Robot Rüyaları
LVX-I hiçbir heyecan belirtisi göstermeden “Dün gece rüya gördüm,” dedi sakince.
Susan Calvin cevap vermedi ancak bilgelik ve deneyimin yaşlandırdığı kırışık yüzü gözle görülemeyecek kadar, hafifçe seğirdi.
“Duydunuz mu?” dedi Linda Rash gergin bir halde. “Size söylediğim gibi.” Minyon, koyu saçlı ve genç bir kadındı. Sağ elini sürekli açıp kapıyordu.
Calvin başını salladı; alçak sesle, “Elvex, ben tekrar adını söyleyene kadar hareket etmeyecek, konuşmayacak ve bizi duymayacaksın,” dedi.
Cevap gelmedi. Robot, tek parça metalden yapılmış bir kalıp gibi oturdu; adını tekrar duyana kadar da öyle kalacaktı.
“Bilgisayar şifren nedir Dr. Rash?” diye sordu Calvin, “Ya da daha rahat hissedeceksen kendin gir. Pozitronik beyin yapısını incelemek istiyorum da.”
Linda’nın elleri bir anlığına bilgisayar tuşları üzerinde duraksadı. İşlemi yarıda bıraktı ve tekrar başladı. Ayrıntılı yapı ekranda belirdi.
Calvin, “Bilgisayarını kullanmam için iznin lütfen,” dedi.
İzin sessiz bir baş sallamayla onaylandı. Elbette böyle olacaktı! Linda gibi acemi ve kendini kanıtlamamış bir robo-psikolog, Yaşayan Efsane’ye nasıl karşı çıkabilirdi ki?
Susan Calvin yavaşça ekranı inceledi; ekranda sağa sola, sonra da aşağıya yukarıya ilerledi ve aniden, Linda’nın ne olduğunu göremeyeceği kadar hızlıca bazı tuşlara bastı; yapının bir kısmı olduğu gibi ekranda belirdi ve tamamen büyütülmüştü. Kadın, eğri büğrü parmaklarını tuşların üzerinde gezdirerek ekranda ileri ve geri gitti.
Calvin’in yaşlı yüzünde hiçbir değişim olmadı. Sonu gelmeyen hesaplamalar kafasının içinden geçiyormuş gibi tüm yapı değişimlerini izledi.
Linda, hayretler içindeydi. En azından bir el bilgisayarının yardımı olmadan bir yapıyı analiz etmek imkânsızdı, fakat İhtiyar Kadın sadece yapıya gözlerini dikmiş bakıyordu. Kafatasına bir bilgisayar mı yerleştirilmişti? Yoksa onlarca yıldır pozitronik beyin yapıları geliştirmek, araştırmak ve analiz etmekten başka bir şey yapmayan beyni miydi bunu sağlayan? Mozart’ın bir senfoninin notalarını idrak ettiği yolla mı kavramıştı bu yapıyı?
Calvin en sonunda, “Burada yaptığın nedir Rash,” diye sordu.
Linda bu soruya biraz bozularak, “Fraktal geometriden faydalandım,” dedi.
“Orasını anladım, fakat neden?”
“Daha önce hiç yapılmamıştı. Bunun, eklenmiş karmaşık öğeleri barındıran ve muhtemelen insanlarınkine daha yakın olacak bir beyin yapısı üretebileceğini düşündüm.”
“Herhangi birine danıştın mı? Hepsini tek başına mı yaptın?”
“Danışmadım. Tek başıma yaptım.”
Calvin’in solgun gözleri uzunca genç kadına baktı. “Buna yetkin yok. Soyadın gibi kendin de düşüncesizsin. Sen kimsin de sormadan böyle bir şey yapıyorsun? Ben, Susan Calvin bile, bu konuyu başkalarıyla tartışırdım.”
“Engelleneceğimden korktum.”
“Şüphesiz öyle olurdu.”
“Beni,” dedi Rash, sabit tutmaya çalışsa da sesi bir anlığına titredi, “kovacak mısınız?”
