Erkek Egemen Kültürde Kadının Sesi
Erkek egemen kültür, kadının sesini ve sözünü duymamak üzere programlanmıştır. Bunun önemli bir nedeni, kadınların farklı konumundan gelen düşünce ve görüşlerin, egemen görüş ve kararları sorgulatacağının, gerekirse değişime zorlayacağının alt bilincidir. Kurulmuş ve işleyen düzenin (toplum, aile, kültür, ahlak vb.) sorgulanması, iktidar konumundakileri rahatsız eder. Diğer bir önemli neden ise, kadınların bulunduğu farklı dünyanın söylemini (duygu, sezgi, mahremiyet, şefkat, duygu korumacılığı, bağlılık, yakınlık vb.) erkeğin iyi anlayamaması, bu alanlarda zorlanması, kendini bunlara yabancı hissetmesidir.
Psikolojik anlatımla, kadının "kadınsı" diye adlandırılan insanca (duygu, yakınlık ihtiyacı, sevgi, şefkat gösterisi gibi) yönlerini, gelişim sürecinde erkeğin "erkek olma uğruna" reddetmek zorunda kalması, erkeklerin kadın sözünü ve sesini de reddetmek istemesine neden olur. Erkeğin "erkeklik" yolunda "zayıflamadan" ilerlemesini sağlamak amacıyla reddedilen bu yön, toplumsal söylemde "kadın gibi olmak" deyimiyle küçültülür. "Kadın gibi olmanın" hâlâ ayıp sayıldığı kültürümüzde , kadınların sözünün duyulması ve önemsenmesi, ne yazık ki, hâlâ geleneksel olarak yadırganmaktadır.
Oysa ki, kadınların düşünce ve duygularını, yaşam ve dünya görüşlerini reddetmek, aslında yaşamın kendini reddetmekle eşdeğerdir. Çünkü erkeklere kıyasla kadınlar, yaşamın birçok farklı cephesini birebir yaşar, düşünce ve sezgileriyle farkı yorumlar. Kadınların söylemini (görüş ve düşüncelerini) duymayı reddeden, önemsemeyen bir toplum, kendini yaşamın tamamlayıcı bilgi ve görüş zenginliğinden mahrum kılar.
"İki Boy Ufak Pabuç - Sağlıklı Depresif Tepkiler" - Leylâ Navaro