim, bir sıvı gibi dört bir yana yayılırdı; hiçbir sevinç yalnız benim malım gibi gelmezdi bana; her karşıma çıkanı buyur ederdim buna, tadını yalnız başıma çıkarmak zorunda kalırsam, bunu ancak gurur zoruyla yapardım.
Myrtil, birine fazla baktın mı, ona vuruldun mu, ellerinle kör edersin kendini. Sevgindeki değişmezlik beni üzüyor; daha dağınık olsun isterdim.
...onlarda şu çok güzel yosunlar gibi, sudan çıkarıldılar mı donuklaşırlar.
Nathanael, çok güzel uyku hazırlıkları vardır; çok güzel uyanışlar vardır; ama çok güzel uykular yoktur, düşleri de ancak gerçek sanırsam severim. Öyle ya en güzel uyku bile uyanılan anın değerine erişmez.
Gittiğim yolun kendi yolum olduğuna, nasıl gitmem gerekiyorsa öyle gittiğime inanıyorum. Uçsuz bucaksız güvenç alışkanlığım sürüyor, içine and karışsaydı iman da denilebilirdi bu güvene.
...ertesi gün yalnız çölü sever oldum.
...ve ben, mutluluk burada ölüm üstüne bir çiçeklenişe benzesin isterdim
Ah! bir sıyrılabilsem kendimden! Kendime saygım yüzünden boyun eğdiğim tutukluluğun üstünden atlayacağım o zaman.
Bazı bazı, sık sık, hınzırlıktan, başkaları konusunda düşündüğümden daha kötü şeyler söyledim, korkaklık yüzünden de birçok yapıtlar, kitaplar ya da, tablolar konusunda, düşündüğümden çok daha iyi şeyler söyledim. Yaratıcılarının bana gücenmelerinden korkuyordum. Bazı bazıda hiç tuhaf bulmadığım insanlara gülümsedim, ahmakça sözleri akıllıca bulmuş gibi davrandım. Bazı bazı eğlenir gibi davrandım, oysa ölümüne canım sıkılıyordu, “biraz daha kal” dedikleri için, gitmeye güç bulamıyordum. Usumun yüreğimdeki atılışı durdurmasına ses çıkarmayışım gereğinden çok daha sık oldu. Buna karşılık, yüreğim susarken konuştuğumda çok oldu. Bazı bazı, göze girmek için, budalalıklar yaptım. Buna karşılık yapmam gerektiğini düşündüğüm, ama beğenilmeyeceğini bildiğim şeyi yapmayı her zaman göze alamadım.
Gençliğimi kararttığıma, düşleri gerçekten üstün tuttuğuma, yaşama sırt çevirdiğime pişmanım.
Ama şu kesinlik: İnsanın her zaman ne idiyse şimdi de o olmadığı kesinliği, hemen şu umuda yol açıyor. 'Hep böyle olmayacak'
Kitabım kendisinden çok kendi kendinle ilgilenmeyi öğretsin sana-sonra kendi kendinden çok, kendi dışında kalanlarla ilgilenmeyi.
Nathanael, Tanrı’yı her yerden başka yerde arama. Her yaratık Tanrı’yı belirtir, apaçık göstermez hiçbiri.
Başkaları kitaplar yayımlarken, çalışırken, ben kafamla öğrendiğim herşeyi unutmak için üç yıl yolculuk ettim.
'Değer' düşüncesini silmeliyiz içimizden; akıl için çok büyük bir engeldir o.
'Önem' bakışında olsun, bakılan şeyde değil.
Her kafa yalnız ve yalnız başkalarından ayrılan yanıyla ilgilendiriyordu beni. Bu yüzden sonunda sevgiyi kovdum içimden, bunda yalnız ortak bir coşkunluğun nimetini görür oldum.Sevgi değil, Nathanael-aşk
Yaptığının iyi mi, kötü mü olduğunu yargılamadan davranırdı. İyi mi, kötü mü olduğuna bakmadan sevmeli herşeyi.
Nathanael, daha hiç kimsenin vermediği bir sevinç vermek isterdim sana. Nasıl vereceğimi bilmiyorum, gene de bu sevinç bende var. Sana daha hiç kimsenin seslenmediği kadar içten, candan, yakından seslenmek isterdim. Sana gecenin öyle bir saatinde gelmek isterdim ki, her birinde sana gösterilenlerden daha fazlasını arayarak birbiri ardından birçok kitaplar açıp kapamış olasın; hala beklediğin bir gece saatinde, desteklendiğini duymamak yüzünden coşkunun keder olacağı saatte gelmek isterdim sana. Yalnız senin için yazıyorum; sana yalnız bu saatler için yazıyorum. Öyle bir kitap yazmak isterdim ki, onda her düşünce, her kişisel coşkunluk yokluk gibi görünsün sana, onda yalnız kendi öz coşkunun gölgesini görür gibi olasın. Sana yaklaşmak isterdim, 'beni sevesin' isterdim.