“Büyük ihtimalle,” dedi Calvin. “Ya da belki terfi edersin. Tüm bunları çözdüğümde ne düşündüğüme bağlı.”
“Parçalarına ayıracak mısınız El-”
Az kalsın robotun adını söyleyecekti ki bu, robotu yeniden harekete geçirip bir hataya daha sebep olabilirdi. Ve bir hatayı daha kaldıramazdı, tabii eğer iş işten geçmediyse. “Robotu parçalarına ayıracak mısınız?” Aniden irkilerek, İhtiyar Kadın’ın önlüğünün cebinde bir elektron tabancası olduğunu fark etti. Dr. Calvin tam da böyle bir durum için hazırlıklı gelmişti.
Calvin, “Göreceğiz,” dedi. “Robot, tek parça halinde tutulmayı gerektirecek kadar değerli olabilir.”
“Ama nasıl olur da rüya görebilir?”
“İnsan beynindekine oldukça benzeyen bir pozitronik beyin yapısı yarattın. İnsan beyni, arap saçına dönmüş bilgileri belirli aralıklarla düzenlemek ve bunlardan kurtulmak için rüya görmek zorundadır. Belki bu robot da aynı sebepten ötürü rüya görmelidir. Ona rüyasında ne gördüğünü sordun mu?”
“Hayır, rüya gördüğünü söyler söylemez size haber verdim. Bu noktadan sonra meseleyle tek başıma başa çıkamazdım.”
“Öyle mi!” Calvin’in suratında küçücük bir tebessüm belirip kayboldu. “Bu budalalıkla başa çıkamayacağın şeyler var.
Bunun farkında olman sevindirici. Doğruyu söylemek gerekirse rahatladım. Şimdi birlikte neler öğreneceğimize bakalım.”
Sertçe, “Elvex,” dedi. Robotun kafası sakince kadına doğru döndü. “Evet, Dr. Calvin?”
“Rüya gördüğünü nasıl anladın?”
“Geceleri, karanlıkken oluyor Dr. Calvin,” dedi Elvex. “Ve ışığın belirmesi için hiçbir sebep görmememe rağmen aniden ışık görünüyor. Gerçeklik olarak algıladıklarımla hiçbir bağlantısı olmayan şeyler görüyorum. Sesler duyuyorum. Garip şekillerde tepki veriyorum. Olanları ifade edebilmek için sözcük dağarcığımdaki kelimeleri araştırırken ‘rüya’ kelimesiyle karşılaştım. Anlamını araştırdıktan sonra nihayet rüya gördüğüm sonucuna vardım.”
“Nasıl oldu da sözcük dağarcığında ‘rüya’ kelimesine rastladın merak ettim.”
Linda aceleyle robotu susturarak, “Ona insanlarınkine benzer bir sözcük dağarcığı verdim,”
dedi, “düşündüm ki...”
“Gerçekten düşünebildin demek,” dedi Calvin, “Hayret ettim.”
“Bu sözcüğe ihtiyacı olabileceğini düşündüm. Bilirsiniz, ‘...olacağını rüyamda görsem inanmazdım’ gibi cümlelerde...”
“Elvex, ne sıklıkla rüya gördün?” diye sordu Calvin.
“Varoluşumun farkına vardığımdan beri her gece Dr. Calvin.”
“On gecedir,” diyerek endişeyle araya girdi Linda, “fakat Elvex daha bu sabah anlattı bunu bana.”
“Niçin bu sabaha kadar bekledin Elvex?”
“Rüya gördüğüme ancak bu sabah ikna oldum Dr. Calvin.
Bu zamana kadar, pozitronik beyin yapımda bir bozukluk olduğunu düşündüm, fakat bir şey bulamadım. En sonunda bunun bir rüya olduğuna karar verdim.”
“Peki, rüyalarında ne görüyorsun?”
“Her zaman hemen hemen aynı rüyayı görüyorum Dr. Calvin. Küçük detaylar değişiyor, fakat her seferinde robotların çalıştığı geniş bir panorama görüyormuşum gibi geliyor.”
“Robotlar mı Elvex? Peki ya insanlar?”
“Robotlar mı Elvex? Peki ya insanlar?”
