Dipsiz bir kuşku kuyusudur ishak. Bir ağaç gibi oyuyor beni. Oy bakalım... oy!
İshak'ı
20 yaşlarındayken yazdım. Büyük kente gelmiş bir taşralıydım o sırada.
Gürültü ve soğukta yazdığım o öyküler çocukluğumun kentiyle ilgili:
Antep! İshak,bir anadolu kentinde yaşanan gerçeklerin ne bir yorumudur,
ne de sorunlarının çözümü. Küçük alçakgönüllü kesitlerdir bu öyküler. O
kenti tanımaya çalıştım yıllar önce. Mesimlerine, yapı taşlarının
çeşitlerine, toprağının kokusuna ve tüm sokaklarına, insanlarına,
çocuklarına dikkat ettim: Avcının iyisi uçarı vurur. İyi öykü de, akıp
giden zamanın ritmine, onu durdurmadan kalemini uydurandır. Bir süre
birlikte döner o çarkla. Ve bir ölü noktayı geçince bırakır. Öyle gördük
ustalarımızdan.