10 Kasım 2018

Albert Camus "Hiç kimse zevklerinde ikiyüzlü değildir."

Başkalarının yaşamına duyulan özlem. Dışarıdan bakınca,başkalarının yaşamı bir bütün oluşturur. Oysa kendi yaşamımız, içten bakıldığında dağılmış gibi durur. Yine bir bütünlük yanılsamasının ardından koşuyoruz.

Hayat aslında anlamsız bir bulanıklıktır ama ona anlam katabilmek gerekir. Mutlaka bir tercihiniz olmalı ona dayanmalı onun için mücadele etmelisiniz. Tercihsizlik de bir tercih.

Bir akşam, dalgın dalgın hoş bir kitabı karıştırırken, bir an bile duraksamadan: 'Tutkulu ruhların çoğunda olduğu gibi, hayattaki inancının tükendiği an gelmişti.' cümlesini okudum. Bir saniye sonra, cümle içimde bir kez daha yankılanıyordu ve gözyaşlarına boğulmuştum.

Bir insanı sevmek, onunla birlikte yaşlanmaya razı olmaktır.

Bir kalıp düşünceyi işlemek, bir incelik üzerinde durmaktan çok daha kolaydır. Benim için kalıp düşünceyi seçtiler: Ben de saçma oldum kaldım...

Bu dünyada en büyük suç, insanların taşıdıklarından kaçmak değilse nedir?

Düşüncenin haline ağlamak boşunadır. Onun için çalışalım yeter.

Gençlik kolay mutluluklar için parlak bir çağdır.

Gözlendiğinde, zaman hızlı ilerlemez. Gözetim altında tutulduğunu hisseder. Ama zaman, bizim dalgınlıklarımızdan yararlanır. Belki de iki zaman vardır, gözlenilen zaman ve bizi değiştiren zaman.
 
Hayatımın kusurlu yanlarını saklamak zorunda oluşum bana soğuk bir hava veriyordu, bu soğukluğu da erdemle karıştırıyorlardı.