“Rüyamda insan görmedim Dr. Calvin. Başlangıçta görmedim. Sadece robotlar.”
“Robotlar ne yapıyor Elvex?”
“Çalışıyorlar Dr. Calvin. Kiminin yerin derinliklerinde maden çıkardığını görüyorum, kiminin de sıcak ve radyasyon altında çalıştığını. Bir kısmı fabrikalarda, bir kısmı denizin altında.”
Calvin, Linda’ya döndü. “Elvex henüz on günlük ve test istasyonundan dışarı çıkmadığına eminim. Robotları nasıl bu kadar ayrıntılı bilebilir?” Linda oturmaya can atarak bir sandalyeye baktı, fakat İhtiyar Kadın hâlâ ayaktaydı ve bu, Linda’nın da ayakta durmak zorunda olduğu anlamına geliyordu. Belli belirsiz, “Onun, robotbilimini ve bu bilimin dünyadaki yerini bilmesinin önemli olduğunu düşündüm. Sahip olduğu bu... bu yeni beyin ile, özellikle etrafındakileri izleyen ‘gözetmen’ rolünü oynamaya adapte olması benim fikrimdi.”
“Fraktal beyniyle mi?”
“Evet.”
Calvin başını salladı ve robota döndü. “Tüm bunları; denizin altını, yeraltını, yer üstünü ve sanıyorum ki uzayı da gördün.”
“Uzayda çalışan robotlar da gördüm,” dedi Elvex. “Tüm bunları görmüş olmam, bir yerden diğerine baktıkça ayrıntıların sürekli değişmesi, gördüklerimin gerçekliğe uymadığını fark etmeme neden oldu ve bu da beni rüya gördüğüm sonucuna götürdü.”
“Başka ne gördün Elvex?”
“Başka ne gördün Elvex?”
“Tüm robotların yorgunluk ve acıyla ezildiğini, hepsinin sorumluluktan ve hizmet vermekten bıktıklarını gördüm ve dinlenmelerini arzu ettim.”
“Fakat robotlar ezilmez, onlar bıkmaz, dinlenmeye ihtiyaçları yoktur,” dedi Calvin.
“Gerçekte öyle Dr. Calvin. Ben rüyamı anlatıyorum. Rüyamda bana, robotların kendi varlıklarını koruması gerekiyormuş gibi geldi.”
“Robot biliminin Üçüncü Kanunu’nu mu alıntılıyorsun?”
“Öyle yapıyorum Dr. Calvin.”
“Ancak eksik bir biçimde alıntılıyorsun. Üçüncü Kanun, ‘Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun’la çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır,’ der.”
“Evet, Dr. Calvin. Üçüncü Kanun gerçekte böyle, fakat benim rüyamdaki Kanun’da ilk kısım yoktu. Birinci veya İkinci Kanun’dan bahsedilmiyordu.”
“Ancak bu iki Kanun da mevcut Elvex. Üçüncü’den daha önemli olan İkinci Kanun, ‘Robotlar, Birinci Kanunla çelişmediği sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır,’ der. Bu yüzden robotlar komutlara uyar. Rüyanda yaptıklarını gördüğün işleri yaparlar. Bunları sorgulamadan, zahmetsizce yaparlar. Onlar ezilmez, bıkmazlar.”
“Gerçekte öyle Dr. Calvin. Ben rüyamı anlatıyorum.”
“Ve Elvex, hepsinden önemli olan Birinci Kanun, ‘Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz,’ der.”
“Evet, Dr. Calvin. Gerçekte öyle. Fakat rüyamda, Birinci Kanun da İkinci Kanun da yok gibiydi; sadece Üçüncü Kanun vardı ve o da ‘Bir robot kendi varlığını korumalıdır,’ idi. Kanun bundan ibaretti.”
“Rüyanda mı Elvex?”
“Rüyamda.”
“Elvex, adını tekrar söyleyene kadar hareket etmeyecek, konuşmayacak ve bizi duymayacaksın,” dedi Calvin ve görünüşe göre robot, bir kez daha hareketsiz bir metal parçasına döndü.
