Ona, gözle görülmeyen müzik verildi,
zamanın bir armağanı, zamanla son bulacak.
Güzellik verildi, yürekleri dağlayan bir güzellik.
Aşk verildi, armağanların en korkuncu.
Ona, yeryüzündeki kadın güzelliklerinin
tümünün bir olduğu bilgisi verildi.
Bir öğleden sonra Ay'ın ayırdına vardı,
Ay'la birlikte yıldızların simyasının.
Ona alçaklık verildi. Alçakgönüllülükle,
kılıcın işlediği suçları araştırdı,
Kartaca yıkıntılarını,
Doğu'yla Batı arasındaki göğüs göğüse çarpışmayı.
Ona dil verildi, şu yalan.
Ten verildi, sonunda toprağa karışan.
Ürkünç bir karabasan verildi.
Ve aynada Öteki yansıdı, bizi gözünde alıkoyan.
Zamanın devşirdiği kitaplar arasından
birkaç sayfa bağışlandı ona;
Elea'dan bir karşıtlıklar yığınağı,
zamanın aşındıran rüzgârından sakınılmış.
İnsan sevgisinin yüce kanı
(bir Grek bu imgenin sikkesini bastı) ödülüydü,
adı bir kılıç olan ve gökyüzünden
yeryüzüne edebiyatı indiren Biri'nden gelen.
Başka şeyler verildi, her birinin kendi adı vardı:
küp, küre, piramit,
sonsuz kum, tahta,
ve insanlar arasında yürümek için bir gövde.
Her günün tadını çıkarmayı hak etti:
işte senin tarihin, tıpkı benim tarihim gibi.