Benim Tanrım Gök Tanrı. Sevecensen Gök Tanrı sıkıntını alıyor, işin gücün rast gidiyor. Değilsen de seni kendi haline bırakıyor. Öyle cezası, ateşlerde yakması yok. “Aaa bayıldım vallahi ben bu Tanrı’ya” dedim okuyunca. Vallahi bayıldım!
Yoo! Hiç özel bir şey yapmadım. Az da yemedim, çok da yemedim. Ama çok yürüdüm. Hâlâ yatak sporlarım vardır. Şimdi biraz bacaklarım ağrıyor, zorlanıyorum ama yine de yapıyorum.
Yoo! Hiç özel bir şey yapmadım. Az da yemedim, çok da yemedim. Ama çok yürüdüm. Hâlâ yatak sporlarım vardır. Şimdi biraz bacaklarım ağrıyor, zorlanıyorum ama yine de yapıyorum.
Yaşlanmanın kötü yanı o ya işte kızım. Bedeniniz bazı şeylere eskisi gibi izin vermiyor ama ruh yaşlanmıyor. Duygular hiç değişmiyor. Gençlikte nelere ağlıyorsam hâlâ aynı şeylere ağlıyorum. Nelerden heyecan alıyorsam aynı şeylerden heyecan alıyorum.
Her sabah gazetelerimi gözden geçiriyorum. Bol bol okuyorum. Şimdi ‘Türkçenin Dirilişi Hareketi’ kitabı var elimde.
Çok okusunlar. Çalışsınlar. Lisan öğrensinler. Türkçeye çok önem versinler. Lisan öğrenmek başka, kendi diline sahip çıkmak başka. Kendi dilimizin içine çok rica ediyorum yabancı kelimeleri sokuşturmasınlar. Önyargılı olmasınlar. Dedikodudan uzak dursunlar.
İki gün evvel bir ressam geldi ziyaretime. Sümerlerle ilgili hayali resimler yapmış, getirmiş. Bayıldım. Benim gayem de çabam da buydu: Sümerleri halka tanıtmak. Gayeme ulaştım mı? Herhalde Atatürk’e vefa borcumu ödedim diye düşünüyorum. Türkiye’den başka hiçbir yerde Sümerler hakkında bu kadar bilinçli bir halk yok. Bu da beni çok mutlu ediyor.