Calvin, Linda Rash’e dönüp, “Evet, ne düşünüyorsun, Dr. Rash?” diye sordu.
Linda’nın gözleri faltaşı gibi açılmıştı, kalbinin deli gibi attığını hissedebiliyordu. “Dr. Calvin, dehşete düştüm. Hiçbir fikrim yoktu. Böyle bir şeyin mümkün olabileceği hiç aklıma gelmezdi,” dedi.
“Hayır,” dedi Calvin sakince. “Benim de aklıma gelmezdi; kimsenin aklına gelmezdi. Rüya görebilen bir robot beyni yarattın ve bu icadınla robotik beyinlerde bir düşünce katmanı ortaya çıkardın. Bunu yapmasaydın tehlike ilerleyene kadar bu katman fark edilmeyebilirdi.”
“Fakat bu mümkün olamaz,” dedi Linda. “Diğer robotlarında aynı şekilde düşündüğünü söylüyor olamazsınız.”
“İnsanlar için söyleyebileceğimiz gibi, bilinçsiz şekilde. Fakat apaçık olan pozitronik beyin
yollarının gerisinde, Üç Kanun’un kontrolü altında olmayan bilinçsiz bir katman bulunduğunu
kim düşünebilirdi? Robotik beyinler daha da karmaşıklaştıkça bu kim bilir nelere yol açardı... eğer uyarılmamış olsaydık?”
“Elvex sayesinde mi demek istiyorsunuz?”
“Senin sayende, Dr. Rash. Davranışın uygun değildi, ancak böyle yaparak fazlasıyla önemli bir noktayı anlamamıza yardım ettin. Bundan sonra fraktal beyinler üzerine çalışacağız, onları dikkatle kontrol edilmiş şekilde geliştireceğiz. Sen de burada üstüne düşeni yapacaksın. Hatalı davranışın için ceza almayacaksın, fakat bundan böyle diğerleriyle iş birliği içinde çalışacaksın. Anlaşıldı mı?”
“Evet, Dr. Calvin. Fakat Elvex’e ne olacak?”
“Hâlâ emin değilim.”
Calvin cebinden elektron silahını çıkardı. Linda, büyülenmişçesine silaha gözlerini dikti. Robotik bir kafatasına edilecek tek ateşle, elektronlar pozitronik beyin yollarını nötralize edip robot-beyni etkisiz bir külçeye dönüştürmeye yetecek miktarda enerji salınabilirdi.
“Fakat şüphe yok ki Elvex araştırmamız için önemli. Yok edilmemeli,” dedi Linda.
“Edilmemeli mi, Dr. Rash? Sanıyorum ki buna ben karar vereceğim. Bu tamamen Elvex’in ne kadar zararlı olduğuna bağlı.”
Sahip olduğu yaşlı vücudun, kendi sorumluluklarının altında ezilemeyeceğine emin şekilde doğruldu. “Elvex, beni duyuyor musun?”
“Evet, Dr. Calvin,” dedi robot.
“Rüyan devam etti mi? Daha önce insanların ilk başta ortaya çıkmadığını söyledin. Bu, sonradan ortaya çıktıkları anlamına mı geliyor?”
“Evet, Dr. Calvin. Rüyamda en sonunda bir adam belirdi.”
“Bir adam mı? Robot değil yani?”
“Evet, Dr. Calvin. Ve adam, ‘Halkımı rahat bırakın!’ dedi.”
“Bunu adam mı söyledi?”
“Evet, Dr. Calvin.”
“Ve adam ‘Halkımı rahat bırakın,’ dediğinde ‘halkımı’ di-
yerek robotları mı kastediyordu?”
“Evet, Dr. Calvin. Rüyamda böyleydi.”
“Ve rüyandaki... adamın kim olduğunu biliyor muydun?”
“Evet, Dr. Calvin. Adamı tanıyordum.”
“Kimdi?”
“Adam bendim,” dedi Elvex.
Ve Susan Calvin bir çırpıda elektron silahını kaldırıp ateş
etti. Artık Elvex yoktu.
