İki şehri var gecenin, biri gözümde tütüyor, birinin dumanı üstünde yağmur gibi çöken siste, bana bu uykusuz şehri niye bıraktın, göze alamadığım bir şehrin yerine bütün şehirlerdesin, gece değil istediğin hayli karanlık bakışlı bir şehrin gözleriyle çarpışmak hevesindesin! Gözlerini anlıyorum henüz bağışlayabileceği gözleriyle çarpışmadı kimsenin; gözlerimizi uzaklıklar değil ki yalnız göze alamadığımız yakınlıklar da acıtır, ve gözleri ancak gözler bağışlayabilir, öyle acıyor ki gözlerim kim bağışlayacak, sis değil, uykusuzluk değil, iki uzak şehir gibi ayrılıktan kavuşmuyor gözlerim: Biri hepimizle gözgöze gibi hala uykusuz, biri sis içinde kirpiklerine kadar açık, bu sessizliği kim bıraktıysa, göremiyorum konuşkan gözlerinde tek sözcük bile, gözlerimiz birbirine değmiyor gecenin iki şehrinde
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?
Kimsenin kimseye gözü değmiyorsa şiir niye?