Zola romanın sonunda sosyalist ve yenilikçi görüşlere yönelik bir umut verir:
“Şimdi bulutsuz gökyüzünde gururla parlayan nisan güneşi doğurmaya hazırlanan toprağı ısıtıyordu.
Toprak ananın besleyici sinesinden
yaşam fışkırıyor, tomurcuklar patlayarak yeşil yapraklara dönüşüyor,
tarlalar boy veren otlarla ürperiyordu. Her yanda tohumlar şişiyor, yukarı doğru uzanıyor, sıcağa ve ışığa
ulaşma ihtiyacıyla toprağı çatlatıyordu. Taşan özsular fısıltılar çıkararak
akıyor, çatlayan tohumlardan öpücük sesleri yayılıyordu. Arkadaşların
kazma sesleri sanki yüzeye iyice yaklaşmışlar gibi giderek daha da belirginleşiyordu. Bu taptaze sabah vaktinde, güneşin yakıcı ışıkları
altında, toprak işte bu uğultuya gebeydi. İnsanlar bitiyordu
topraktan; karıkların arasında ağır ağır filizlenen, gelecek yüzyılın hasadı için boy atan ve yakında toprağı çatlatacak olan,
intikamcı, kapkara bir ordu yetişiyordu.”
Germinal-Volkan Yalçınoklu çevirisi