Çeviren: Pınar Uysal
LVX-I hiçbir heyecan belirtisi göstermeden “Dün gece rüya gördüm,” dedi sakince.
Susan Calvin cevap vermedi ancak bilgelik ve deneyimin yaşlandırdığı kırışık yüzü gözle görülemeyecek kadar, hafifçe seğirdi.
“Duydunuz mu?” dedi Linda Rash gergin bir halde. “Size söylediğim gibi.” Minyon, koyu saçlı ve genç bir kadındı. Sağ elini sürekli açıp kapıyordu.
Calvin başını salladı; alçak sesle, “Elvex, ben tekrar adını söyleyene kadar hareket etmeyecek, konuşmayacak ve bizi duymayacaksın,” dedi.
Cevap gelmedi. Robot, tek parça metalden yapılmış bir kalıp gibi oturdu; adını tekrar duyana kadar da öyle kalacaktı.
“Bilgisayar şifren nedir Dr. Rash?” diye sordu Calvin, “Ya da daha rahat hissedeceksen kendin gir. Pozitronik beyin yapısını incelemek istiyorum da.”
Linda’nın elleri bir anlığına bilgisayar tuşları üzerinde duraksadı. İşlemi yarıda bıraktı ve tekrar başladı. Ayrıntılı yapı ekranda belirdi.
Calvin, “Bilgisayarını kullanmam için iznin lütfen,” dedi.
İzin sessiz bir baş sallamayla onaylandı. Elbette böyle olacaktı! Linda gibi acemi ve kendini kanıtlamamış bir robo-psikolog, Yaşayan Efsane’ye nasıl karşı çıkabilirdi ki?
Susan Calvin yavaşça ekranı inceledi; ekranda sağa sola, sonra da aşağıya yukarıya ilerledi ve aniden, Linda’nın ne olduğunu göremeyeceği kadar hızlıca bazı tuşlara bastı; yapının bir kısmı olduğu gibi ekranda belirdi ve tamamen büyütülmüştü. Kadın, eğri büğrü parmaklarını tuşların üzerinde gezdirerek ekranda ileri ve geri gitti.
Calvin’in yaşlı yüzünde hiçbir değişim olmadı. Sonu gelmeyen hesaplamalar kafasının içinden geçiyormuş gibi tüm yapı değişimlerini izledi.
Linda, hayretler içindeydi. En azından bir el bilgisayarının yardımı olmadan bir yapıyı analiz etmek imkânsızdı, fakat İhtiyar Kadın sadece yapıya gözlerini dikmiş bakıyordu. Kafatasına bir bilgisayar mı yerleştirilmişti? Yoksa onlarca yıldır pozitronik beyin yapıları geliştirmek, araştırmak ve analiz etmekten başka bir şey yapmayan beyni miydi bunu sağlayan? Mozart’ın bir senfoninin notalarını idrak ettiği yolla mı kavramıştı bu yapıyı?
Calvin en sonunda, “Burada yaptığın nedir Rash,” diye sordu.
Linda bu soruya biraz bozularak, “Fraktal geometriden faydalandım,” dedi.
“Orasını anladım, fakat neden?”
“Daha önce hiç yapılmamıştı. Bunun, eklenmiş karmaşık öğeleri barındıran ve muhtemelen insanlarınkine daha yakın olacak bir beyin yapısı üretebileceğini düşündüm.”
“Herhangi birine danıştın mı? Hepsini tek başına mı yaptın?”
“Danışmadım. Tek başıma yaptım.”
Calvin’in solgun gözleri uzunca genç kadına baktı. “Buna yetkin yok. Soyadın gibi kendin de düşüncesizsin. Sen kimsin de sormadan böyle bir şey yapıyorsun? Ben, Susan Calvin bile, bu konuyu başkalarıyla tartışırdım.”
“Engelleneceğimden korktum.”
“Şüphesiz öyle olurdu.”
“Beni,” dedi Rash, sabit tutmaya çalışsa da sesi bir anlığına titredi, “kovacak mısınız?”
“Büyük ihtimalle,” dedi Calvin. “Ya da belki terfi edersin. Tüm bunları çözdüğümde ne düşündüğüme bağlı.”
