PENCERE
Zamanın Köşeleri...
Masamın üzerinde bir faks iletisi:
“Kimden: Seda Arun.
Birlikte okuyalım:
“Adım Seda Arun, Özdemir Asaf’ın kızıyım.”
Özdemir Asaf Türkiye’de ‘yaşadığımız durumla ilgili acaba neler yazmış’ diye tekrar okudum yazdıklarını...
Yazdıklarından ilk okuduğumu sizinle de paylaşmak istedim.
Kitabın adı:
‘Yuvarlağın Köşeleri’ - Etikalar.
Bölüm başlığı: Akıldan, Okuldan Yana
“Okula ilk başladığımız yıllarda şunları hatırlıyorum, öğretmenlerimizden biri:
- Tanrı o kadar büyük, o kadar büyüktür ki, insan göremez, demişti.
Başka bir öğretmen de:
- Mikrop o kadar küçük, o kadar küçüktür ki insan göremez, demişti.
Başka öğretmenlerimiz de, iyilik, doğruluk, kahramanlık, yüreklilik, vatan, nüfus.. gibi göz ile görülemeyen, el ile tutulamayan kavramlar üzerinde bizi düşünmeye zorlamışlardı.
Sonra, bizlere, görebileceğimiz, tutabileceğimiz, taş, demir, tahta, toprak gibi şeyleri gösterip öğrettiler.
Şimdi bakıyorum da.. görüp öğrendiklerimizden çok göremediklerimiz bizleri bugün de tartışmalara sürüklüyor.
Görülmeyenleri öğretmeye çalışırken bizleri görünenlerle mi oyaladılar yoksa!
Yoksa görülenleri öğretmek isterlerken görülmeyeceklerle mi oyaladılar bizi?”
*
Ne tuhaf rastlantı, geçen gün kitaplığımda elime “Yuvarlağın Köşeleri” geçmişti..
Kapağını açıp bir kez daha baktım, Özdemir’in işlek el yazısı:
“İlhan Selçuk’a,
Kelimeler kelimelere insanlarla ulaşırken..
2.12.1961”
Babıâli’de Molla Fenari Sokağı’nda Vatan ve Milliyet gazeteleri sağlı sollu yer almışlardı; bu ikisine doğru yürürken, solda, bir evin bodrum katında “Sanat Basımevi”ni kurmuştu Özdemir...
“Basımevi” dediğimiz bir pedal makinesiyle hurufat kasalarıydı; ama, ‘U’ biçimindeki alçak tavanlı bodrum katı şairlerin, yazarların uğrağıydı.
*
Sonra Özdemir, Cağaloğlu’ndaki ‘basımevi’ni kapatıp, Bebek’te ‘tabir caizse’ bir ‘meyhane’ açtı...
Neden?..
Soruyu bir yana koyup en iyisi ‘Yuvarlağın Köşeleri’nden birkaç deyişle yazıyı bitirelim:
“Köksüz bir ağaç olmaz, çünkü kökü vardır:
Evet.
Soysuz bir insan olmaz, çünkü soyu vardır:
Hayır.”
“Bir insan treni kaçırırsa başka bir tren gelir onu alır.”
“Bir ulus treni kaçırırsa başka bir ulus gelir onu alır.”