İşçi sınıfımız, işçi arkadaşlarımız ülkenin iç ve dış politikasıyla, tüm
sorunlarıyla, ekonomik, siyasal sorunlardan sağlık, eğitim, sanat
sorunlarına kadar tüm sorunlarıyla ilgilenmek, bu konularda bilgi
edinmek, bu konulara ilişkin sorunların geçerli çözüm biçimlerini,
yöntemlerini öğrenmek ve bu doğrultuda siyasal mücadele vermek
durumundadır.
Kişiler hakkında nasıl mı karar vereceksin? Hayatlarına bakarak. Bir insan, yaşadığı hayatın insanıdır.
Sömürülüyor olmak başka şeydir, sömürge olmak başka şeydir.
Herkesin aşk acıları vardır; benim dostluk acılarım oldu.
Türkiye’nin önünde bugün demokrasiye geçilip geçilemeyeceği sorunu
duruyor. Biz halkımızın demokrasi isteğine yanıt vermede en başta
kendimizi sorumlu hissediyoruz.
Bu sistemde insanların yaşamında ancak "mutlu anlar" olabilir.
Mutluluğun sürekli bir hal alabilmesi için daha çok yol almamız gerek.
Ütopyamıza doğru.
Kadın hareketi sınıf mücadelesiyle bütünleştirilmelidir.
Amacımız halkı daha bugünden demokrasinin mimarı haline getirmek,
toplumun her alanını demokratikleştirmek, halkın katıldığı demokratik
bir politik rejimi yaşama geçirmektir.
Toplumlar, tarihlerindeki gelişme ve
ilerleme atılışlarının doruk noktalarından geçerek, bu doruk noktalan
birbirine katışıp birikerek sosyalist çizgiye ve sosyalizm aşamasına
gelirler.
Gençlik gelecek, gelecek sosyalizm!
Sosyalist doğulmaz sosyalist yaşanır.
Hangi şairimizin dili Türkçenin güzelliklerini ve zenginliğini Nâzım kadar bize bol bol, cömertçe veriyor?
İktidar olup ülkeyi yönetebilmek bu bilgileri ve mücadele deneyimlerini kazanmakla, özümsemekle mümkündür.
İktidar şu partiye değil de, bu partiye sadece oy vermekle gerçekleşmez. İşçi sınıfımızın kendisi iktidar hazırlanmalıdır.
İşçi sınıfının mücadele ufku, ücret, ikramiye, kıdem tazminatı, referandum gibi ekonomik sorunlarla sınırlanmamalıdır.
İşçilerin kaybedeceği hiçbir şey yok, kazanacağı çok şey vardır. dünyanın her memleketinde işçi sınıfı ileriliğin ve gelişmenin savunucusu olmuştur.
Sosyalistler kendi toplumlarının ve insanlığın tarihinde toplumu ve insanlığı ilerletici, yapıcı, olumlu her şeyin, her başarının, kültür mirasına her katkının, tabii mirasçıları sayarlar kendilerini.
Nâzım'ın "Büyük Destan" bütünlüğünde neşredilip halkoyuna sunulduğu gün Atatürk'e basma kalıp methiyeler yazanlar, onun "26 Ağustos Gecesi"nin yanına hangi mısralarını koyup ta boy ölçüşebilecekler?
Kurtuluş mücadele ile sağlanır boyun eğerek değil. Kurtuluş tek tek olmayacaktır. Hep birlikte kurtulacağız. Hep birlikte mücadele edeceğiz. Hep birlikte kazanacağız. Selam olsun Türkiye'nin ve dünyanın aydınlık geleceğine.
İşçi sınıfı bu bilgileri, mücadele deneyimlerini, iktidar için gerekli yetenekleri ancak politik düzeyde örgütlenerek, partileşerek kazanabilir. Kendi bağımsız partisi aracılığıyla ancak iktidar olabilir ve iktidarda kalıp işleri yürütebilir.
Geçmişte yapılan işlerden, geçirilen deneylerden bugüne vuran bir ışık vardır ve her toplumun belirli bir zaman bölümündeki sorunları, o toplumun, dününü bugüne ve yarına bağlayacak tarihsel gelişme doğrultusu ve şartları çerçevesinde doğru anlaşılıp doğru çözümlere kavuşturulabilir.
Türkiye'nin Doğusu, Batısıyla ve parçalar halinde değil, bir bütün olarak, emperyalizme bağımlı geri bir kapitalist ülkedir. Bir bütün olarak emperyalizmin ekonomik sömürüsü, politik, askeri ve kültürel nüfuz ve baskısı altındadır. Temel olgu budur ve sorun bu çelişkinin giderilmesi, bağımlı, geri kapitalist durumdan çıkılmasıdır.
Fikri görüşleri miyop, bilgi dağarcıkları fakir kişiler, Nâzım'ı gayri milli olmakla ithama kalkışmışlardır. Cemiyetini inkâr ediyor, kendini inkâr ediyor, demişlerdi. Bugün Nâzım sanatın öyle yüksek zirvelerinde ki, hasımları bile onu kabul etmek zorunda kalıyorlar. "Bedrettin Destanı", "Büyük Destan", "Memleketimin İnsan Manzaraları" bu topraklardan yeni birer dağ silsilesi gibi yükseliyor.