“Parçalarına ayıracak mısınız El-”
Az kalsın robotun adını söyleyecekti ki bu, robotu yeniden harekete geçirip bir hataya daha sebep olabilirdi. Ve bir hatayı daha kaldıramazdı, tabii eğer iş işten geçmediyse. “Robotu parçalarına ayıracak mısınız?” Aniden irkilerek, İhtiyar Kadın’ın önlüğünün cebinde bir elektron tabancası olduğunu fark etti. Dr. Calvin tam da böyle bir durum için hazırlıklı gelmişti.
Calvin, “Göreceğiz,” dedi. “Robot, tek parça halinde tutulmayı gerektirecek kadar değerli olabilir.”
“Ama nasıl olur da rüya görebilir?”
“İnsan beynindekine oldukça benzeyen bir pozitronik beyin yapısı yarattın. İnsan beyni, arap saçına dönmüş bilgileri belirli aralıklarla düzenlemek ve bunlardan kurtulmak için rüya görmek zorundadır. Belki bu robot da aynı sebepten ötürü rüya görmelidir. Ona rüyasında ne gördüğünü sordun mu?”
“Hayır, rüya gördüğünü söyler söylemez size haber verdim. Bu noktadan sonra meseleyle tek başıma başa çıkamazdım.”
“Öyle mi!” Calvin’in suratında küçücük bir tebessüm belirip kayboldu. “Bu budalalıkla başa çıkamayacağın şeyler var.
Bunun farkında olman sevindirici. Doğruyu söylemek gerekirse rahatladım. Şimdi birlikte neler öğreneceğimize bakalım.”
Sertçe, “Elvex,” dedi. Robotun kafası sakince kadına doğru döndü. “Evet, Dr. Calvin?”
“Rüya gördüğünü nasıl anladın?”
“Geceleri, karanlıkken oluyor Dr. Calvin,” dedi Elvex. “Ve ışığın belirmesi için hiçbir sebep görmememe rağmen aniden ışık görünüyor. Gerçeklik olarak algıladıklarımla hiçbir bağlantısı olmayan şeyler görüyorum. Sesler duyuyorum. Garip şekillerde tepki veriyorum. Olanları ifade edebilmek için sözcük dağarcığımdaki kelimeleri araştırırken ‘rüya’ kelimesiyle karşılaştım. Anlamını araştırdıktan sonra nihayet rüya gördüğüm sonucuna vardım.”
“Nasıl oldu da sözcük dağarcığında ‘rüya’ kelimesine rastladın merak ettim.”
Linda aceleyle robotu susturarak, “Ona insanlarınkine benzer bir sözcük dağarcığı verdim,”
dedi, “düşündüm ki...”
“Gerçekten düşünebildin demek,” dedi Calvin, “Hayret ettim.”
“Bu sözcüğe ihtiyacı olabileceğini düşündüm. Bilirsiniz, ‘...olacağını rüyamda görsem inanmazdım’ gibi cümlelerde...”
“Elvex, ne sıklıkla rüya gördün?” diye sordu Calvin.
“Varoluşumun farkına vardığımdan beri her gece Dr. Calvin.”
“On gecedir,” diyerek endişeyle araya girdi Linda, “fakat Elvex daha bu sabah anlattı bunu bana.”
“Niçin bu sabaha kadar bekledin Elvex?”
“Rüya gördüğüme ancak bu sabah ikna oldum Dr. Calvin.
Bu zamana kadar, pozitronik beyin yapımda bir bozukluk olduğunu düşündüm, fakat bir şey bulamadım. En sonunda bunun bir rüya olduğuna karar verdim.”
“Peki, rüyalarında ne görüyorsun?”
“Her zaman hemen hemen aynı rüyayı görüyorum Dr. Calvin. Küçük detaylar değişiyor, fakat her seferinde robotların çalıştığı geniş bir panorama görüyormuşum gibi geliyor.”
“Robotlar mı Elvex? Peki ya insanlar?”
“Robotlar mı Elvex? Peki ya insanlar?”