Hüzün dinmiş bir coşkudur, başka bir şey değildir.
Daha güzel şeyler bilsem onları söylerdim sana-elbette onları, başkalarını değil.
Sen bana bilgeliği öğretmedin, Meanalque. Bilgeliği değil, aşkı öğrettin.
Ama yazıklar olsun! Tek bir geçmiş tek bir gelecek sunar.
Yalnız anlayamadığını yapamayacağını bilir insan. Anlamak, yapabileceğini duymaktır. Yapabileceğimiz kadar çok şey almalıyız üzerimize, en iyi yol budur işte.
Konuşmak, dinlemek, yazmak için her zaman, her zaman yorgundum.
Şu dünyada güzel bir şey görüp de ona bütün sevgimin dokunmasını arzulamadığım olmadı hiç. Toprağın tutkun güzelliği, yüzeyin çiçeklenişi çok güzel senin. Ey, arzumun gömüldüğü görünüm! Araştırmamın gezindiği açık ülke; suyun üzerine kapanan papirüslü yol; ırmağa eğilmiş kamışlar; ormanların ağaçsız yerleri; dalların aralığında ovanın, sınırsız vadisinin belirişi. Kayaların ya da bitkilerin koridorlarında dolaştım ben. Baharların yayılıp serilişlerini gördüm.
Çok tuhaf hastalıklar vardır, elde olmayanı istemekten gelir.
Nathanael, geçmişi gelecekte yeniden bulmaya çalışma sakın. Her anın belirsiz yeniliğini yakala, önceden hazırlama sevinçlerini, ya da bil ki, onu hazırladığın yerde karşına bir başka sevinç çıkacaktır.
Nathanael, sevinçlerinin hiçbirini hazırlama.
'Ne iyi' diyemeyince, 'ne yapalım' de, bu söz büyük mutluluklara gebedir.
Mutluluk anlarına Tanrı vermiş gibi bakanlar vardır, ya ötekilere, ötekilere kim vermiş gibi bakarlar?
İki kez ikinin dört edişiyle kanıtlamak var, ama herkes hesap bilmez, Nathanael
-'İki kez ikinin hiç de dört etmeyeceği bir dünya düşünebilirim pekala' dedi Alcide.
Nathanael, ben orada bulunsaydım, her şeyi biraz daha geniş yapmasını isterdim ondan; öyle olsa bile farkına varılmazdı şimdi, deme.
Nathanael, her birimizin derdi hep kendimizin bakmasından, gördüğümüzden kendimize bağlamamızdan gelir. Her şey bizim için değil, kendi kendisi için önemlidir. Gözün bakılan şey olsun.
Nathanael, senin o güzel adını anmadan tek dizeye başlayamaz oldum.
Akşama doğru onunla konuşurdum; ozandı; bütün düzenleri anlardı. Her doğal etki apaçık bir dil gibiydi bizim için, nedeni kolayca okunabiliyordu; böcekleri uçuşlarından, kuşları şarkılarından, kadınların güzelliğini kumsaldaki ayak izlerinden tanımasını öğreniyorduk.
Güzel geleceği bekleyerek görkemli gençliklerimizi eskitiyorduk.
Sevmeye doğuştan düşkün yüreğim, bir sıvı gibi dört bir yana yayılırdı; hiçbir sevinç yalnız benim malım gibi gelmezdi bana; her karşıma çıkanı buyur ederdim buna, tadını yalnız başıma çıkarmak zorunda kalırsam, bunu ancak gurur zoruyla yapardım.
Myrtil, birine fazla baktın mı, ona vuruldun mu, ellerinle kör edersin kendini. Sevgindeki değişmezlik beni üzüyor; daha dağınık olsun isterdim.
...onlarda şu çok güzel yosunlar gibi, sudan çıkarıldılar mı donuklaşırlar.
Nathanael, çok güzel uyku hazırlıkları vardır; çok güzel uyanışlar vardır; ama çok güzel uykular yoktur, düşleri de ancak gerçek sanırsam severim. Öyle ya en güzel uyku bile uyanılan anın değerine erişmez.