Yaşar Kemal bu eserini 1954'te kaleme aldı. Çukurova'da yaşadığı olayların etkisi olay zincirinden görülmektedir.Ana karakterlerden Resul efendi kasabanın boştaki kaymakamlığına vekaleten atanmıştır, romandaki görünür amacı emeklilik süresini doldurmaktır. Onun da başı çeltik (kabuğu çıkarılmamış pirinç) ağaları yüzünden ağırmaktadır. Çeltik sezonu yaklaştığından gerekli tarla izinlerini almak isteyen ağalar vekaleten kaymakamlık koltuğuna oturan Resul Efendi'yi sıkıştırmaktadırlar. Korkuya kapılan ve dört gözle yeni kaymakamı bekleyen Resul Efendi romanın ilerleyen bölümlerinde kaymakamdan yana olur.
Kasabaya yeni atanan 24 yaşındaki genç kaymakamın adı Fikret Irmaklı'dır. Kasabaya gelmeden önce birtakım ön yargıları vardır. Çeltik iznini almak isteyen ağalar kaymakama şaşalı bir karşılamada bulunurlar. Bu karşılama kaymakamın Anadolu insanına bakışını değiştirecektir. Fakat kısa bir süre sonra ağalar onu eğlenceye götürürler. Onun tecrübesizliğinden yararlanırlar. Mevcut çeltik kanunu yerine eski kanunu esas alan izinleri kaparlar. Bu vakitten sonra kaymakam halk arasında rüşvetçi konumuna düşer. Resul Efendi ise her şeyin farkındadır, kaymakamın temiz bir insan olduğunun bilir. Bir türlü kaymakama kandırıldığını söyleyemez. Nitekim cesaret edip konuşunca işler değişir. Bu vakitten sonra kaymakamın ağalara olan bakışı değişir, yeni çeltik kanununa göre harekete geçer. Fakat iş işten geçmiş, Okçuoğlu çok önemli arazilerde çeltik izni almıştır. Sazlıdere köyünü sular altında bırakmıştır. Zeyno Karı ve eski bir eşkıya olan Kürt Mehmet Ali ona karşı direnmeye kararlıdır. Beraberindeki 400 kadar köylüyle kaymakamın makamına giderler. Kaymakam halkın tepkisinin etkisiyle çeltik ağalarına karşı daha fazla önlem almaya koyulur. Çeltik ağaları da sürekli Ankara'ya telgraflar çekmekte, yalan dolu içerikler göndermektedir. Kaymakam da suları kestirmiş, tarlaların başına da jandarmayı diktirmiştir, ama bu memurlar da rüşvet almaktadır.