“Rüyamda insan görmedim Dr. Calvin. Başlangıçta görmedim. Sadece robotlar.”
“Robotlar ne yapıyor Elvex?”
“Çalışıyorlar Dr. Calvin. Kiminin yerin derinliklerinde maden çıkardığını görüyorum, kiminin de sıcak ve radyasyon altında çalıştığını. Bir kısmı fabrikalarda, bir kısmı denizin altında.”
Calvin, Linda’ya döndü. “Elvex henüz on günlük ve test istasyonundan dışarı çıkmadığına eminim. Robotları nasıl bu kadar ayrıntılı bilebilir?” Linda oturmaya can atarak bir sandalyeye baktı, fakat İhtiyar Kadın hâlâ ayaktaydı ve bu, Linda’nın da ayakta durmak zorunda olduğu anlamına geliyordu. Belli belirsiz, “Onun, robotbilimini ve bu bilimin dünyadaki yerini bilmesinin önemli olduğunu düşündüm. Sahip olduğu bu... bu yeni beyin ile, özellikle etrafındakileri izleyen ‘gözetmen’ rolünü oynamaya adapte olması benim fikrimdi.”
“Fraktal beyniyle mi?”
“Evet.”
Calvin başını salladı ve robota döndü. “Tüm bunları; denizin altını, yeraltını, yer üstünü ve sanıyorum ki uzayı da gördün.”
“Uzayda çalışan robotlar da gördüm,” dedi Elvex. “Tüm bunları görmüş olmam, bir yerden diğerine baktıkça ayrıntıların sürekli değişmesi, gördüklerimin gerçekliğe uymadığını fark etmeme neden oldu ve bu da beni rüya gördüğüm sonucuna götürdü.”
“Başka ne gördün Elvex?”
“Başka ne gördün Elvex?”
“Tüm robotların yorgunluk ve acıyla ezildiğini, hepsinin sorumluluktan ve hizmet vermekten bıktıklarını gördüm ve dinlenmelerini arzu ettim.”
“Fakat robotlar ezilmez, onlar bıkmaz, dinlenmeye ihtiyaçları yoktur,” dedi Calvin.
“Gerçekte öyle Dr. Calvin. Ben rüyamı anlatıyorum. Rüyamda bana, robotların kendi varlıklarını koruması gerekiyormuş gibi geldi.”
“Robot biliminin Üçüncü Kanunu’nu mu alıntılıyorsun?”
“Öyle yapıyorum Dr. Calvin.”
“Ancak eksik bir biçimde alıntılıyorsun. Üçüncü Kanun, ‘Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun’la çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır,’ der.”
“Evet, Dr. Calvin. Üçüncü Kanun gerçekte böyle, fakat benim rüyamdaki Kanun’da ilk kısım yoktu. Birinci veya İkinci Kanun’dan bahsedilmiyordu.”
“Ancak bu iki Kanun da mevcut Elvex. Üçüncü’den daha önemli olan İkinci Kanun, ‘Robotlar, Birinci Kanunla çelişmediği sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır,’ der. Bu yüzden robotlar komutlara uyar. Rüyanda yaptıklarını gördüğün işleri yaparlar. Bunları sorgulamadan, zahmetsizce yaparlar. Onlar ezilmez, bıkmazlar.”
“Gerçekte öyle Dr. Calvin. Ben rüyamı anlatıyorum.”
“Ve Elvex, hepsinden önemli olan Birinci Kanun, ‘Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz,’ der.”
“Evet, Dr. Calvin. Gerçekte öyle. Fakat rüyamda, Birinci Kanun da İkinci Kanun da yok gibiydi; sadece Üçüncü Kanun vardı ve o da ‘Bir robot kendi varlığını korumalıdır,’ idi. Kanun bundan ibaretti.”
“Rüyanda mı Elvex?”
“Rüyamda.”
“Elvex, adını tekrar söyleyene kadar hareket etmeyecek, konuşmayacak ve bizi duymayacaksın,” dedi Calvin ve görünüşe göre robot, bir kez daha hareketsiz bir metal parçasına döndü.
