EDEBİYATIN DENİZ YANI: HALİKARNAS BALIKÇISI
Bir yelkenli düşünün, denizin en derin yerinde, bir adam var yelkenlinin içinde, adam keşfe her daim açık, Ege’ye aşık. Fırtınaya kapılıyor çok kez, “alabora olacak”, “battı batacak” diyorsun “bana mısın” demiyor, bir türlü kıyıya yanaşmıyor, denizi öylesine seviyor ki, ondan ayrılamıyor… “Merhaba” diyor herkese, “Merhaba çocuklar, merhaba dünya, merhaba…
“…‘Rahat edin. Benden size kötülük gelmez’ demektir. Sonra, aklımızı işimizden ayırmamalıyız.‘Günaydın’ mı diyeceğiz, ‘İyi akşamlar’ mı diyeceğiz,‘Allahaısmarladık’ mı diyeceğiz? Düşünmeye, aklımızı meşgul etmeye gerek yoktur. Bunların yerine söyleriz merhabayı, olur biter… Bir şey daha var. Merhaba sözcüğü, eski harflerle yazıldığı zaman yelkene benzer. Belki bunun da etkisi vardır merhabayı sevmemde…”
Yine denize bağlıyor hayatının halatını. Ee ne yapsın çocukluktan geliyor bu tutku, bu sevda.“Üç dört yaşındayken, küçük kardeşimle Parthenon’un mermerleri arasında oynardık. Bir gün kayıkta, kayıkçı deniz aynasını denize tuttu. Denizaltı alemini görünce, tokat yemiş gibi sarsıldım”
Cevat Şakir Kabaağaçlı, bilinen adıyla Halikarnas Balıkçısı…Deniz gibi arada dalgalı arada dingin bir hayat onunkisi…Bazen fırtına eser dalgalıdır, bazen yaprak kımıldamaz çarşaf gibidir ya deniz. Öyle…Belki denizi bu kadar sevmesinin nedeni kendine benzetmesi, tıpkı merhaba ve yelken arasında kurduğu ilişki gibi…Öyle çok şey sığdırmış ki hayatına, bir hazine kutusu onun yaşamı. Tam anlamıyla açmak güç, ama aralamak mümkün…
TAMAMI Karaköy Mono