2. Kötülük dereceleri aynı zamanda gerileme derecelerini gösterir. En büyük kötülükler, yaşama en çok karşı olan eğilimlerdir: Ölüm sevgisi, ana rahmine, toprağa, canlı olmayan şeylere dönmek için girişilen kandaşlar arası cinsel ilişki bağıyla birlikte yaşama çabası; narsist bir biçimde insanın kendisini kurban etmesi; bu durumda insan yaşama düşman olacak ve kendi benliğinin hapishanesinden kurtulamayacaktır. Böyle yaşamak,-cehennem-de yaşamaktır.
3. Daha küçük gerileme derecelerine göre daha küçük kötülükler vardır: Sevgi yoksunluğu, akıl yoksunluğu, ilgi yoksunluğu, gözüpeklik yoksunluğu gibi.
4. İnsan gerilemeye de ilerlemeye de yatkındır; bu da insanın hem iyiliğe hem kötülüğe yatkın olduğunu söylemenin başka bir yoludur.Her iki yatkınlık belli bir denge oluşturuyorsa insan seçmekte özgürdür ama farkında olma yetisinden ve çabasından yararlanması koşuluyla. İnsan, içinde bulunduğu durumların belirlediği seçenekler arasında seçme yapmakta özgürdür. Ne var ki yüreği yatkınlıklar arasındaki dengeyi sarsacak ölçüde katılaşmışsa seçmekte özgür değildir artık. Özgürlüğün yitirilmesine yol açan olaylar zincirinde sonuncu olay, insanın artık özgür olarak seçemeyeceği bir karardır; ilk kararı verirken insan, kararının önemini kavramışsa iyiliğe gidecek yolu seçmekte özgür olabilir.
5. İnsan seçmekte özgür olduğu ölçüde kendi eylemlerinden sorumludur. Ama sorumluluk ahlaksal bir varsayımdan başka bir şey değildir, çoğu zaman da yetkililerin insanı cezalandırma isteklerini akla uydurmak için başvurdukları birşeydir. Kötülük insanca bir şey, gerileme ve insanlığımızı yitirme yetisi olduğundan her birimizin içinde vardır. Bunun ne ölçüde farkında olursak, başkalarını yargılamaya hakkımız olmadığını o ölçüde anlarız.
6. İnsanın yüreği katılaşabilir, insanlıktan çıkabilir ama hiçbir zaman insanlık dışı olamaz. Her zaman insan yüreği olarak kalır. Hepimiz, insan olarak doğmakla belirlenmişizdir;bu yüzden de sonu gelmeyen seçmeler yapmak göreviyle yükümlüyüzdür. Amaçlarla birlikte araçları da seçmemiz gerekir. Kimsenin bizi kurtaracağına güvenmemeliyiz; ama yanlış seçmelerin kurtulmamızı engelleyeceğinin farkında olmalıyız. Gerçekten de iyiliği seçebilmek için farkında olmamız gerekir - ama başka bir insanın acısına, başka bir insanın dostça bakışına, bir kuşun ötüşüne, otların yeşilliğine karşı duyarlılığımızı yitirmişsek, farkında olmanın da yararı olamaz. İnsan yaşama karşı ilgisini yitirmişse iyiliği seçebileceğini ummamalıdır artık. O zaman yüreği öylesine katılaşacaktır ki -yaşamın kendisi sona erecektir. Tüm insan ırkı, ya da insanların en güçlüleri bu duruma gelirse,insanlığın yaşamı en büyük umutlarla dolu olduğu bir anda yok olup gidecektir.