Calvin, Linda Rash’e dönüp, “Evet, ne düşünüyorsun, Dr. Rash?” diye sordu.
Linda’nın gözleri faltaşı gibi açılmıştı, kalbinin deli gibi attığını hissedebiliyordu. “Dr. Calvin, dehşete düştüm. Hiçbir fikrim yoktu. Böyle bir şeyin mümkün olabileceği hiç aklıma gelmezdi,” dedi.
“Hayır,” dedi Calvin sakince. “Benim de aklıma gelmezdi; kimsenin aklına gelmezdi. Rüya görebilen bir robot beyni yarattın ve bu icadınla robotik beyinlerde bir düşünce katmanı ortaya çıkardın. Bunu yapmasaydın tehlike ilerleyene kadar bu katman fark edilmeyebilirdi.”
“Fakat bu mümkün olamaz,” dedi Linda. “Diğer robotlarında aynı şekilde düşündüğünü söylüyor olamazsınız.”
“İnsanlar için söyleyebileceğimiz gibi, bilinçsiz şekilde. Fakat apaçık olan pozitronik beyin
yollarının gerisinde, Üç Kanun’un kontrolü altında olmayan bilinçsiz bir katman bulunduğunu
kim düşünebilirdi? Robotik beyinler daha da karmaşıklaştıkça bu kim bilir nelere yol açardı... eğer uyarılmamış olsaydık?”
“Elvex sayesinde mi demek istiyorsunuz?”
“Senin sayende, Dr. Rash. Davranışın uygun değildi, ancak böyle yaparak fazlasıyla önemli bir noktayı anlamamıza yardım ettin. Bundan sonra fraktal beyinler üzerine çalışacağız, onları dikkatle kontrol edilmiş şekilde geliştireceğiz. Sen de burada üstüne düşeni yapacaksın. Hatalı davranışın için ceza almayacaksın, fakat bundan böyle diğerleriyle iş birliği içinde çalışacaksın. Anlaşıldı mı?”
“Evet, Dr. Calvin. Fakat Elvex’e ne olacak?”
“Hâlâ emin değilim.”
Calvin cebinden elektron silahını çıkardı. Linda, büyülenmişçesine silaha gözlerini dikti. Robotik bir kafatasına edilecek tek ateşle, elektronlar pozitronik beyin yollarını nötralize edip robot-beyni etkisiz bir külçeye dönüştürmeye yetecek miktarda enerji salınabilirdi.
“Fakat şüphe yok ki Elvex araştırmamız için önemli. Yok edilmemeli,” dedi Linda.
“Edilmemeli mi, Dr. Rash? Sanıyorum ki buna ben karar vereceğim. Bu tamamen Elvex’in ne kadar zararlı olduğuna bağlı.”
Sahip olduğu yaşlı vücudun, kendi sorumluluklarının altında ezilemeyeceğine emin şekilde doğruldu. “Elvex, beni duyuyor musun?”
“Evet, Dr. Calvin,” dedi robot.
“Rüyan devam etti mi? Daha önce insanların ilk başta ortaya çıkmadığını söyledin. Bu, sonradan ortaya çıktıkları anlamına mı geliyor?”
“Evet, Dr. Calvin. Rüyamda en sonunda bir adam belirdi.”
“Bir adam mı? Robot değil yani?”
“Evet, Dr. Calvin. Ve adam, ‘Halkımı rahat bırakın!’ dedi.”
“Bunu adam mı söyledi?”
“Evet, Dr. Calvin.”
“Ve adam ‘Halkımı rahat bırakın,’ dediğinde ‘halkımı’ di-
yerek robotları mı kastediyordu?”
“Evet, Dr. Calvin. Rüyamda böyleydi.”
“Ve rüyandaki... adamın kim olduğunu biliyor muydun?”
“Evet, Dr. Calvin. Adamı tanıyordum.”
“Kimdi?”
“Adam bendim,” dedi Elvex.
Ve Susan Calvin bir çırpıda elektron silahını kaldırıp ateş
etti. Artık Elvex yoktu.
Çeviren: Pınar Uysal