“İnsanlar uzun süre birlikte yürürler hayatta, ama hepsi kendi sessizliğine hapsolmuştur, birbirlerine söyledikleri şeyler ötekine ulaşmaz bile. Ama tehlike gelip çattığında, omuz omuza birbirlerine sokulurlar. O zaman aynı topluluğun insanları olduklarını fark ederler. Başkalarının varlığından duyulan huzur sarar içlerini. Birbirine koca bir gülümsemeyle bakar herkes. Herkes bir parça, hapisten salıverilmiş de büyülenmiş hâlde engin denize bakan o mahkûma benzer.”
İnsanların Dünyası, insan denilen varlığın gizemini açığa çıkarıyor âdeta. Antoine de Saint-Exupéry, korkuları, cesareti, dayanma gücü, erdemleri ve sevgileriyle insanları ve insanların dünyasını gözler önüne seriyor, bu dünyayı şiirsel bir anlatım ve usta işi bir kurguyla gerçekçi bir başyapıta dönüştürüyor.
“İnsanın gizemini daha da iyi hissediyorum. Hayatların hayata katıldığı, çiçeklerin rüzgârda savrulan öteki çiçeklere karıştığı, bir kuğunun bütün diğer kuğuları tanıdığı, ama bir tek insanın kendine yalnızlıklar ördüğü bir dünya.”