İnsanlar kendileri yaşıyor, ama başka canlıların, özellikle de onlara bağımlı olmadan yaşamak isteyen ve buna hakları olanların yaşamalarını istemiyorlardı.
Hayalden doğan umutlar, genellikle zaman içinde kırılıp giderler, temelleri yoktur. Tıpkı köksüz bazı ağaçlar ve çiçekler gibi.. hayallerin trajik kaderi budur. Ama yine de hayalsiz yapamayız. İyiyi ve kötüyü tanıyacağımız yolda yürüyebilmek için hayaller gereklidir...
İnsanların karşılaştıkları güçlükler hakkında hiçbir bilgileri yoktu hayvanların. Oysa insanlar düşünen yaratıklar ortaya çıkışlarından beri kendilerini daha iyi tanımaya çalışmışlar,ama bütün çabalarına rağmen Şu soruya bir cevap verememişlerdi: Kötü, hemen hemen her defasında, niçin "iyi"den daha güçlü olarak ortaya çıkıyor?...
* * *
Aytmatov bu romanında iyi-kötü, ilahî adalet ve kader gibi çetin konuları sorgulamaktadır. İnsanın bu ezelî ve ebedî soruları, bir papaz okulu öğrencisinin düşüncelerinde, esrar kaçakçılarının, Kırgız çobanlarının ve kurtların hayat hikâyelerinde irdelenmektedir. İlahî kudretin varlığını sürekli vurgulayan, ama sorumluluğu insanda ve insanların ortak sorumluluğunda arayan çok çarpıcı bir olaylar örgüsü anlatılmaktadır. Dişi Kurdun Rüyaları aynı zamanda çok etkileyici bir 'çevre romanı'dır. Aytmatov'un, kirletilen Kırgız bozkırları ve bozulan tabiat dengesi karşısında haykırışıdır.