18 Nisan 2021

Albert Einstein, e=mc2 formülünü dost sohbetlerinde yarattı

Einstein, bilim dünyasında ‘Mucizeler yılı’ olarak da anılan 1905 yılındaki devrimsel teorileri için ne paraya ne de akademik teşvike ihtiyaç duymuştu. Ünlü fizikçi dahiyane fikirlerini dost sohbetlerine borçlu. 

 5 Şubat 1902 yılında Anzeiger für die Stadt Bern gazetesinde ‘Politeknik uzmanlık diploması sahibi Albert Einstein’dan, lise ve üniversite öğrencilerine özel matematik ve fizik dersi’ ilanının çıkmasından sonra Bern’e yeni taşınan Einstein ve fizik için en verimli dönemler başladı. ‘Uzman öğretmen’, üç yıl sonra parlak fikirler fişeğini ateşleyecekti.

Einstein, Bern’deki patent dairesinde çalışırken, geride kalan zamanlarda ‘Mucizeler yılında’ bilim dünyasında fırtınalar koparan teorilerini üretti.


Mart 1905 tarihinde ışık kuantum hipoteziyle, kuantum teorisinin en önemli tetikçisi oldu.

Nisan ayında, parçacıkların statiksel hareketleriyle ilgili doktora çalışmasını tamamlayarak, atomların varlığıyla ilgili dolaylı bir kanıt sundu.

Haziran ayında özel görelilik kuramını, bir müddet sonra da o ünlü E=mc2 formülünü açıkladı.

Bu bilimsel yaratıcılık patlaması nasıl ortaya çıkmıştı? Tarihten, gelecekteki yenilikçiliği teşvik programları için bir kural çıkartılabilir mi?

Naif arkadaşlar

Einstein çığır açan fikirlerini devlet desteği veya burslar sayesinde değil, amatör bilimci sayılabilecek dostlarıyla iletişim kurarak üretmiştir. Einstein’ı fiziğin temel kurallarını altüst eden düşüncelere götüren onların naif görüşleri olmuştu. Bu grubu da bir gazete ilanıyla kurdu.

Bern gazetesindeki ilana başvuranlar onun ilk çalışma arkadaşları olacaktı. Einstein, Üniversite öğrencisi Maurice Solovine ve Conrad Habicht ile ‘Akademie Olympia’ isimli bir tartışma grubu kurdu.

Sucuk, İsviçre peyniri, bilim ve felsefenin tartışıldığı gruba katılan bu üçlü, Ernst Mach, Henri Poincaré ve David Hume okuyordu. Akademideki ‘esprili geceler’ böylece fizikteki devrim için gerekli inovasyon ortamını doğurmuştu.

Habicht 1904 yılında Bern’den ayrılınca Einstein onun yerine Michaele Besso’yu buldu. Makine mühendisi, Einstein’ı coşturan fikirler için ideal bir rezonans odası oluşturur: Hareketli gövdelerin elektrodinamiği.

Newton’a göre (aynı biçimde) hareket eden sistemlerdeki doğa kanunları aynı olmasına rağmen, elektrodinamikte durum farklı idi.

Teşekkürler sana!

Bern’deki köprüler üzerinde dolaşırken Einstein meraklı Besso’ya hep bu problemi sorar: Dünyadaki bir gözlemci bir ışını, bir ışık kaynağı üzerinde uzaya giden kişiden farklı mı algılar?

Işık hızına sahip gözlemci ışık kaynağını ‘sakin mekansal olarak salınan elektromanyetik bir alan olarak algılamalı’ der Einstein. Ancak ‘böyle bir şey ne deneyimler ne de Maxwell denklemleriyle mümkün değildir.’

Besso, bu sorunu iyice kurcalar. Bir gözlemci diğerinin ne gördüğünü nereden biliyor? Zaman nasıl ölçülür? Gözlemcilere göre ‘eş zamanlı’ olan ne?

Bu tür fikirler Einstein için altın değerindedir. Mayıs 1905 tarihindeki bir konuşma sırasında yüzü birden bire aydınlanır. Einstein alelacele vedalaştıktan sonra ertesi gün Besso’ya şunları söyler: ‘Teşekkürler sana, problemi tamamen çözdüm.’

Özel Görelilik kuruluyor

Ve beş hafta sonra Elektrodinamiğe göre hareket eden cisimler makalesini Annalen der Physik dergisinde yayımlar ve böylece özel görelilik teorisini de kurmuş olur.

Makalenin altında tek bir kaynak bile yoktur, sadece Besso’ya bir teşekkür bulunur.

Yazı makaleden çok bir patent yazısına benzer, der tarihçi Peter Galison.

