Yaşamak! Göğe bakmak
hürriyeti, çiçek koparmak keyfi, kedileri, köpekleri okşamak saadeti!
Yürümek, durmak, etrafa bakmak, kaşınmak, kendi kendine söylenmek, taşın
sertliğini, yaprağın yumuşaklığını, bulutların beyazlığını idrak etmek!
Hele nefes almak, şöyle göğsünü şişirerek bol bir nefes almak! Ya
güneş, ya yağmur, ya kar… Kardeşim, yaşamak başlı başına harikulade bir
hadisedir.
Cahit Sıtkı Tarancı’nın gazete sayfalarında kalmış,
Gün Eksilmesin Penceremden adlı kitabına dahil edilmemiş 39 öyküsü ilk
kez kitaplaşarak okurla buluşuyor. 1935 ile 1947 arasında gazetelerde
yayımlanan bu öyküler, titiz bir çalışmayla derlendi ve baskıya hazır
hale getirildi.
Hayata, aşka, aile ilişkilerine dair bu enfes
öyküler, büyük bir şairin engin şiir dünyasına eklenmiş dipnotlar gibi
de okunabilir.
“O, bu hikâyeleri belki para için yazıyor, ama bu
yüzden sanatından hiçbir fedakârlık etmiyordu, bir araya getirilmesini o
kadar dilediğim o hikâyelerin hepsi, Cahit’in sevimliliğinden bir şey
taşıdıkları gibi, çoğu, o yıllarda yaşadığı hür, her kayıttan azade
bohem hayatını da en güzel aksettiren Cahit’in sevdiği bir kelimeyle
aynalar oluyordu.”