Aşk onları diriltmiş, birinin yüreği, ötekinin yüreği için sonsuz bir hayat kaynağı olmuştu.
Hiç düşünmeden ve korkmadan yaşamaya bakınız. Fırtına sizi kıyıya sürükler ve güven içinde yaşatır.
Hayat bana bir kere verilmiş, bir daha başkası da vermeyecek; herkesin mutluluğunu beklemek istemiyorum. Kendim yaşamak istiyorum.
Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır.
Kahretsin!.. Ne boş şeyleri önemsemişim!..
Herkesten önce kendini sev. Çünkü yeryüzünde her şey menfaat üzerine kurulmuştur.
Her şey insanın içinde yaşadığı ortama, şartlara bağlıdır. Herşeyi belirleyen çevredir, insansa bir hiçtir.
İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!
Yoksulluk ayıp değildir, doğru, ama sarhoşlukta erdem değildir kesinlikle. Fakat sefalet ayıptır. İnsan yoksul da olsa ruhundaki asaleti koruyabilir. Fakat, sefalete düşünce asla…
Sonra öğrendim bunun asla olmayacağını, insanların değişmeyeceğini ve onları kimsenin değiştiremeyeceğini ve bunun çabalamaya değmediğini! Evet, böyledir!
Öyle bir sınıra gelirsin ki, onu aşamazsan mutsuz olursun, aşarsan, belki o zaman daha da mutsuz olursun.
Bence, gerçekten büyük insanlar, dünyada büyük acılar çekmek zorundadır.
Herkesi öldürüyoruz, sevgili dostum. Kimini kurşunlarla, kimini sözlerle, kimini yaptıklarımızla ve kimini de şimdiye kadar yapamadıklarımızla.
Zeka, bence parlak bir varlık, tabiatı güzelleştiren bir süs, hayatın bir tesellisidir.
Kilitleyecek bir şeyleri olmayan insanlar daha mutludur, öyle değil mi?
İnsanlar en çok atacakları yeni adımdan, söyleyecekleri yeni sözden, kısacası alışkanlıklarını terk etmekten korkarlar.
…tek istedikleri tam anlamıyla kişiliksiz olmak… Kişiliksiz olmaktan bir haz duyuyorlar! Yeter ki kendileri olmasınlar, yeter ki kendi kendilerine benzemesinler… Bunun adına da en ileri gelmişlik diyorlar. Saçmaladıkları şeyler kendi düşünceleri olsa bari…
İnsanın canını sıkan ne biliyor musun? Herhalde onların yalan söylemesi değil. Yalan, her zaman affedilebilir… Yalan sevimli bir şeydir, çünkü insanı gerçeğe ulaştırır. Hayır, burada insanın canını sıkan şey, yalnız yalan söylemeleri değil, kendi yalanlarına kendilerinin de inanmalarıdır.
Öfke ne kadar aptallaştırabiliyor insanı!
Her yönüyle incelemeye kalkarsan dünyada kaç tane iyi insan kalır?
Hiçbir zaman insanlara kötü davranarak düzeltemeyiz onları, özellikle çocuklara iyi davranmak gereklidir. Bir çocukla ilişki kurarken iki kat dikkatli olmalıyız. Ah sizi kendini beğenmiş ilericiler! Siz insanları anlamazsınız. Başka birini ezerken kendinize kötülük ettiğinizin farkına bile varmazsınız.
Çok ufak şeyler” ama önemli olan da bu ufak şeyler. İşte her zaman bu ufak şeyler mahveder her şeyi…
Biliyor musun, bir şeyler var kafasında! Hiç değişmeyen, sürekli acı veren bir şeyler…
Sen kime ne anlatırsan anlat kimse bir şey anlamaz.
Düşüncelerini dile getirmeyi sevmez, yüreğindekileri açığa vurmaktansa, şiddete başvurmayı yeğler.
Estetik kaygısı, güçsüzlüğün ilk belirtisidir!
Gururludur, birinden bir şey istemektense, kendi elindeki son şeyini verir.
Her şeyi konuştular mı, yoksa konuşmaya gerek kalmadan mı anlaştılar? Çünkü kimi zaman böyle olur; Sözler hiçbir işe yaramaz. İnsanlar, birbirlerinin fikrini gözlerinden anlarlar…
İnsana en çok acı veren şey, Söyledikleriyle söylemek istedikleri arasındaki Uçurumdur.