Einstein’ın Saatleri, Poincaré’in Kartları adlı kitapta ise Harvard profesörü Peter Galison, Einstein’ın teknik sorulardan esinlendiğine dikkat çekmiştir Ğmesela birbirine uzak istasyonlardaki saatlerin senkronize edilmesi problemi gibi.

Newton gibi genel bir ‘mutlak bir zamandan’ yola çıkmak yerine Einstein şöyle der: Zaman, saatin üzerinde okunandır. Ve iki saati birbiriyle karşılaştırmak için (mesela bir ışın ve dünya üzerindeki) bir gözlemci bir saatten diğerine bakabilmeli Ğki bu da zaman gerektirir. Işık hızından daha hızlı bakmak mümkün değildir.

Parıldayan düşünce

İşte bu tür düşünceler Einstein’ı parlak bir sonuca götürdü: Zaman ve uzay mutlak değil, bir sistemin hareketine bağlıdır. Sabit olan,. tüm sistemlerde aynı değeri taşıyan ışık hızıdır.

İnanılmaz bir düşünce.

Ayrıca teori, paradoks sayılabilecek özelliklere sahip -mesela zamanın hareketli bir sistem içinde sakin bir sistemden daha hızlı aktığı veya bir uzay yolcusunun dünyadakilerden daha geç yaşlanması gibi.

Fakat Einstein teorik sezgilerine ‘sağlıklı insan aklından’ daha çok güvenir.

Kuşkusuz devrim çok iyi hazırlanmıştı. Işın üzerinde yolculukla ilgili fikir alıştırması, Einstein’ın gençliğinde okumuş olduğu Aaron Bernstein’ın Popüler Doğa Bilimleri Kitapları’nda vardı.

Hatta görelilik kuramının temelini bile ondan önce bir başkası düşünmüştü: Hollandalı fizikçi Hendrik Antoon Lorentz. Einstein’a geriye bu teoriyi tepe takla etmek ve Lorentz formüllerini tamamen farklı bir şekilde yorumlamak kalmıştı.

Büyük yürek

Aynı şey, Einstein’ın 1905 yılında bilim dünyasını büyülemiş olduğu diğer çalışmaları için de geçerlidir. Poincaré ve Lorentz görelilik kuramının babaları sayılırken, Einstein Brown hareketleri çalışması için Ludwig Boltzmann’a ve ışık kuantum teorisi için Max Planck’a başvurmuştu.

Böylece Mucizeler Yılı’ndaki çalışmalarla o zamanki fizik disiplinlerinin sınırları aşılmış oldu. Ve sadece Einstein gibi kendisini akademik alanda kanıtlamak zorunda olmayan ve belli bir disiplinden sorumlu hissetmeyen özgür bir deha, fizikten uzak bu alanları bir araya getirme yürekliliğine sahipti.

Görelilik kuramı, mekanik ve elektrodinamik arasındaki köprüyü oluştururken, Einstein, ışık kuantum hipotezi ile sıcaklık öğretisini elektrodinamikle birleştirecek yaz boz parçasını bulmuştu.

‘Doktoran çok kısa!’

Brown moleküler hareketler teorisi, sıcaklık öğretisi ve mekanik arasındaki bağlantıyı kurmuştu.

Einstein’ı bu teoriye teşvik eden ise Michele Besso ile yaptığı çay sohbeti olmuştu. Einstein, çaydaki akıcılığın şeker moleküllerinin büyüklüğüyle ne şekilde ilgili olabileceğini düşünmüştü çünkü.

Bu çalışmalar sayesinde Planck ve Poincaré gibi fizikçilerin değerini bildi.

Die Zeit’da yayımlanan yazıda şöyle deniyor: Bilim adamlarının çoğu, Bern’deki One-Man-Think-Tank’in teorilerini anlamak için daha fazla zaman harcadılar. Einstein buna şaşırmadı. Doktora tezini Zürich Üniversitesine verdiği zaman, kısa olduğu gerekçesiyle geri çevrilmişti.

Buna rağmen çalışmasına sadece tek bir cümle ekledi. Ve tezi dört gün sonra kabul edildi.

‘Size biraz zor gelebilir ama...’

Bilim dergileri ve fizik enstitüleri neredeyse günden güne bilimde yeni devrimler yaratacak raporlar sunarlar. Kimi zaman görelilik kuramı çürütülür, kimi zaman da Perpetuum mobile ilan edilerek dünya formülü olarak kabul edilir.

Bu tür makaleler genelde taktir edilmediklerini düşünen ve bir atılım yaparak kendilerini ispatlamaya çalışan bilim adamlarına aittir.

Albert Einstein da yaşamının son yıllarında bu tür mektuplar almıştı. 1954 yılında Almanya’daki amatör bir araştırmacıya yazmış olduğu mektup evrensel geçerliliğini bugün de korumakta.

‘Çok saygıdeğer bayım: Yazınızı okurken derin düşünce yetiniz dikkatimi çekti. Fikirlerinizi bilimsel alanda kullanamamanız çok yazık. Kavramlarınızdaki sözcük vurgusu çok belirsiz ve yaratıcı bir insan tarafından ele alındığında daha da aldatıcı oluyorlar. Madde ve enerjiden vb konulardan bunların ne olduğunu bilen bir kişi gibi söz ediyorsunuz. Matematik ve fizikle ilgili temel öğretim kitapları, yani kısa ama öz açıklamalar veren okul kitaplarıyla çalışın. O zaman ihtiyacınız olan temiz kavramlara ulaşabilirsiniz. Bu size başta zor gelebilir, fakat bir müddet sonra seveceksiniz.

Selamlarımı sunarım

Albert Einstein

Einstein bir ticari marka oldu

Einstein’ı pazarlamak isteyenler önce, işi sadece ölü pazarlamak olan ve Tarzan’dan Rubinstein’a kadar çok sayıda ölünün patentini elinde bulunduran bir Hollywood ajansından izin almak zorunda.

Geride bıraktığımız sevgililer gününde Albert-Einstein figürleri, kırmızı güller, cicili bicili yastıklar ve bu özel günün tüm pırıltısını yansıtan diğer birçok alternatif hediyelerin yanında pek tutuldu. ‘Görelilik kuramı buluşçusu bebekleri’ her zaman çok güzel kazanç sağlıyor. Sertleştirilmiş vinilden üretilmiş, beyaz dağınık saçlı 13cm’lik bebeğin her satışıyla lisans ücretleri artıyor. Albert Einstein’ın görüntüsünü kullanan bir üretici, oyuncak veya hediyelik eşyadan elde ettiği kazancın %8-12’sini gözden çıkarmak zorunda.

Bundan Roger Richman sorumlu. Hollywood’da 26 yıl önce kurulan Roger Richman ajansının şefi, dünya starları için en alışılmamış ajanslardan biri olarak kabul edilir. Einstein gibi diğer müşterilerinin de tümü ölü.

Film, müzik, tarih ve spordan 52 ölü kahraman Richman’la sözleşmeli. Tarzan’dan (Johnny Weissmuller) besteci Leonard Bernstein’a, Marx Kardeşlerden, ‘Hırsız Baron’ Andrew Carnegie ve operanın divası Maria Callas’a kadar birçok ünlünün bulunduğu bu hayali çevre içine, bilim dünyasından sadece Einstein ve Sigmund Freud girebilmiştir.

Lincoln ve Elvis

Amerika’da ünlü ölüler sektörü alabildiğine canlıdır. Mesela bir Amerikan denizcilik şirketinin Abraham Lincoln ile reklam yapması, eski otomobil yarışlarının kahramanı Steve McQeen’in bir Ford Mustang reklamında görülmesi çok doğaldır.

Ve Rock’n Roll kralı Elvis Presley, şov dünyasında hala yılda 30 ila 40 milyon dolar götürüyor. Bu kahramanlardan birinin bir reklam kampanyasında görülmesi veya resimleri fincan, oyuncak vb ürünlerde kullanılması halinde Roger Richman gibi ajanslar para sayıyor ya da izinsiz kullanım nedeniyle kazançlarını avukatlarla paylaşıyorlar. Geriye kalanlarsa mirasçılara kalıyor.

Einstein’ın mirasçısı Kudüs’teki Hebrew Üniversitesi. Üniversitenin kuruluşunda katkısı bulunan Einstein, tüm resim haklarını bu kuruma bırakmıştı. Resimler, Steven Spielberg’in Yapay Zeka filmindeki küçük bir bölüm, Pepsi-Cola ve Apple bilgisayar reklamlarından aldığı telifler ve tabii ki Albert Einstein figürleri sayesinde de bugüne değin 10 milyon dolar kazandı üniversite. Ama asıl büyük kazanç şimdi 2005 Fizik ve Albert Einstein yılından bekleniyor.

Einstein’ın mirasçıları her zaman cömert davranmasalar da Einstein markası gerektiğinde iyi niyetli amaçlar için bedavaya veya çok ucuza satılabilmekte. Fakat üniversite ve Richman ajansı kimi zaman ticari teklifleri geri çevirmişler. Mesela Einstein’ın dehasıyla bilgisayar pazarlamak sorun olmazken, saç bakım malzemeleri, votka, ekmek gibi ürünlerde kullanılmasına izin vermediler. Sonuçta Richman’ın da dediği gibi ‘Einstein efsanesi’nin korunması gerekiyor. Özellikle de markanın korunması üzerinde çok duruluyor.